Yurio saraya geleli 3-4 gün geçmişti. Bu süre zarfında odasından çıkmamış, odasına kimseyi de almamıştı. Annesini görmemesine rağmen Gin, artık hizmetçilere kök söktürmüyordu.
Otabek, mutlu hissetse de, Victor'un eksikliği yüzünden huzursuzdu. Ona fazlasıyla kızgın olmasının yanı sıra, Yuri'yi terk edemeyeceğini de biliyordu. Yüzünü ovup masasından kalktı. Saray hala tam onarılmadığı için bir gürültü hakimdi binaya. Yerinden kalkıp Gin'e ayrılan odaya yürüdü.
Kapıyı aralayıp Yurio'nun sırtını görünce bir an duraksadı. Eşi, inatla çocuğuna yaklaşmıyordu, burada onu görmeyi beklemiyordu.
Yurio beşiğin ucuna kollarını dayamış bir şekilde küçüğü izliyordu. Gin, zaman zaman kollarını ona uzatıyor, bir geri dönüş alamayınca baş parmağını dişleri arasına sıkıştırıp, dört küçük dişiyle gülüyordu.
Otabek yavaş adımlarla içeri girip Yurio'nun beline sarılınca omega ürktü. Otabek başını onun omzuna dayayıp kokusunu içine çekerken Gin'e el salladı. Küçük, bu sefer kahkaha atarak odayı sımsıcak bir enerjiyle doldurmuştu. Yurio istemsizce yüzündeki sert ifadenin yerine bir tebessüm yerleştirdi.
"Sıkıldın, değil mi ufaklık?" Otabek kollarını Yurio'dan ayırıp bebeğin boynuna ve poposunun hemen altına sarıp kucağına aldı. "Hemen büyüdün mü? Aferin güzel oğluma..." gülümseyerek Yurio'ya döndü. Yurio başını cama çevirip düşmek üzere olan yapraklara bakmaya başlamıştı.
Otabek onun karşısına geçip tek eliyle Gin'i tutarken diğer eliyle Yurio'nun elini tutarak Gin'e sardı ve bebeği yavaşça onun kucağına verdi. Omega panikle eşine bakıyordu. Otabek, Yurio'nun saçlarını okşayıp odayı terk edince Yurio ve Gin, birbirlerine bakınmaya başladılar. Gin elini iyice açıp Yurio'nun yanağına koydu.
Yurio yutkunup küçüğü yavaşça göğsüne dayadı ve sarılarak koltuğa oturdu. Onun küçük göğsü kalkıp indikçe kendi göğsü sıkışıyordu. Gin parmağını kemirirken şaşkın şaşkın etrafı izliyordu. Bu gün fazlasıyla uysaldı. Yurio yok yere yaşaran gözlerine anlam veremiyordu, taa ki yorgun, küçük bir baş kendi omzuna düşene kadar. Omega, gözlerini kapatıp yaşların düşmesine izin verirken küçüğün kulağına fısıldadı. "Seni seviyorum... Annen seni seviyor"
Victor elinde narlarla kulübeye girince, Yuri heyecanla doğrulup eşine baktı.
"Sen, mükemmelsin Victor!"
Victor sırıtıp onun alnına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra tezgaha adımladı. Hayatında her şey mükemmel gibi dursa da içinde kocaman bir boşluk yatıyordu. Ait olduğu yerde değildi.
Narı ayıklarken gözlerini, onu heyecanla izleyen eşine çevirdi. Güçlükle yutkunmuştu. Onu asla bırakamazdı.
Elindeki son taneleri de tabağa koyup eşine uzatırken Yuri, onun her zamankinden daha da huzursuz olduğunu fark etmişti. Kaseyi üzgünce izledi. "Sorun ne Victor?"
"Ne gibi bir sorun olabilir ki?" Kolunu eşine doladı Victor. "Bir sorun yok"
"Köye mi indin? Özlüyorsun değil mi?"
"Biraz... Ama gidecek kadar değil..." Victor diğer elini onun karnına koyup hafifçe gülümsedi. "Hissedebiliyor musun? Nasıl hissettiriyor?"
"Tekme atıyor... Bu günlerde hep yapıyor bunu... Bekleyelim hadi" Yuri elini Victor'un elinin üstüne koyup bebeği beklemeye başladı. Bu sırada burnunu onun saçlarına sürtüp kokusunu içine çekiyordu.
Ardından eline gelen darbeyi hissetti.
İkisi birbirine bakıp gülüştü ve Victor eşini kolları arasına hapsetti. Yuri gülerken ona sokulmuş ve ellerini karnının etrafına dolamıştı.
Bir anda gelen kapı sesiyle Yuri eşinin göğsünden çekilip kaşlarını çattı. "Birini mi bekliyorsun?"
Victor şüpheyle doğrulup onun minderini düzeltirken başını iki yana salladı. "Hayır beklediğim birisi yoktu..."
Kapı tekrar tıkırdadığında Victor neredeyse kapıya ulaşmıştı. Tahta kapıyı açıp arkadaşıyla burun buruna geldi.
"İyi saklanman için 4 gün süre verdim sana... Ama pek iyi saklanmamışsın. İşime geldi doğrusu" Otabek onun konuşmasına izin vermeden içeri girince Victor kaşlarını çattı.
"Epey büyümüş ha" Otabek Yuri'nin önüne eğildiğinde Yuri gerilemiş, onun korkmasıyla Victor öne atılıp ikisinin arasına girmişti.
"Yurio'nun yanında olamadığım her bir günü sana ödeteceğim. Bebeğimden uzak olduğum her bir günü de"
"Otabek." Victor'un tehlikeli çıkan sesi Otabek'in sırıtmasına neden oldu. Victor nihayet ona karşı gelebilmişti.
"Ama... Victor benim için değerli bir dost... Bu yüzden şimdilik kendimi geri çekiyorum küçük casus. Şimdilik"
Yuri hızlanmış nefesleriyle Otabek'i dinlerken aniden karnına giren sancıyla bağırdı. Otabek tek kaşını kaldırmış, Victor panikle eşine dönmüştü.
"N-neyin var Yuuri?"
"Hiç. Hiçbir şey. Eminim geçe- Ah!" Yuri iki büklüm olurken Victor onun elini tuttu.
"Git hekimi çağır" Otabek durduğu yerde kollarını bağlamış ikisini izliyordu. Victor'un gözleri ikisi arasında kısa süre gezinip durdu ve hemen ayağa kalktı.
"Gitme" Yuri onun elini sıkıca tutup yan gözle Otabek'e baktı.
"Hemen geleceğim. Hemen."
Victor koşarak çıkınca Otabek ona daha da yaklaştı. Yuri'nin hızlı nefesleri ve korkan bakışları üzerinde geziniyordu.
"Düşündüm de... Bebeğin..."
Yuri panikle karnını tutmuştu. Fazlasıyla acı içindeydi ve Otabek onu gerçekten korkutuyordu.
"Onu senden alsam mı? Onu alıp seni sürgün edebilirim... Alfaların eline de bırakabilirim... Ya da seni Yurio'nun eline bırakmalıyım. Eminim sana benden daha iyi bir ceza bulur"
Yuri tekrar acıyla bağırdığında Otabek ondan uzaklaştı ve kapıya yürüdü.
"Arkanı kollasan iyi edersin omega"
Yeni hikaye yazdım, OtabekxYurio, VictorxYuri, PhichitxSeung-gil kabilede geçen ilkel bir hikaye tanesi. Umarım bakarsınız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓
FanfictionTarihi, omegaverse Otayuri kurgusu. ( Ağırlıklı olarak Otayuri olsa da Victuuri de içerir.) Dünya üzerinde boy gösteren salgınlar omegaların neslini tükenme tehdidiyle karşı karşıya getirmişti. Bu ise omegaları paha biçilemez hazineler yapmıştı. Sar...