One More Step

3.3K 325 150
                                    

Yakov'un iki haftalığına evden ayrılması Yurio'nun geceleri uyuyamamasının nedeniydi.

Yine birkaç gündür olduğu gibi huzursuzca başını yastıktan kaldırıp içeri süzülen ay ışığına baktı ve yatağından kalktı. Kıyafetlerini ağır hareketlerle üstüne geçirdi. Biraz yürüyüp yorulmayı, böylece uykusunun açılmasını bekliyordu.

Saçını kulağının arkasına sıkıştırıp kulübeden çıktı ve bahçe kapısına doğru yürüdü. Hava nisan ayına göre oldukça soğuktu. Çitin kapısını açıp tepeden aşağı indi. Ormana giden en kestirme yoldu ama yokuş inmek tam bir eziyetti. Yine son anda düşmekten kurtulmuştu Yuri.

Bastığı toprak zemin, ilerledikçe yerini yeşil çimenlere, ot ve kurumuş yapraklara bırakıyordu. Başını eğip dallara çarpmadan patikadan çıkmıştı. Avucunun içi gibi ezberlediği ormanda ilerledi. Her bitkiyi, her mantarı her otu adı gibi biliyordu.

Gölün kenarına inip biraz başını dinleyecekti bugün. Bunu amaçlayarak evden çıkmıştı. Gözüne ilişen duman, kaşlarını çatmasına neden oldu. Merakına yenik düşüp, olan biteni anlamak için çalıların arkasından kalabalığı izledi. Makyajı yüzünden taşan birkaç kadın ve onlara oynaşan alfalardı bunlar.

Yurio'nun yüreği ağzına geldi. Arkasını dönmeden geriye doğru adımladı. Sırtı yumuşaklıkla buluşunca ağzını araladı. Oysa bir el çoktan ağzına kapanmıştı.

"Hey çocuklar! Şuna bir bakın" Yurio gözlerini büyütüp korkuyla kendini kurtarmaya çalıştı.

"O da kim Chris?" dedi kamptaki adam oldukları yere dönerek.

"Bu saatte burada olduğuna göre başıboş bir çocuk" diğer eliyle çenesini sertçe tutunca acıyla inledi Yurio. "Bizi izlediğine göre katılmak istiyor olmalı... Ama fazla masum duruyor, sizce de öyle değil mi?"

Pis kahkahaları Yurio'nun midesini bulandırmıştı. "Sanırım onu satacağım. Dilini koparıp..." Chris yüzü kendisine çevirdi. "...onu uysal bir köle yapabilirler. En az üç kese altın alabilirim"

Yurio gözlerindeki yaşları daha fazla tutamadı. Son kez elini ısırıp kaçmayı denedi.

Yüzüne yediği tokatla bu denemesi son bulmuştu. Chris onu itekleyerek kamptaki kadınlardan birinin yanına oturttu. Bu kadın diğerlerine benzemiyordu, oldukça asil bir duruşu vardı. Ama Yurio'nun bunu düşünecek vakti yoktu. Ağzına ilişen kumaşla kaşlarını çattı.

"Eğer pasif betaysa gerçekten iyi öderler, ama dominantsa çok şansın yok" kadın ipeksi sesiyle konuşurken bir yandan onun gömleğini çıkarmış izini arıyordu. Ağzı hafifçe aralandı. "Vücudunda dövmesi yok"

Chris yeniden Yüzünü yakalamıştı Yurio'nun. "Nüfus sayımından kaçmak büyük suçtur biliyorsun ufaklık."

Kadın saçındaki ince gümüş tokayı Yurio'nun koluna batırınca Yurio, acıyla sıçramıştı. En korktuğu şey başına gelmek üzereydi.

Kadın iğnenin ucunu ateşe tutup geriye çektiğinde değişen kanın rengine baktı ve gözlerini büyüttü. "Yeşil. Omega o"

Önündeki üç alfanın tıslamasıyla Yurio titredi. Korkusunu tarif etmeye yetecek kelime bile bulamıyordu. Yalvarırcasına aklı başında olan tek kişiye, yanındaki kadına baktı.

"Çekin dişlerinizi aç hayvanlar! Ne olduğunun farkında değil misiniz!? Para içinde yüzebiliriz" kadın Yurio'yu kendi yanına çekti.

"Ya da neslimizi devam ettiririz" demişti lacivert gömlekli Yurio'ya eğilirken.

Kadın gözlerini devirdi. "Geri bas dedim. Onu prense satacağız" Yurio yanındaki kadının alfa olduğunu o zaman kavramıştı. Erkek alfalar sözüne itaat ederek çekildiler. Kadın Yurio'ya döndü "Hem sen de hak ettiğin gibi bir hayat yaşamış olursun"

Yurio için her şey anlamsızlaşmaya başlamıştı. Saray diyordu. Satmaktan söz ediyordu. Yurio'nun pembe yanakları yaşlarla ıslanmıştı.

"Eşyalarınızı toplayın, yarın sarayda olacağız"

❦❦❦❦❦❦

Yurio bütün gece ağlamış güneşin doğuşuyla yorgun düşüp başını kadının omzuna bırakmıştı. Her şeyden korkabilen biriydi Yurio. Ama en çok sarayla ilgili anlatılan hikâyelerden korkardı. Eğer ki saraya girerse kafesteki bir kediden farkı olmayacaktı.

Yakov'u bir daha görebilir miydi ki?

Yaşlı adam belki de onu düşünmekten telef olacaktı. Belki de hasta düşecekti.

Yurio bütün gece bunları düşünmüş her seferinde de daha şiddetli ağlamıştı.

Atın durmasıyla tüy kadar hafif uykusundan başını kaldırdı. Kadın attan atlayıp önündeki muhafızla konuşmaya başlamıştı. Yurio sessizce olan biteni izlemekten fazlasını yapamıyordu. Chris kadının emriyle Yurio'yu attan indirip iteklemişti.

"Hırpalama çocuğu" kadın tısladı sonrasında başını Yurio'ya çevirdi. "Ağzını açacağım, sessiz duracaksın anlıyorsun değil mi? Burada gürültüyü pek iyi karşılamıyorlar." Yurio ağzındaki ve ellerindeki kumaşlar çıkınca parmaklarını dudaklarına götürdü.

"Gitmek istemiyorum" sesi düşündüğünden de alçak çıkmıştı. Söylenmesi boşunaydı çoktan sarayın avlusunda yürümeye başlamıştı.

❦❦❦❦❦❦

Vücudunu kontrol eden hizmetçiler eğilince Yurio ağlamaktan telef olmuş yüzünü kaldırıp kraliçeyle göz göze geldi.

"Bu ne kargaşa" kraliçenin sesi odada yankılandı. Yurio o sırada kolunu tutan adamdan kurtulmuş, bir köşeye sinmişti. Kraliçe, hizmetçiyle konuşurken sessizce çıplak vücudunu saklamaya çalışıyordu.

Kraliçenin ayakkabısının sesi Yurio'ya yaklaşıp durdu.

"Dik dur karşımda"

Yurio başını kaldırıp kraliçeye baktı. Omegaların ılımlı ve sıcakkanlı olduklarını sanıyordu. Bu kadın tam tersiydi. Yurio böyle olmak istemiyordu.

"Basit konuşacağım omega" Yurio çenesinde hissettiği parmaklarla yüzünü daha da kaldırmak zorunda kalmıştı. "Eğer buraya uyum sağlar, uysal bir omega olursan, oğlum bütün bu toprakları senin önüne serer. Yok eğer ki ben burada kargaşadan başka bir şeye neden olmayacağım diyorsan, 3-4 çocuk doğurup hayatının devamını aç kurt gibi bekleyen alfaların oyuncağı olarak geçirebilirsin."

"Çocuğu hazırlayıp önce odama yollayın. Öğreneceği birkaç şey var" hizmetçiler saygıyla eğilip itaat ettiler.

❦❦❦❦❦❦

"Ne yapman gerektiğini anladın mı?" Kraliçe odanın önünde durup ona dönmüştü. Yurio apar topar gözünü silerken kraliçe örgüsünü düzeltmişti. "Acınası duruyorsun, Otabek buraya gelmeden kendini toparla, anladın mı beni"

Yurio itaatkarca onaylamıştı. Üstündeki kıyafet kendini kötü hissettiriyordu. Açılan kapıdan içeriyi süzüp yutkundu ve boş odaya girdi. Arkasından kapıların kapanma sesi gelince yutkunmuş ve arkasına bakmıştı.

Bu duvarlar, ona hapishaneden farklı hissettirmiyordu. Yavaşça yatağa oturup pencereye döndü. Ay bile buradan bakınca aynı görünmüyordu. Evini şimdiden özlemişti.

Dizlerini karnına çekip başını koyduğunda kapının açılma sesiyle donakaldı.

"Seni ilk kez görüyorum" dedi Otabek. Yurio arkasından gelen sese karşılık daha da içine kapanmıştı. Kendisine yaklaşan ayak seslerini duyuyordu.

Y.N: İki bölüm de 10 beğenme alınca devam edeceğim

N: İki bölüm de 10 beğenme alınca devam edeceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin