Yurio ve Otabek'in saraya dönmesinin üzerinden aylar geçmişti. Yurio büyüyen karnına bakarken gergince yutkundu.
"Gitmek zorunda mısın Otabek? Yalnız kalacağım"
Otabek iç çekip uğraştığı işi bıraktı ve Yurio'nun önünde diz çöktü. "O doğmadan geleceğim, gitmek zorunda olmasam seni bırakmazdım"
"İçimde kötü bir his var Otabek" ellerini karnına sardı, karnındaki bebek altı aylıktı artık. Eğer eşine bir şey olursa, onu tek başına büyütmeyi kabul etmeyecekti. Zaten ilk günden beridir kendini bu çocuğa yakın hissetmiyordu.
"İçinde güzel bir çocuktan başka hiçbir şey yok Yura" Otabek omegasının alnını uzunca öpüp gülümsedi. "Kendime iyi bakacağım, sen de kendine iyi bakacaksın"
Yurio istemeye istemeye başıyla onayladı. Bu Otabek işine geri dönebilecekti.
"Yakov'u saraya çağırmalıyız belki de" Otabek teklifte bulundu. "Eminim gelecektir"
"Belki de ben oraya gitmeliyim?"
"Yakov'a herkesten çok güveniyorum Yura, ama o da artık yaşlandı. Burada kalırsanız ikiniz de daha rahat edersiniz. Ona uğrayıp soracağım"
Otabek eşyalarını toplayınca Yurio'nun önünde tekrar diz çöküp karnına küçük küçük öpücükler koydu ve Yurio'yu gülümsetti. Ardından dudaklarını Yurio'nun dudaklarına koymuş, ve yumuşakça öpmüştü. "Seni seviyorum"
Yurio hafifçe gülümsedi. "Ben de" Otabek arkasına dönünce yalancı gülümsemesi yavaşça silindi ve kapanan kapıya bakarken gözleri dolmaya başladı. Üç ayı nasıl geçireceğini bilmiyordu ve bunun paniği midesini bulandırıyordu.
Hava kararana kadar yatağa sırt üstü yatıp etrafı incelemiş, kapı çalınana kadar da milim kıpırdamamıştı.
"İyi misiniz?" Victor'un kapı dışından gelen sesiyle Yurio doğruldu. "İyiyseniz majesteleri sizi yemeğe bekliyor"
Yurio iç çekti. "Birini yollar mısın? Tek başıma giyinmek çok zor"
Odaya birisi gelene kadar dolabı karıştırıp uygun bir elbise bulmaya çalıştı, beyaz elbiseyi gözüne kestirip yatağın üstüne bıraktı.
Birkaç dakikalık eziyetten sonra Yurio nihayet salona girebilmişti. Bütün gözler kendisine dönünce önüne eğilip boş tabağın olduğu yere oturdu. Yurio genelde kralla aynı masaya oturmazdı, kendini diken üzerinde hissediyordu. Kraliçe kadar kendini beğenmiş olamazdı elbet.
"Torunuma iyi bakıyorsun, değil mi?" Kralın otoriter sesi salonu kaplayınca Yurio başını kaldırdı.
"Elimden geldiğince iyi bakıyorum"
Yurio önüne gelen tabağın diğerlerinden farklı olduğunu görünce garipsedi.
"Senin daha dikkatli beslenmen gerek" demişti kral. "Özellikle ben istedim"
Yurio onunla konuştukça kendini daha rahat hissetmeye başladı. Yemeğini yerken eskisi kadar gergin değildi. Belli ki Otabek krala çekmişti.
"Bu kadar ilgi gereksiz, sen misin kral o mu?" Kraliçe huzsuzca söylenip ağzını sildiğinde Yurio yine huzursuzlandı. Kral ise onun aksine umursamamıştı.
"Artık düğünü düşünmek gerek"
Kralın lafıyla Yurio da kraliçe de öksürdü.
"Tabi Otabek gelince daha ayrıntılı konuşuruz." Kral kadehi dudaklarına götürüp gülümsedi.
"Omega prensesler var" kraliçe sessizce mırıldanmıştı. "Birkaç sandık hediyeyle isteyemez miyiz?"
"Sen prenses misin?"
Yurio ikisinin birbirini sevmediğini ilk o zaman fark etmişti. Zorunlu bir evlilik olduğu aşikar belliydi. Yurio kraliçenin yüzüne bakınca gözlerindeki hüznü görebiliyordu. Kralın ilgisini çekmek istediğini, ama boşa kürek çektiğini fark etmişti.
İşte o zaman ne kadar şanslı olduğunu fark etti.
Yurio koridorda yürürken sabahki masada konuşulanlar aklından çıkmıyordu. Bu yüzden önünde yürüyen kraliçeyi fark etmesi zaman almıştı.
"Kral, akşam için birini çağırdı" yanındaki hizmetçi kraliçeye fısıldadığında adam, umursamayarak yürümeye devam etmiş, hizmetçiyi yanından yollamıştı.
Yurio kendine hakim olamayıp adımları hızlandırdı ve kraliçenin önüne geçip ona döndü. "Neden engel olmuyorsunuz?"
Kraliçenin anlamsız bakışlarına hedef olmuştu.
"Siz omegasınız. Neden engel olmuyorsunuz? Bir beta sizin yerinizi dolduramaz"
"Çok oluyorsun" kraliçe ilerleyeceği zaman Yurio tekrar önüne geçti. Adam kaşlarını çatmıştı.
"Belki de kralın beklediği budur sizden?"
Yurio birkaç dakikalık ikna sürecinden sonra nihayet kraliçeyi hazırlanmaya ikna etmişti. Önündeki çiçek tozuna bakıp kraliçenin solgun yanaklarına sürdü. Yurio geri çekildiğinde yaptığı işle gurur duyuyordu. Ayağa kalkıp hafifçe eğildi. "İzninizle"
Otabek atından inip yanına bir asker aldı ve diğerlerini kontrol amaçlı önden yolladı. Sadece eşinin hatırı için her şeyi en güvenli şekilde yapmaya çalışıyordu.
"Sonunda başbaşa kaldık" Otabek arkasından gelen boğuk sesle o tarafa döndü. Asker ellerini miğfere doğru çıkarıp miğferi yere attığında Otabek anlamayarak karşısındaki yüze baktı. "Burada ne yapıyorsun sen?"
"İşimi" Yuri'nin yüzünü hoş olmayan bir gülümseme kapladı, ardından kılıcını prense doğrulttu. Otabek kılıcına elini attığında kınının boş olduğunu fark etmiş, yutkunarak gözlerini Yuri'ye kaldırmıştı.
Victor, Yuri'nin mektubunu okuduğundan beri, eski halinden eser bırakmamıştı. Diğerleri onun bu haline inanamıyordu. Victor, Yuri'nin ona olan bütün davranışlarının sadece bir oyundan ibaret olduğunu düşünmek istemiyordu. Onu sevdiğini düşünmeye başlamış, yanında o varken daha sık gülümsediğini fark etmişti.
Şu içtiği bardağı elinden kaydığında bütün hizmetçilerin gözü Victor'a çevrildi. Victor yere bakıp, asla yapmayacağı bir şekilde umursamayarak mutfaktan çıkınca bu sefer herkes birbirine bakınmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓
FanfictionTarihi, omegaverse Otayuri kurgusu. ( Ağırlıklı olarak Otayuri olsa da Victuuri de içerir.) Dünya üzerinde boy gösteren salgınlar omegaların neslini tükenme tehdidiyle karşı karşıya getirmişti. Bu ise omegaları paha biçilemez hazineler yapmıştı. Sar...