(M) We Are Golden

3.2K 223 132
                                    

Yurio aynaya bakınca, karşısındakinin kendisi olduğuna inanamadı.

Üstündeki beyaz elbiseyle adeta bir periyi andırıyordu. Saçındaki incilerden taç ise sarı tellerin arasına karışmış, ona farklı bir hava katmıştı.

Önündeki perçemi kulağının arkasına sıkıştırıp son bir kez kendini süzdü. Hayal görmediğine emin olmak ister gibiydi. Sonrasında dudaklarında minik bir tebessüm yer etti. Bu akşam onun odasına gidecekti. İçindeki kırgınlığı unutmayı diliyordu. Otabek ona son derece samimi bir itirafta bulunmuştu.

Elini göğsüne koydu. Nefesi gitgide hızlanıyordu. Önce bunun heyecandan olduğunu düşündü küçük olan. Pek âlâ heyecan, hızlı nefeslerinin, sıcaklama hissinin nedeni olabilirdi.

Camın dibinde dururken, nedense bunun kulağa doğru gelmediğini düşündü. Bu heyecandan çok daha farklı bir histi. Zorlukla yutkundu omega. Bir anlık çaresizlik vücudunu sarmaladı. Bu hissin eşliğinde, artık heyecandan ibaret olmadığından emin oldu içinde bulunduğu durumun. Bu daha fiziksel bir şeydi, küçük olanı korkutmuştu.

Odanın kapısını aralayıp muhafıza baktı. "Prensi çağırır mısın? Bu biraz acil" muhafızla kısa süre bakışıp kapıyı kapatmış, elini yutkunurken acıyan boğazına koymuştu.

Düşündüğü şeyden çok korkuyordu. Canının yanması veya incinmek onu gerçekten tedirgin ediyordu.

Otabek onu incitecek miydi?

Bununla ilgili fazlasıyla korkutucu hikaye dinlemişti köyde. Şimdi ise onu çağırmakla iyi mi etti kötü mü emin olamıyordu.

Odada volta atarken, vakit geçtikçe kendini hasta hissetmeye başladığını fark etti. Psikolojik olarak bunu yapıyor da olabilirdi, ama Yurio hastalık hastası falan değildi. Daha önce hiç böyle olmamıştı.

Kalbi çıkacakmış gibi atmaya başlayınca Otabek'in gelmesini bekleyemeyeceğini anladı ve odadan hızlıca çıktı. Belki de korkması gereken şey şu an geçirebileceği kalp kriziydi.

Yurio tırnaklarını avucuna bastırıp Otabek'in odasına koştu.

Otabek kağıtları dikkatle incelerken burnuna ilişen hoş, hipnotize edici kokuyla başını kaldırdı. Ömründe daha önce böyle bir şeyi hissetmediğine yemin edebilirdi. Önündeki harfleri çift görmeye başlayınca bunun ne olduğunu anlamaya karar verdi. Kağıtları kenara koyup koltuktan kalkmıştı ki omegası içeri girdi.

Otabek kokunun yoğunluğunu ve onun bir tanrıça gibi gözüktüğünü düşününce kalbi tekledi. Sadece bu bile orgazm olmasına yeter de artardı.

Rüyasından çabuk sıyrılmak zorunda kaldı prens. Omegasının yüzü gerçekten acı çekiyor gibi duruyordu.

Yurio tam yere düşeceği anda Otabek sıkıca tuttu onu. Buna karşılık Yurio Otabek'in gömleğini avucunun içinde sıkmış, başını göğsüne gömmüştü.

"B-bir şey yap!"

Otabek, Yurio'nun titreyen sesini işitince, bir kez daha etkisi altına girdiği kokudan sıyrıldı ve küçüğü zorlanmadan kucağına aldı. Vücudu ateş gibiydi. Bir omega olmasaydı havale geçiriyor olurdu. Şu anda ise geçirdiği şey bundan bin kat daha korkunç hissettiriyordu.

Önündeki alfanın dişlerine muhtaçtı. Onu delicesine istiyordu.

Yurio, Otabek'in gömleğini güçlüce çekti ve onun dengesini kaybedip yatağa düşmesine neden oldu. Otabek bu sırada kokuya karşı koymayı kesmiş, Yurio'nun elbisesini çıkarmak için atılmıştı. Yurio'nun narin, titreyen parmakları Otabek'in gömleğiyle buluşup düğmeleri açmaya başladı. Şu an aklında alfasından başka hiçbir düşünce yoktu.

Otabek önündeki kusursuz vücudu çoktan diş izleriyle lekelemeye başlamıştı. Küçük olanın omuzlarına, çenesine, göğsüne küçük ısırıklar bırakıyor, küçük olanı -sanki mümkünmüş gibi- daha da delirtiyordu.

Otabek sadece saniyeler içinde ikisinin nasıl bu kadar dağıldığına anlam veremedi. Nasıl boşalacak duruma geldiğine de...

Baş parmaklarını küçük olanın çoktan ıslanmış olan deliğine itip iki yana ayırdı ve dilini deliğiyle buluşturdu. Yurio tarif edemeyeceği bir zevki tadarken belini daha da kaldırıp Otabek'e fırsat verdi. Otabek'in ıslak dili duvarlarına sürttükçe inlemesini saklayamıyor, daha fazlası için adeta yalvarıyordu. Ellerini büyük olanın saçlarını geçirip bir inleme daha koyverdi.

Otabek geri çekilip parmaklarını Yurio'nun deliğine ittirmişti onu gevşetmeyi deniyordu. Elbette Yurio'nun buna ihtiyacı yoktu, şu anki durumunu düşünürsek Otabek'i hiç hazırlıksız da almaya razıydı.

Alfa elini çekip erkekliğini onun deliğine sürtmeye başladığında, Yurio onun kollarını tırnaklamaya başlamıştı. Bu oyalanma işinden hoşlanıyor gibi değildi

Otabek kendini ittirip Yurio'nun içini doldurduğunda, küçük olan vücudunu yay gibi germiş ve hem acı hem zevkle karışık inlemişti. Otabek'in onunla bir olması, vücudunu yakıp kavuran ateşi dizginliyordu adeta.

Otabek sert vuruşlarla hareketlendiğinde, Yurio gözlerini sıkı sıkı kapatmıştı. Prensin büyük odası ikisinin inlemeleri ve birbirine çarpan vücutlarının sesiyle dolmuştu.

Otabek altındaki bedenin ellerini tek eliyle tutup yatağa bastırmış, hareketlerini hızlandırırken dudaklarını onun boynuyla buluşturmuştu. Dişlerini o güzel boynuna geçirmek için sabırsızlanıyordu.

Başını kaldırıp, Yurio'nun kısık gözleriyle buluşturdu kendi bakışlarını. Gözleri yaşarınca elmas misali parlıyordu. Bir insan bu kadar dağılmışken nasıl melekten güzel görünebilirdi?

Otabek onun içindeki yeri yavaşça terk etti ve önündeki bedeni, sırtı kendisine dönük olacak şekilde kucağına hizaladı. Dudakları kulağının hemen yanındayken "Otur prenses" diyerek Yurio'yu hareketlendirmişti. Yurio onu tekrardan içine aldı ve daha derine girmesiyle tırnaklarını Otabek'in bacağına sapladı.

Otabek'in elleri onun belini sarmış, hareket etmesine destek oluyordu. Olmasaydı, Yurio titreyen bacaklarını yola getiremezdi de.

Alfa, Yurio'nun ensesindeki terden ıslanmış saçları iki yana ayırdı ve boynuna minik bir öpücük koydu. Yurio sabırsızlıkla onu bekliyordu. Otabek'in dişleri, boynuna sürtünce gözlerini kapattı küçük olan. Boynunda hissettiği sızlama, kapattığı gözlerini daha da sıkmasına sebebiyet vermiş ve Otabek'in elini sıkıp bağırmasıyla sonuçlanmıştı.

Otabek onu tekrar altına alıp hareketine başlamıştı. Elini küçüğün neredeyse gelmekte olan erkekliğine atıp okşarken dudaklarını bu sefer onun beliyle buluşturmuştu.

İkisi de boşaldığında bu sefer odada nefes sesleri yankılanıyordu. Otabek, onun içinden ayrılacak gücü zar zor kendine bulmuş, ağırlığını vermeden küçük olanın üstüne uzanmıştı. Burnunu bitkin düşen omegaya sürtüp gülümsedi ve kokusunu içine çekip yanına attı kendini. Yıkanacak hali kalmamıştı. Sonra diye düşündü. Onunla beraber yıkanmak güzel olur.

+15 (Bir arkadaş muradına erdi sonunda *-*)

+15 (Bir arkadaş muradına erdi sonunda *-*)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin