Jongin kuzenini zorla bara sürüklediğinde etraftaki kızları kesmeye başlamıştı. Sehun sıkkınlıkla çevresine bakarken sapık kuzenini tanımazlıktan geliyordu.
"Yah! Sanki tek kız peşinde olan benim, cüzdanında Seoul'da ki bütün otellerin kartvizitleri olan tek kişi benim ya, haftasonu grup yapmayı önerende benim. Sehun, sen benden de piçsin."
"En azından ben zevkim için sürtük kiralıyorum, onlar kuyruk gibi peşine takılmıyor ama sen? Buradan bir kızla birlikte olursan bir ay peşini bırakmaz."
Kai umursamazca omuz silkerken kızları gözden geçirdi. Bu gece içinde kıpırtılar vardı, benzersiz zevkler yaşamalıydı. 1984 yılının sıcak baharı çoğu genci dans partilerine sürüklemişti. Genelini de içkili olanlara...
"Kuzen, onu buldum." Kai gözlerini kenetlediği kişiye bakarken konuştu.
Sehun onun baktığı yere baktığında bir grup genç gördü. Büyük ihtimalle bir şey kutluyor olmalılardı. Aralarından Jongin'in baktığı kişiyi bulduğunda biriyle sarıldığını gördü.
"Dostum, kız dolu. Büyük ihtimalle sevgilisi olmalı."
"Ne kızından bahsediyorsun sen? Mavi gömlekli olanı söylüyorum."
Sehun tekrar oraya baktığında mavi gömlekli tek kişinin kızın az önce sarıldığı ama şimdi öpüştüğü erkek olduğunu gördü.
"Siktir! Gay olmaya mı karar verdin? Delik becermek istiyorsan bunu kadınlada yapabilirsin."
"Saçmalama Sehun. Onu buldum diyorum, eşimi buldum ve o kız sülük gibi olmaya devam ederse burada dönüşüp onu parçalarım."
"Jo-jongin..." Sehun şaşkınlıkla solurken konuşmaya çalıştı ama Jongin ona aldırmadan baykuş adama yürüdü.
Kızla gülüşerek konuşurlarken araya girdi ve kimse ne olduğunu anlamadan elinden tutarak merdivenlere ilerledi. Devamlı müşteri olduğu için buradaki gizlilikleri iyi biliyordu. Üst katta sexe ayrılmış odalarıda... Onu tanıyan görevli her zaman kullandığı odanın anahtarını uzatırken sertçe anahtarı aldı ve diğerini sürükleyerek odaya çıktı.
Odaya geldiklerinde ufak adamı odaya soktu ve kapıyı içeriden kilitledi. Arkasına döndüğünde şaşkınlık ve korkuyla ona bakan iri gözleri gördüğünde sakinleştiğini hissetti.
"Ki-kimsin s-sen? Ne, ne i-is-tiyorsun be-benden?" Kaçırılan adam korkuyla sorarken Jongin cevam vermeden yaklaştı ve sıkıca sarıldı.
"Seni buldum, sonunda seni buldum. Bulamazsam diye ümidimi kesmiştim ama sen bir anda karşıma çıktın."
"Ne saçmalıyorsun? Ben seni tanımıyorum. Bayım, sanırım karıştırdınız."
"Karıştırmış olamam. Daha önce hiç böyle hissetmedim, karıştırmış olamam."
"Bayım, nişanlım beni bekliyor, gitmem gerek." Minik eller onu itmeye çalışırken daha sıkı sarıldı.
"O sürtük mü senin nişanlın? O seni hak etmiyor, sen benimsin! Benim eşim!"
Jongin geri çekildiği gibi kalın ve şekilli dudaklara yapıştı. Öpücüğü derinleştirmek için fırsat ararken minik adama neye uğradığını şaşırdı. Kendini esmer ve güçlü adama karşılık vererek bilincini kaybetti. Kalbi hızlı atıyor ve esmer olanı istiyordu.
Gün doğarken Jongin kucağındaki çıplak bedene baktı. Adının Kyungsoo olduğunu dün gece sevişirken öğrenmişti. Kyungsoo ilk başta kabullenmesede sevişirken onu sevdiğini sayıklamıştı. İlk seferde Jongin'i kabul etmişti. İlerleyen saatlerde ikinci, üçüncü ve diğer turları yaparken Kyungsoo nişanlısını unutmuş ve ilk defa gördüğü bu adama bağlı olduğunu anlamıştı. Jongin göğsündeki minik elde oluşmaya başlayan mühüre baktığında en kısa zamanda onu dönüştürmesi gerektiğini anladı.