New Boy In Town

2.7K 224 133
                                    

Y.N: bu seferlik sınıra uyumadım çünkü bir süre yazamayacağım. İki bölüm +15 olduktan sonra görüşürüz
Otabek sabahın köründe, yanında mışıl mışıl uyuyan Yurio'yu bırakmak ve ülkeye gelen elçileri karşılamak zorunda kalmıştı. Sadece bu nedenle bile kellelerini almak istiyordu.

Onun yerine sakinliğini koruyarak Victor'u peşine takıp salona yürümüştü. İşini hemen halledip eşinin yanına dönmeyi amaçlıyordu. Leş gibi hissetmesi de cabasıydı.

Ardına kadar açılan büyük kapılardan geçip bekleyen elçilerin önündeki tahta çıktı ve oturdu. Victor da çok geçmeden yanındaki yeri almıştı.

Koreli elçi önünde saygıyla diz çöküp Otabek'in kulağına oldukça yapmacık gelen bir sesle konuştu. "Sarayınızda ağırlanmak çok büyük bir onur majesteleri... Lütfen kralımızın armağanlarını kabul edin"

Otabek sandıkların ve değerli porselenlerin üstünde göz gezdirirken bir anlık gözü, yanındaki arkadaşı Victor'a kaymıştı. Victor, gözlerini hediye olarak gelen çocuğa çevirmişti ve Otabek arkadaşını ilk defa böyle görmüştü. Şaşkınlığını gizlemekte zorlanmıştı.

"Yanındaki çocuk omega mı?" Otabek'in tok sesi odayı doldurdu.

"Elbette. Daha azı size layık olmazdı"

Otabek başıyla onaylayıp hizmetçilere, elçiye eşlik etmeleri için emir verdi ve tahtından kalktı. Büyük salonda Victor, Otabek ve omega yalnız kalmışlardı.

"Victor... Bu güne kadar her zaman bana destek oldun" Victor cevap vermek için atılmıştı ki Otabek elini kaldırıp onu susturdu. "Onu sana hediye ediyorum. Bir tane omegayla baş etmek yeterince zor" Otabek bunu söyledikten sonra ironiyle gülmüştü.

Victor ağzını yeniden açmıştı ki Otabek yeniden onu susturdu. "Biraz başım ağrıyor sanırım. Eşyaları götürmelerini söyle. Sonrasında da izinlisin. Siz ikiniz... Biraz tanışırsınız"

Otabek, Victor'un sırtını patpatlayıp hızlı adımlarla salondan çıkmış, ikisini yalnız bırakmıştı.

Victor, Otabek'in ona şaka yaptığını sanıyordu ama bu gayet gerçekti. Otabek böyle bir zamanda ona bir omega bahşetmişti. Uzun olan gözlerini çocuktan alamıyordu.

Basamaktan inip çocuğun karşısına geçti ve onun gülümsemesiyle kutsandı. Şimdi ne yapması gerektiğini kesinlikle bilmiyordu.

"Ben... " Elini ensesine atmış ve ne söyleyeceğini toparlamaya çalışmıştı. "Halletmem gereken işleri bitirip..." Cümlesini bitirecek doğru kelimeleri bulamayınca susup iç çekti.

"Sizin odanızda... Bekleyeceğim o halde" çocuk gülümseyip ona yaklaştı. "Tabii önce göstermeniz gerek"

Victor gözlerini büyütüp gergince yakasını çekiştirdi. "Bu... Bu güzel olur..."

Yurio, gözlerini araladığında onu meraklı gözlerle izleyen bir prens, ve tarifi olmayan bir bel ağrısıyla karşılaştı. Bunlara tepki olarak inleyip başını yastığa gömmüştü. Bir önceki geceyi düşündükçe utançtan kıpkırmızı kesiliyordu.

Belinde Otabek'in soğuk ellerini hissedince tüyleri diken diken oldu ancak şikayet edemedi. Otabek tam ayarında bir güç kullanarak beline masaj yaparken istemsizce kasları gevşiyordu. Az da olsa rahatlamıştı.

"Hamamı hazırlattım, uyanmanı bekliyordum. Beraber yıkanalım, sadece ikimiz"

"Bir saniye!" Yurio panikle doğrulunca belindeki acı katlandı. "Dün-! Ben..-" ellerini karnına koyup yutkundu. "İlk kızgınlığımda hamile kalacağım diye bir kural yok, değil mi?" Gözleri Otabek'in meraklı bakışlarıyla karşılaşınca elini alnına vurdu. "Şimdi olmaz, kesinlikle şimdi olmamalı"

Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin