!Bilinmez!

261 59 21
                                    

    Gözlerimi açmaya çalışıyordum.Bu işin bu kadar yorucu olabileceği gerçeğini bilmezdim.Bana ne olmuştu?Kafam neden bu kadar ağrıyordu?Kolumu kaldırarak elimi başıma götürdüm. Dokunmamla hissettiğim acı tüm vücuduma yayıldı.Parmaklarımda ki sıvıyı hissede biliyordum.Ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyordum.Gözlerimi açmalıydım.

  Ufak bir kaç denemenin ardından gözlerimi açmayı başarmıştım.Güneşin yüzüme çarpan ışıkları başımı daha çok ağrımasına sebep oluyordu.Yavaşça doğrulmaya çalıştım.Her yerimde ağrılar vardı.Özellikle de ayağımda ve kafamda.Yerden destek alarak ,ayağa kalmayı başarmıştım ki başımın dönmesiyle ağaç kavuğuna çökmem bir oldu.Ağaca  dayanarak çevreme bakındım.Her yer kurt leşleriyle doluydu.

    Ortalığı iğrenç bir koku sarmıştı.Ancak o an midemin bulantısı yüzünde ,günlerdir aç olduğumu fark edebildim.Açtım,yaralıydım,ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Ben neredeydim böyle.Kafamı arkaya doğru atarak düşünmeye başladım.Ben buraya ,bu hale nasıl gelmiştim?Gözlerimi kapattım.Açık oldukları her saniye bana daha çok acı veriyordu.Düşünmeye  kalmadan gözlerimin önünde bir çocuk belirdi.Sarı saçları vardı.Gözleri ilginç bir şekilde simsiyahtı.

       Onu bir sandalyeye bağlıyorlardı.Sanırım otopark gibi bir yerdeydik .Ben de bir kirişin arkasından çocuğu bağlamalarını izliyordum.Çocuk çığlık çığlığa benim adımı haykırıyordu.Kendimi daha fazla tutamayıp ,sırtımda ki oklardan birini alarak ,arbalete yerleştirip çocuğu bağlayanlara hedef alıyordum.O an gözlerimi açmaya çalışdım fakat açamıyordum.O görüntüden bir türlü kurtulamıyordum.Sanki gözlerimi açsam tüm olanlar burada yaşanacak gibiydi.Karşı koymayı bıraktığım anda arbaletten fırlayan ok adamın kafasını delmişti.Diğer adam beni görünce ,tuhaf şekilli kılıcını belinden çekerek üzerime gelmeye başlamıştı.Elimde ki arbaleti yere atarak bende adamın üstüne gitmeye başlamıştım ki , adam kılıcı kullanmayarak elini boynuma attı.Elinden kurtulmayı başarmıştım ki boynumdan çekiştirdiği kolyeyi koparıp kaçmıştı.

                    O an hiçbir şey umrumda değilmiş gibi  çocuğun yanına koştum.Onu iplerin arasından ,cebimden çıkardığım çakıyla bir seferde kurtardım.Sarışın çocuk bana sarılmıştı.Ona sıkı sıkı sarılarak "Bir daha sakın benden ayrılma Raphael "diyordum.Sanki çocuğa sarıldığımda içimde tuhaf bir his oluşmuştu.Sanki içimde kelebekler uçuşmuştu.Bunu nasıl açıklayacağımı ,anlamlandıracağımı bilemiyordum.

                Uzaktan gelen çıtırtılar ,beni gerçek dünyaya çekmişti.Sanki boyut atlamışçasına halsizdim.Buradan uzaklaşmalıydım.Ama nasıl?Çevremi süzdükten sonra en kalın gövdeli,koyu kahve ağacın arkasına doğru emekledim.Canım acıyordu.Kendimi ağacın arkasına nasıl attığımı bilemedim.Hissettiğim acıların yanında ,içimde sanki büyümekte olan bir boşluk varmış gibi hissediyordum.Çıtırtı sesleri yaklaşmaya başlamıştı.Sanki bir ateşin kor atma sesleriymişçesine yaklaşıyordu.

         Arkamdan bir ses yükseldi ,tahminimce bir erkeğe aitti."İnsanları kurtarırsın ve onlar sana bir teşekkür bile etmezle.Değil mi Amelia ?"O an şok olmuştum .O kimdi?Beni nereden tanıyordu?Burada ne işi vardı?Ses çıkartmamaya özen gösteriyordum.Belki beni bulamazsa buradan bir kurtuluş imkanım olurdu.İşimi şansa bırakmamam  gerekirdi.

        "Hadi ama Amelia ,çık ortaya .Beni uğraştırma."dedi.Attığı her adım  sesleri sanki çevremde yankılanıyordu sanki.Çıkmaktan başka şansım varmıydı ki. Derin bir nefes alıp "Teşekkür ederim.İnsan yaralıyken düşünmekte zorluk çekiyor da " dedim.Sesimin daha güçlü çıkmasını bekliyordum fakat yaralı bir hayvanın hırıltısından farksız çıkmıştı.

      Arkamdan gelen bir kaç çıtırtı dan sonra , benim yaşlarım da olan adamın önüm de belirmesi bir oldu.Hafif sarışın ve açık kahve gözleri vardı.Onu tanımadığımdan o kadar emindim ki ama nerdeyse onun yüzünü tanıyor gibiydim.Gözlerimi yüzünden çekebildikten sonra elinde ki kanlı kılıcı ancak far edebilmiştim.Korkarak geriye doğru kendimi çekmeye başlamıştım ki."Amelia korkmana gerek yok.Gerçekten amacım sana zarar vermek değil.Sana zarar vermek isteseydim gece o kurtları içinde bırakırdım."dedi.Dünya dönmeye başlamıştı.Gözlerimi kırpıştırdım fakat hiçbir şey değişmemişti.Elimi kaldırarak kafamda ki yaraya dokundum ,tekrar kanamaya başlamıştı.Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı.Ellerimle yerden destek alarak dayanmaya çalıştım fakat...

 _______________________________________________________________________________

        Çevrem , her yer karanlıktı.Etraf buz gibiydi.Bana ne oluyordu böyle .Kendimi gayat iyi hissediyordum fakat içimden bir ses buranın gerçek olmadığını yine hayallerden biri olduğunu söylüyor du ki kendimi hayatımın değiştiği  yerdeydim obsidiyen taşlı iblis mahkemesindeydim. Yargıç Tommy Ekberg  her zaman olduğu gibi bize sanki basit birer canlıymışız gibi bakıyordu.Bu adam her zaman bizi kötüler olarak sınıfladı fakat her zaman en kötüsü oydu.Kendisi için isteneli yapmadığımız zaman bizi bazen ölümle yargılar bazen ise daha beteriyle.Annem ,babam sırf onun istediği alçaklıkları yapmadığı için "Hainler Mezarlığı'ında"yatıyorlardı.Ölmelerinden önce onlara akla hayale gelmeyecek işkencelere ettirmişti.

      Şimdi de  sıra bendeydi.Kendisi üst sınıf bir iblis olmasına rağmen ,kendisinin yapamadığı şeyleri bize yaptırırdı.Bende de en son ...Benden ne istemişti.

          Hatırlayamıyorum.Ben ceza alacak ne yapmıştım.Olamaz zihni mi boşaltıyorlardı.Bir anda her şey ortalıktan kayboldu.Mahkeme,yargıç,orada olan iblisler hepsi kaybolmuştu.Sanırım benim de kaybolma mı istiyorlardı.Benim sonum da kendi kendimi unutarak mı olacaktı?Hayır...

    

     





Dokunulmaz ve AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin