KAN

648 448 267
                                    

Birisi'nin yere düştüğünü gördüm bu dışarda nöbet tutan kişiydi. Ve odaya girdi.

-Oturmaktan sıkılmadın mı?
-İşte kötü çocuk geldi. Senin burda ne işin var?
-Kızın babası ve kardeşi perişan halde onu götürmeye geldim.
-İyi orda  öylece bakacağına  çöz götür burdan!!
-Gevezeliği bırak gidiyoruz burdan!

Ellerimizi ve ayaklarımızı  çözdü. Gülçin de şaşkınlıkla bize bakıyordu. Ayağı kalktımda kapıya doğru ilerledim kimse etrafta yoktu.

-Al kızı ve git burdan!
-Saçmalamayı kes beraber gidiyoruz.
-Benim senin yardımına ihtiyacım yok.
Gülçin: lütfen gidelim recep lütfen...

Ben bir şey demeden yere düşen adamı odaya'nın içine taşıdım. Üstündeki silahı aldım. Onlar hala beni ikna etmeye çalışıyorlardı. "Sessiz olun gelen var. kapının arkasına geçin.!" Bende duvar dibinde saklandım odaya girdiğinde sandelyelerin boş olduğunu gördü tam elini belindeki silaha alacaktıki "benimi arıyodun?" dediğimde bana bir hızla kafasını bana çevirdi. Sağ elimle çene kısmına bir yumruk attım, sol elimle göğüs kafesine sert bir darbe indirdim. Bana doğru eğildiğide ise sağ dizimi kafasının sol kısmına vurdum ve bayıldı. Etrafı kolaçan ettiğimde kimse yoktu...

Recep: hadi gidin burdan!!
Gülçin: sende gel korkuyorum. Tanımadığım biriyle gönderme beni lütfen
Recep: merak etme o seni korur seni eve götürünce tanırsın onu
-Konuşmaya devam edecekseniz adamların bizi öldürmesini bekleyelim. Gülçin Recep haklı birimizin burda kalıp adamları oyalaması gerekiyor...
Recep: yeter artık gidin burdan!!

Bensiz gitmeye gönlü razı değildi ama  mecburdu gitmeye, onları bizi tuttukları yerin arka kapısına kadar götürdüm. Onunla  beraber motora  binip hızla uzaklaştılar ama gözleri ve aklı bendeydi, Bense elimde silahla etrafı geziyorum sesiz adımlarla o kadar insan vardı, burda ama şuan bir kaç tane adamdan başka kimse yok kalan adamlarıda bayıltmıştım. Bizi tuttukları yer eski bir fabrikaydı. Beni sorgulamak istiyen insanlar nereye gitti? Bana yaptıkları iğnede vardı? Şuan vücudumda dolaşan ilaç benim başımı döndürüyor midemi bulandırıyordu. Garip hissettiriyor gözlerim bulanık görmeye başladım. Doktoru görüyorum benim kapatıldığım yere odaya gidiyordu etrafta kimse yoktu nerden çıktı bu doktor? Peşinden gitmeye başladım odanın kapısına geldiğinde durakladı ceblerini aradı bir şey kaybetmiş gibiydi. Hızla arkasından yaklaşıp başına silahı dayadım ve odaya soktum şaşkınlık ve korku vardı gözlerinde tir tir titriyordu.

-Bana ne verdiniz?
-Sakinleştirici.
-Ne verdiniz dedim bu sakinleştiriciye benzemiyo sakinleştiricinin etkisini biliyorum. Başka bir şey zamanım yok doktor sıkarım kafana..
-Tamam tamam sakin ol!! Sakin! bir çeşit beyni serbest bırakmak için kullandığımız ilaç yan etkisi yok sadece bir süre gözlerin bulanık görecek miden bulanıcak ama kim sana soru sorarsa yalan söyleyemezsin vücudunda dolaşan ilaç yalan söylemeni engellemek için beynine baskı sağlıyor.
-Diyerleri nerde?
-Depoda merdiven altında sarı kapıdan içeri gir.
-Kaç kişiler kamara varmı?
-Yaklaşık beş yada altı kişi kamara yok.
-Benden öğrenmek istedikleri bilgi ne?
-Bilmiyorum...

Silahın şarjör kısmıyla ensesine vurdum yere düştü kimse gelmeden ordan ayrılmak için arka kapıya doğru gidiyordum. Kapıyla aramda altı metre vardı. Kapıdan bana yumruk atan iri yarı adam girdi. Hiç düşünmeden silahı çekip üç el ateş ettim sağ göğsü sol omuzu ve kafası karşılık veremeden öldü. Kanlar içinde yerde yatıyordu koşarak dışarıya çıktım beni aldıkları minibüse on metre sol tarafta park edilmiş haldeydi camı kırıp içeri girdim. Düz kontak yaparak arabayı çalıştırmayı başardım. İki kişi dışarı çıktılar kapını önünde bana doğru silahını doğrultup sıkmaya başladılar. Ayağımı gaza fulleyip eğildim direksiyonu üstlerine kırdım birisi kurtulmayı başardı ama diğerine çarpmayı başardım. Hızla ilerliyorum peşimde iki araba var ateş ediyorlar mermiler isabet etmesin diye sürekli eğiliyorum. Direksiyondaki hakimiyetimi kaybetmeme sebeb oluyordu, ana yola girdik trafik çok kalabalık sıkışıp kaldım ateş etmeyi kesmişlerdi peşimde de kimse görünmüyordu "oh be kurtuldum sonunda. " Ön tarafta kaza olmuştu trafik hiç ilerlemiyordu. Sol tarafımda bir motosiklet yavaşca yanaştı araba biraz hurdaya dönüşmüştü mermi izleri kırık cam ister istemez bütün dikkatleri üstüme çekebiliyordum. Etrafıma bakıyorum hala onlardan kimse yok. Kafamı sol tarafa çevirdiğimde motorsikletteki adam tabancasını bana doğrultmuştu silahıma davranamadan iki el ateş etti ikiside göğsüme isabet etti ben kendimi daha önce kanlar içinde hayal etmemiştim bu yola girerken ölüceğimi biliyordum, ama kanlar içinde kıpırdayamadan etrafa bakıyorum gözlerim bir açılıyor bir kapanıyor. Hiç kıpırdıyamıyorum konuşmak istiyorum sesim çıkmıyor canım çok acıyor...

"bir kaç bölüm sonra ki bölümden kesit"kudüs'e ayak bastığım an. Her yerden silah sesleri geliyordu, bomba sesleri kulağımda bir çınlama vardı. Allah'u ekber Allah'u ekber kudüs bizimdir.

Yavaş yavaş ölüyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin