Yurio, kaldıkları gece boyunca sürekli Otabek'i rahat ettirmeye çalışmış, onun alışık olduğu düzeni sağlamayı kendine görev edinmişti. En sonunda, Otabek'i yastığa boğarken Otabek ani bir hareketle yattığı yerden doğrulup Yurio'yu ürküttü.
"Buna bir son vermen gerek Yurio"
Küçük olan bağdaş kurup elindeki yastığa sarıldı. "Bir şey yapmıyorum ki?"
Otabek alnını ovup Yurio'nun altına dizdiği yastıkları kenara koyarken iç çekti. Omegası hamileydi ve buna rağmen kendini yormaktan çekinmiyordu.
Otabek bıraktığı tek yastığın üzerine uzandı ve onu üstüne yatırdı. Yurio önce mızmızlansa da kısa süre sonra göğsünde yer edinmişti.
"Bu kadar uğraşmak yerine neden hep yaptığın şeyleri bana göstermiyorsun? Nasılsa saraya dönünce bunların hepsini yapacaklar. Ben seninle meyve toplamayı, çalışmayı, beraber yıkanmayı ve bu yatağa kaldığım her gün yorgun girmeyi yeğlerim"
Yurio başını onun yüzü hizasında kaldırıp şaşkınlıkla baktı. Otabek gayet rahatına düşkün bir prensti, başta blöf yaptığını düşündü.
Prens burnuna minik bir öpücük bıraktı. "Işığa yakalanmış tavşan gibi bakıyorsun Yurio. İzin verirsen uyumak istiyorum." Elini küçük olanın başına bastırıp yumuşak saçlarını tekrardan göğsüyle buluşturdu. Küçük olan alfasının kalp atışları ve gittikçe yavaşlayan nefesiyle rahatladığını hissetti.
Güneş daha ışıklarını gökyüzüne yaymamıştı ki, Otabek üstüne atlayan yumuşak, tüylü ve ıslak bir şeyle gözlerini fal taşı gibi açtı. Alfa, onu kocaman gözlerle izleyen kediye kaşlarını çatarken odada Yurio'nun kahkahası yankılanmıştı.
"Madem benim hayatımı yaşamak istiyorsun, sana yaşatacağım!" Yurio kıyafetleri Otabek'in yanına bırakıp küçük kediyi kucakladı ve bahçeye yürüdü. Otabek karanlık havanın verdiği yorgunlukla gözlerini ovup kıyafetlerin katını açtı.
Yakov kahvaltı için yumurta toplarken, küçük olana bahçeden meyve toplama işi düşmüştü. Otabek üstünü giyindikten sonra bir süre ağaca yetişmeye çalışan eşini izledi. Bıkmadan, yetişmesi zor olan dala tutunmaya çalışıyordu.
Alfa yanına gidip önünde eğildi ve onun bacağını dürttü. "Omzuma çık"
"Hayır! Yapabilirim"
"Yapabileceğinden eminim, ama zıplaman doğru değil. Atla hadi"
Otabek dakikalar geçse de ona tereddütle bakan omegayı zorla omzuna alıp ellerini tutmuş ve ayağa kalkmıştı. Yurio prensin omzunda olduğu için gergince ağaca baktı, ardından şeftalilere uzanıp toplamaya başladı. Otabek tek eliyle onu tutuyor, diğeriyle sepeti ona uzatıyordu. Aynı zamanda bacağına tırmanan sarman bir yavru kedi de vardı.
"Böyle bir yerde büyüdüğün için çok şanslı olmalısın Yurio"
Küçük olan şeftaliyi ona verirken şaşkınlığını gizleyemeyedi. Prens olan, ipek kumaşlar içinde büyüyen oydu, ama şanslı olan kendisi miydi?
"Eğer tahta geçmek zorunda olmasaydım seninle burada yaşamayı çok isterdim"
Yurio ağaca uzanmayı kesip kollarını Otabek'in başının üstüne koydu ve başını kollarına bıraktı. "Kahvaltıdan sonra yıkanmaya mı gitsek?"
Otabek anlamazca baktı. "Gitmek derken?"
"Ah sen bilmezsin, biz yaz kış demeden gölde yıkanırız Beka... Madem bu hayatı sevdin, her şeyiyle sevmelisin değil mi?"
"Ya birisi görürse?" Otabek beş paralık olabilecek itibarını düşündü. Yurio elini 'bir şey olmaz' dercesine sallamıştı.
Otabek kahvaltı masasına oturduğunda kendini ortama daha da yabancı hissetmekten alıkoyamadı. Dirseğini kendine çektiği dizine dayamış, elini yanağına yaslamıştı, dalgın bakışlarından ötürü Yurio'nun gözleri onunkilere buluştu. Çubuklarla tuttuğu onigiriyi ağzına götürecekken durup Otabek'in ağzına uzattı. "Yemeyecek misin?"
Otabek, Yakov'un tehditkar bakışlarıyla karşılaşınca ağzını aralayıp yemeği ağzına sokmuştu.
"Saraydakilere benzemez ama Yakov çok güzel yemek yapar" Yurio bunu söyledikten sonra cennetten düşmüş bir gülümseme yolladı. Otabek her zaman görmediği bu gülümsemeyi hafızasına kazırken ağzındaki lokmayı çiğnemeye devam etti. Küçük omega farkında değildi ama alfası onun elinden zehir de içse lezzetli gelecekti zaten.
Birkaç saat sonrasında, Yakov ilaç yapmak için bitki toplamaya çıktığında, Yurio da Otabek'i tutup göle doğru yola çıkmıştı. Küçüğün her zaman özenle örülüp incilerle, yakutlarla süslenen saçı açık kalmış, her hareketinde dalgalanmaya başlamıştı. Böyle olunca, olduğundan daha küçük görünmüştü prensin gözüne.
İkisi, ağaçların ve çalıların arasında gizlenmiş su birikintisinin yanına doğru indi. Yabani otlar sihirli bir şekilde yumuşak çimenlere dönüşüyordu. Tabi, Otabek de bütün hayatı boyunca Yurio'yu çıplak görseydi pamuk gibi olurdu.
Yurio hızlı bir hareketle üstündeki kıyafeti çıkarmış, düzelttikten sonra dalın birine asmıştı. Otabek de kendi kıyafetini çıkarmaya çalışınca Yurio onun elini itekleyip Otabek'i tahrik edecek bir şekilde fısıldadı.
"İzin ver ben çıkarayım"
Otabek yutkunup uçan atları, zıplayan filleri düşünmeye çalıştı. Yurio'nun soğuk parmakları her düğme çözüşünde aşağıya doğru kayıyordu. Gömleği çıkarıp koluna aldığında altına yönelmişti. Otabek tuttuğu nefesi nihayetinde verip onu doğrulttu ve altını kendisi çıkardı.
"Çıkaracağım demiştim" Yurio homurdandı. Otabek çocuksu bir şekilde gülümseyerek karşılık verdi.
"Biraz daha ellersen kendimi tutamazdım"
"Hala kararlı mısın, Yakov da sana sevişmenin zararı olmadığını söyleyebilir" Yurio sabunu aldı ve elini tutup onu göle çekiştirdi.
"Benim bir alfa olduğumun farkındasın değil mi? Kontrolü elime almak çok zor" küçük olanı kucaklayıp her adımında derinleşen suya yürüdü. Soğuk su bütün vücudunu sarınca, Yurio'yu da nazikçe ıslattı.
Yurio Otabek'in saçlarını iyice ıslattıktan sonra sabunlamaya başladı. Otabek sabun kaçan tek gözünü kapatıp evcilik oynar gibi saçlarını yıkayan omegayı izledi. Ardından dayanamayıp sıkıca sarıldı, Yurio sabunu sürtmeyi bırakıp şokla ona baktı. Sonrasında yavaşça kollarını sardı boynuna.
Gece yatarken Yurio gözlerini kitlendiği tavandan çekip alfasına döndü. Yakov onun prens olduğunu umursamadan oradan oraya koşturmuş, hatta üç saat kazanın başında onu bekletmişti. Sonunda alfası yemeğe bile kalamadan uyuyakalmıştı.
Yurio alfasının yanağını dürttü, tam oynaşmalık havasındaydı ama alfasının hiç niyeti yok gibiydi. Kendi kendine sinirlenip alfasına poposunu döndü ve çarşafı üstüne çekti. Madem Yurio'yu şehvetle ısıtmıyordu, pek âlâ bütün gece donabilirdi.
+15
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓
FanfictionTarihi, omegaverse Otayuri kurgusu. ( Ağırlıklı olarak Otayuri olsa da Victuuri de içerir.) Dünya üzerinde boy gösteren salgınlar omegaların neslini tükenme tehdidiyle karşı karşıya getirmişti. Bu ise omegaları paha biçilemez hazineler yapmıştı. Sar...