"Yura..." Otabek ona doğru bir adım atınca Yurio'nun dudağının kenarı seyirdi. Otabek onun yüzündeki yara izlerine ve morluklarda gözünü gezdirip yutkunurken tekrar ilerlemeye çalışmış, kucağındaki bebeğin heyecanla annesine atılmasına sebebiyet vermişti. Yurio'nun yüzünden, tam olarak tiksinti denebilecek bir ifade geçti.
"Sana gitme demiştim. Beni dinlemedin, sözünü tutmadın, sevdiğim herkesin ölmesine neden oldun. Hangi yüzle geldin buraya?"
Yurio'nun sesi o kadar ruhsuz ve düz çıkmıştı ki Otabek kulaklarına inanamadı.
"Gelme bir daha. Şu hata da..." Yurio bebeği gösterip devam etmişti. "...sen de yanıma yaklaşmayın"
Otabek yüzüne kapanan kapı mı yoksa eşinin sözleri mi daha çok canını yaktı bilmiyordu. Kucağındaki bebeğin dudakları titredi ve ardından tiz bir sesle ağlamaya başladı. Gin'in sesiyle nihayet tepki vermeyi başarmıştı.
"Yurio! Konuşmamız gerek. Sana ihtiyacım var, senin de bana var, biliyorum"
Yurio kapının arkasına çöküp başını elleri arasına almıştı. Yakov öldüğünden beri, ilaç şişelerinin arası örümcek ağlarıyla doluydu. Silmeye tenezzül bile etmemişti, her şeyin önceden olduğu gibi kalmasını istiyordu. Sanki Yakov geri gelecekmiş gibi, her şey aynı yerindeydi, şöminenin yanına yaptığı kedi yatağı hariç... Orası minik yavrunun yeriydi. O da aynı Yurio gibi terk edilmişti.
Dışarıdan gelen sesler devam edince bu sefer kulaklarını sıkıca kapattı. Yalnız kalmaya tam alıştığı vakitte Otabek'in döndüğüne inanamıyordu. O kadar sinirli, o kadar huzursuz, o kadar...
aşık hissediyordu ki, kendinden nefret etmesine neden oluyordu.
Victor kulübenin kapısını ittirince, gıcırdama sesi bütün evde yankılandı. Minik oda boş duruyordu. Oysa Victor Yuri'nin gerçekten geleceğini ummuştu. Aylarca ona kızmıştı, peki neden şimdi bu kadar heyecanlı hissediyordu?
Evde yalnız olduğunu düşünürken, dolabın arka tarafından bir tıkırtı ilişti kulağına.
"Yuri..."
Yuri duyduğu sesle yaslandığı dolaptan ayrılıp başını kapıya çevirdi. Gelmeyeceğini adı gibi biliyordu. Buna rağmen gelmişti. Kıpırdamadan, sessizce kendisine bakıyordu. Ardından iki büyük adım atıp omegasının önüne çöktü. Elini yavaşça omeganın yanağına koyunca ikisi de rahatça nefes almıştı.
Bundan aylar önce olan olaylar ikisinin de umrunda değildi.
Yuri davetkar kolların arasına yerleşip, nihayet güvende hissederek gözlerini kapattı. Victor buna karşılık sıkıca sarmıştı onu. Yuri, onun yanında kalamayacağını düşündükçe delirecek gibi hissediyordu.
Victor dudaklarını onun saçlarına bastırıp uzunca öptü ve hiçbir şey düşünmeden, uzun bir süre öylece sarıldılar.
Yuri, karnındaki küçüğün tekmesini hissedince başını kaldırıp Victor'a baktı. Victor da aynı şaşkınlıkla onu izliyordu.
"Seni hissediyor" dedi Yuri, çok uzun süre ardından ağzından çıkan ilk kelimeler bunlardı.
"Ben de onu... O güçlü aurasını, ve kocaman kalbini. Aynı annesi gibi..."
Yuri bu haksız iltifatlar önünde ezilmiş hissetti. "Yapma böyle, söylediğin hiçbir şey yok bende..."
"Seninle geçmişi konuşmayacağım. Benimle kalmayı seçersen, irdelemeyeceğim. Sizi güvende tutacağım"
"Otabek'e söz verdim, seni görüp gideceğim... Daha fazla yalan söyleyemem"
Victor kaşlarını çatıp omegasının saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Burada kal demiyorum sana. Benimle kal diyorum. İstersen gideriz buradan"
"Kime çalıştığımı biliyor musun Victor? Onlar-"
"İrdelemeyeceğim dedim. Benimle kal"
Otabek kapının bir yüzüne, Yurio diğer yüzüne sırtını vermiş oturuyordu. Gin, huzursuzluğu hissetmişcesine sessiz bir şekilde Otabek'in boynuna başını koymuştu.
"Orada olduğunu bilmek bile yetiyor" Otabek nihayet tekrardan konuşacak gücü kendinde buldu. "Güvende olduğunu gördüğüm için huzurluyum"
Yurio'dan ses çıkmamıştı. Kendi kendine konuşuyor gibi hissederken Gin, elini Otabek'in yanağına dayadı.
"Oğlumuzun adını Gin koydum"
Yurio başını dayadığı kapıdan ayırıp aklına hayal meyal gelen bebeğin görüntüsünü getirdi ve sadece kendi duyabileceği şekilde mırıldandı. "Parıldıyordu..."
Otabek lafına devam etti. "Onu ilk gördüğümde, adeta parıldıyordu... Seni ilk gördüğümde de aynısını düşünmüştüm..." İç çekip Gin'in saçlarını okşadı. "Neden kapıyı açıp söylemek istediğin şeyleri yüzüme söylemiyorsun? Söylemek istediğin bir sürü şey var..."
Yurio ağlamamak adına tavana dikmişti gözlerini. "Defol artık"
"Gin burayı sevdi gibi... Her yeri merakla izliyor... Ah, kenarda bir kertenkele gördü sanırım. Şu bakışlarını görmelisin..."
"Git Otabek"
Otabek onun gittikçe yumuşadığını fark etti. "Yemeklerini izleyen kedilere benziyor... Kucağımdan fırlayacakmış gibi... Ups!"
Bebeğin ağlama sesiyle Otabek ürktü. "Şsshh... Kertenkele kaçınca korktu sanırım... Ah ağlama lütfen..."
"Otabek lütfen git artık" Yurio'nun sesi ağlamaklı çıkmıştı.
"Gidersem daha çok ağlar... Senin burada olduğunu bildiği için bu kadar sessiz duruyor..." Parmağını bebeğin dudağına koydu. "Acıktın mı yoksa? Uykun mu...-"
Kapının açılmasıyla Otabek zemine sırt üstü uzanıvermişti. Gin, onun düşmesine gülüp ardından gözlerini Yurio'ya çıkarıp uslu bir çocuk edasıyla sessizce oturdu.
Otabek yattığı yerden kalkmadan gülümsedi. "Çok güzelsin, adeta savaşçılar gibi..."
"Ne konuşacaksan konuş, sonra da git"
Otabek doğrulup tek eliyle Gin'i sardı ve ayağa kalktı. Yurio, bebeğin kendine doğru uzanan kollarını görmezden gelip içeri yürüdü ve yerdeki mindere oturup yürümeye çalışan yavru kediyi sardı ve kucağına çekti. Otabek, Gin'in kaşlarını çattığına yemin edebilirdi.
"Yakov araştırmaya mı çıktı?" Mindere oturdu. "Bahçeye bayadır bakmamış... Ben bakarım merak etme"
"Öldü." Yurio soğukkanlılıkla kestirip atınca Otabek verecek cevap bulamadı.
"Seni özledim"
"Gitmemeni söyledim"
"Birbirini seven herkes söylerdi bunu"
"Herkes değilim sanmıştım" Yurio yeşil gözlerini nihayet Otabek'in gözleriyle buluşturunca, Otabek söyleyeceği her şeyi saniyeler içinde unuttu.
"Haklısın, üzgünüm. Bundan sonra sözünden çıkmayacağım"
"Çünkü bundan sonrası olmayacak" yeşil gözleri tekrar kediye kaymıştı.
"Elbette olacak. Sen kraliçe olacaksın"
"Artık bana da fikrimi soracak mısın? Ben neyi istiyorum? Ne olmak istiyorum? Kimi istiyorum?"
"Yura..."
Gin ani bir hareketle kedinin kuyruğunu çekince kedi acıyla miyavladı ve Yurio'nun elini çizdi. Gin bunu görüp kediye vurmuştu bu sefer.
Yurio hayvanı ondan kurtarıp kaşlarını çattı. "Onu görmek istemiyorum"
"O dediğin senin oğlun Yurio"
"Seninle konuştum. Artık beni bırak"
"Seni almadan gitmeyeceğim"
"Neden bana eziyet ediyorsun!?" Yurio'nun sesi küçük kulübede yankılandı. Gin pür dikkat kesilmişti. Gözlerinde yaşlar birikiyordu, dudağı titrerken kediyi okşadı bu sefer. Küçük eli kedideyken gözü Yurio'ya gitmişti.
Af dilercesine ona bakıyordu.
+15
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓
FanfictionTarihi, omegaverse Otayuri kurgusu. ( Ağırlıklı olarak Otayuri olsa da Victuuri de içerir.) Dünya üzerinde boy gösteren salgınlar omegaların neslini tükenme tehdidiyle karşı karşıya getirmişti. Bu ise omegaları paha biçilemez hazineler yapmıştı. Sar...