-𝟏𝟎-

1K 80 33
                                    

Son attığım mesaj hâlâ cevapsız duruyor telefonumda. Çok pişman olduğum zamanlar oldu bu bir hafta içerisinde. Öyle ki görmezden gelineceğimi bilsem hiç yapmazdım. Canım yanıyor, belki bana bir kez baksa, o göz teması bir kurulsa, çektiğim acı hafifler ama o sanki sınıfta hiç yokmuşum gibi davranıyor. Ne yapmaya çalışıyor, ne düşünüyor anlamıyorum.

O da haklı aslında. Bir öğretmen olarak öğrencisiyle birlikte olmak kariyerine zarar verebilir. Hatta yakalanırsa bir daha asla bir okulda çalışamaz. Belki de bu yüzden benden uzak duruyor. Ona zarar vereceğimi düşünüyor. Bunu yaparken ne kadar canımı yaktığını bir bilse keşke.

En ön sırada oturuyorum. O ise, önümdeki öğretmen masasına yaslanmış, tahtada soru çözen Minho'nun çözmesini bekliyor. Keşke uzanıp, tutabilsem elini. Kızar mı bana? Sarılsam iter mi? Öpsem benden nefret eder mi?

Bakışlarım Mark'ın bakışlarıyla karşılaşınca, tüm öfkem yüzüme dolmuştu sanki. Kaşlarım çatılmış, yüzüm gerilmiş, kin dolu bakmıştım ona. Her şey onun yüzündendi. Düşünüyorum da, Chanyeol'ün o mesajını, Mark cidden ona ağlıyor muydu mesajları göstererek. Hayır, umrumda olan bu değil. Chanyeol ne yapıyor o böyle yaptığında? Ona sarılıyor mu? Saçlarını okşuyor mu?

"Teneffüste Mark'ı kıstıracağız. " diye, fısıldadı Suga.

Başımı yanımda oturan Suga'ya çevirip, hayır anlamında bir işaret yaptım. Sonra ne olacaktı? Benim yakınım olan insanlar okuldan atılırken, Mark ise yeniden evine gittiği Chanyeol'e ağlayacaktı. Biraz daha yaklaşıp, başımı Suga'nın omzuna yasladım.

"Neden böyle oldu Suga? " diye, fısıldadım. Mark'la buluştu yine gözlerim. Bakışlarında sanki zaferi görüyordum.

Gözlerimi kapattım ve karanlık görüntü de Chanyeol'ün sesini dinledim. Keşke bana bir şeyler söylese. Beni böyle görmezden gelmese.

Tarih Dersi


Ne zaman Jennie Hanımın dersi olsa en önde olduğum için Lisa yanıma otururdu. Jennie öğretmenimiz dersi anlatırken Lisa arada bir heyecanlanır, onun gibi olmak istediği kadın hakkında kulağıma onun o gün ne kadar güzel göründüğünü, saçlarının yumuşaklığını, kokusunun güzelliğini, ellerinin kusursuz hatlarını  fısıldardı.  Jennie Hoca Lisa'ya her birimizden daha bir yakındı sanki. Çünkü Lisa zaman sabahları yanına uğrar, her zaman onunla modadan, güzellikten her şeyden çok yakın arkadaşlar gibi sohbet edebilirdi. Şanslı diye düşünüyordum olanlardan sonra. Chanyeol'ün Mark'la değil, benimle yakın olmasını isterdim.

"Baekhyun sen iyi misin tatlım? Hiç iyi gözükmüyorsun."

Jennie hocanın yumuşak şefkatli sesi beni kendime getirince elimi başıma yerleştirdim. Başımı olumsuzca salladım. " Revire gidebilir miyim? " diye, sordum. İzin verince yavaşça yerimden kalkıp, sınıftan çıktım.

Çıkar çıkmaz burnum sızlamaya başlamış, gözüm dolmuştu. Revir diye ayrıldığım sınıftan sonra, koridorda gezinirken kendimi öğretmenler odasında buldum. Açık kapıdan gördüğüm bedenle kalbim teklemişti.  Sanki yavaşlıyor gibiydi zaman. Gözlerimi ondan ayıramıyor, uyuşukça adımımı uzatıyordum. Odaya yavaşça girdim. Sessiz adımlarla dolabına kitaplarını yerleştiren bedenin arkasında durdum ve kollarımı yavaşça beline sarıp, başımı sırtına yasladım.

İrkildi ve hızla arkasına döndü. Şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. "Baekhyun! Ödümü kopardın. Ne işin var senin burada?"

Bir cevap vermedim ve tekrar sarıldım. Bu sefer başımı göğsüne yaslayıp, derin derin kokusunu içime çektim. Ne güzel kokuyordu böyle? Doya doya sarılmak üzereyken yavaşça benden ayrıldı. "Niye buradasın? "

𝐒𝐰𝐞𝐚𝐭𝐡𝐞𝐫 𝐋𝐨𝐯𝐞 || ᶜʰᵃᶰᵇᵃᵉᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin