▲▼▲2 Ay Sonra ▲▼▲
Tik tak tik tak tik tak
Yurio odada yankılanan ses yüzünden tuhaf bir şekilde sinirlenmişti. Önceden dikkatini bile çekmeyen ses, şu an kulaklarını tırmalıyordu. Çubuklarını sinirle masaya koyunca Otabek irkilip başını yemeğinden kaldırdı ve elleriyle kulaklarını kapatan Yurio'ya çevirdi gözlerini.
"Neyin var? İyi misin?"
Yurio hizmetçiye dönüp saati işaret etti. "Susturun şunu"
Otabek, bir şey anlamamış şekilde başını kaldırdı ve hizmetçinin, denileni yapması için başıyla onayladı. Omegası birkaç gündür böyle anlamsız davranıyordu. Hatta iki gece önce, Otabek'i kendi odasından kapı dışarı etmiş, tek başına uyumuştu. Koskoca prens, kendi odasında uyuyamamıştı.
Bir diğer gün ise kahvaltıya geldiğinde, masada tatlı dışında yiyecek tek bir şey bulamamış, babasının yanında kahvaltı etmişti.
Bir başka gün ise bütün hizmetçileri odasına toplayıp bütün odayı baştan aşağı değiştirmişti. Şu anda ise pirincin üzerine köri ve çilek reçeli döküyordu. Otabek çubuklarını sakince masaya koyup hizmetçilerin çıkması için işaret etti.
"Bu hareketlerin... Normalde yaptıklarından biraz farklı... Tuhaf" Yurio yaptığı bulamacı ağzına tıkınca Otabek öğürmemek için kendini tuttu. "Ters giden bir şey varsa bunu bana söyle ki düzeltelim."
Yurio masadaki balığa çubuklarını uzatınca, Otabek onda mideden ibadet bir şey olmadığına emin oldu. "Ne ters gidebilir ki?"
Alfa iç çekip doyduğuna karar verdi ve daha rahat oturdu. "Ben avdayken çok mu yalnız kaldın? Ne yaptın?"
"Yalnız değildim, Victor ve Yuri vardı. Pek bir şey olmadı aslında. Kitap okudum, çiçeklere baktım, bebeğimize söylemek için şarkılar ezberledim, sabun yaptım..."
Otabek, bir an gözlerini büyütüp onun kolunu tutarak susmasını sağladı. "Ne için şarkı ezberledin sen?"
Küçük olan kolunu kurtarıp mochiye uzandı ve tatlıyı ısırdı. "Bebeğimize dedim ya, dinlemiyor musun sen beni?"
"Bebeğimiz! Bu güne kadar neden söylemedin!" Büyük olan neredeyse masayı devirerek omegasının yanına atladı ve karnına eğildi. Yurio umrunda değilmiş gibi tatlısını yemeye devam ediyordu. "Tüh, söylediğime emindim oysa. Rüya mıydı ki?"
Otabek başını karnına dayadı. "Sen hissediyor musun onu? Ha? Hareket ediyor mu?"
"Hissetmiyorum" Yurio onun yanından çekilip Otabek'in başının düşmesine neden oldu ve tekrar balığa uzandı. Alfa, emekleyerek yanına gitmişti bu sefer. "Ne zaman öğrendin?"
Yurio omuz silkti. "Sen ava gittikten iki gün sonra sanırım" yemeğini yemeye devam etti. Otabek dizlerinin üzerinde doğrulup düz bir sesle konuştu. "Mutlu değil misin?"
Yurio gözlerini ilk defa ona çevirdi ve sessiz kaldı.
"Umrunda değilmiş gibi davranıyorsun, orada çocuğumuz var, bu seni mutlu etmiyor mu?"
"Sadece çocuk Otabek, bunda o kadar özel olan ne anlamıyorum." Yurio için bütün ailesi Yakov olmuştu. Böyle şeylere oldukça uzaktı. Çocukları da çok sevdiğini düşünmüyordu, hiç onlara vakit geçirmemişti.
"Sadece çocuk? Omega sensin! Benden daha duygusal olman gerekir bu konuda!"
Yurio ağzında gezdirdiği çubukları çıkarıp kaşlarını çattı ve masadan kalktı. "Duygusal olmak zorunda değilim, duygusal da değilim. Pekala sen onu sevebilirsin, ben sevmiyorum. Sadece çocuk"
"Benim hakkımda da böyle mi düşünüyorsun? Sadece alfa?"
Yurio bir süre durup başını iki yana salladı. "Sen farklısın."
"Ah, en azından ben farklıyım" Otabek alnını ovdu. "Victor'la işim vardı. Gitsem iyi olacak"
Victor, ağaca yaslanmaktan uyuşan sırtını kıpırdatıp, Yuri'nin saçlarını okşadı. Yuri, Victor'un bacağına başını koymuş gözlerini kapatmıştı. Rüzgar o kadar tatlı esiyordu ki, bütün gün buradan kalkmasa hiçbir şeye şikayet etmezdi.
Victor öne doğru eğilip onun alnına küçük bir öpücük koydu. Bununla beraber Yuri'nin gözleri aralanmış, Victor'unkileri bulmuştu.
"Yemeğini yemen gerek, ben de işime dönmeliyim Yuri"
Esmer olan somurtarak gözlerini devirdi. "Biraz daha duralım işte, kimsenin seni...-"
"Victor!"
Sözü bağırışla kesilen Yuri sinirle ayaklarını yere vurdu. "... çağırdığı yok diyecektim"
Victor gülüp onun dudaklarını dudakları arasına aldı ve emerek öptü. "Gitmem gerek... Gelebildiğim kadar erken geleceğim"
"Bir kere daha..." Bu sefer Yuri öpücüğü başlatıp öncekinden daha yoğun bir şekilde öptü onu. Öpücüğün sonunda Victor'un saçları darmadağın olmuştu.
Victor apar topar kalkıp Otabek'in yanına koştu. "Majesteleri..."
Otabek Victor'un üzerinde göz gezdirince bir anlık sinirini unutup gülmeye başladı. "Bütün saraya maskara olacaksın, düzelt şu tipini."
Victor elleriyle üstünü yokladıktan sonra ellerini saçlarına çıkardı ve mahcupça düzeltti. "Özür...-"
"Ne özrü? Gayet eğlendim. Bütün gün ahırın önünde mi yiyişiyorsunuz? Ben de bu atlara ne oluyor diyorum... Odan mı küçük geldi yoksa?"
"Prensim" Victor dişlerinin arasından fısıldamıştı.
"Yoksa onunla baş edemiyor musun? Bunu anlarım bak" Otabek keyfi yerine gelince ciddiyetine geri döndü. "Terzileri ve marangozları çağır."
"Özel bir nedeni mi var efendim? Biliyorsunuz terziler her hafta salı günü zaten geliyor"
"Baba oluyorum" Otabek'in yüzüne bir tebessüm oturmuştu. "Şimdiden her şey hazır olmalı"
Victor bir an, kendini onun yerine koyup yaşadığı sevinci anladı. "Elbette" dedi neşeyle. "Hemen halledeceğim bunu"
"Sen ne zaman olacaksın?" Otabek, Victor'u hazırlıksız vurmuştu. "O, kızgınlığa girdiğinde el bile sürmediğini duydum"
Victor elini ensesine attı. "Çocuğa vakit ayıramazsam beni iyi bir baba olarak görmez, size de eksik hizmet etmek istemem"
"O kadar caniyim demek" Otabek saraya yürürken durup Victor'a geri döndü. "Seni kardeşim saydım. Bu da beni bebeğinin amcası yapar değil mi? Çocuk yapın, amca olmak istiyorum. Bir de şey, evet bu bir emir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓
FanfictionTarihi, omegaverse Otayuri kurgusu. ( Ağırlıklı olarak Otayuri olsa da Victuuri de içerir.) Dünya üzerinde boy gösteren salgınlar omegaların neslini tükenme tehdidiyle karşı karşıya getirmişti. Bu ise omegaları paha biçilemez hazineler yapmıştı. Sar...