Final Story

2.6K 193 71
                                    

Yuri defalarca bıçaklanmış, belki yüzlerce kere okların hedefi olmuştu. Ama şimdi küçük bir çocuğun acısı, bu bütün saydıklarının acısını yok ediyordu.

"Victor! Yapamayacağım!" Yuri nefes nefese eşine bakarken yaşadığı çaresizlikle hıçkırdı. Pekala çocuğunu oraya hapsedemezdi, değil mi?

Victor eli kolu birbirine dolanmış halde bir hekime bir eşine baktı. Yuri'nin canının yanması, Victor'u kahrediyordu. Onun elini sıkıca tutup gülümsemeye çalışarak ona baktı. "Buradayım, merak etme. Her şey yolunda"

"Tanrı aşkına Victor! Yolunda olan ne var!?"

Victor onun ani çıkışıyla irkildi, ama çok geçmeden yüzünde küçük bir gülümseme yer edinmişti. Yuri'nin alnına yapışan saçları geriye çekti. Küçük, gerçekçi ve vahşi bir omegaydı o.

Otabek, odasına girdiğinde, büyük yatakta Yurio ve Gin'i sarılmış uyurken buldu. Gin bir yumruğunu emerken diğer elinin parmağını Yurio'nun ağzına sokmuştu. Sanki emmesi için paylaşır gibiydi. Yurio ise çocuk gibi ara sıra parmağını emiyor, bebeğin mırıldanmasına neden oluyordu.

Otabek gülümsemesini durdurmak için parmağını ısırsa da kocaman gülümseme bütün yüzünü ele geçirmişti. Yatağa doğru yürüyüp birkaç hamlede onların yanına uzandı ve uzun koluyla ikisini beraber sardı. Gin, babasının kokusunu alıp ortada kıpırdanmış, kollarını gererek ikisini de iteklemişti.

Otabek parmağını onun çenesine koyup aşağı çekti ve beyaz dört dişi ortaya çıkardı. Bu kadar şirinlik ölümcül olmalıydı.

Eşinin kokusunu hissedince Yurio gözlerini araladı ve sessizce ikisini izlemeye başladı. Otabek'in prens olmasından ötürü soğuk ve katı bir baba olacağını düşünüyordu. Ama kendisinden daha çocuksu davranıyordu Gin'in karşısında.

"Mmm... Güzel kokuyorsun" Yurio yaramazca mırıldandı. Eşi gerçekten fazlasıyla etkileyici kokuyordu bugün. Biraz yaramazlık yapabilirdi.

"Sen de harika görünüyorsun... Yüzünde kumaş izi olmasına rağmen" Otabek gülüp parmağını onun yanağında gezdirdi.

"Gin'i yatağına bırakayım..."

"Gin'i bırak... Sonra buraya geri gel"

Yurio, sanki mümkünmüş gibi, her zamankinden daha şirin bir şekilde başını salladı ve kalkıp Gin'i kucakladı. Otabek heyecanla doğrulmuştu. Eşiyle birlikte olmayalı çok olmuştu. Vücudundaki bütün hormonlar bir anda tavan yaptı.

Yataktan kalkıp bir süre etrafa bakındıktan sonra çarşafı düzeltip ensesini ovdu ve ne yapacağını bilemez halde etrafta dolandı.

Yurio odaya geri dönünce hemen ona dönmüş ve iç çekmişti.

"Şey..."
"Aslında..."

İkisi aynı anda konuşunca birden sustular. Pekala, ikisi de bu sevişme şeyini nasıl başlatacaklarına emin değildi.

"Gerginim" itiraf etti Yurio. "Sana fazlasıyla kızgınım hala... Ama sana ihtiyacım da var"

Otabek burnunu onun burnuna sürttü. "Seni o kadar özledim ki..." Parmağı boynundan omzuna doğru kaymıştı. "Sana dokunmayı, öpmeyi..."

Yurio dudaklarını birbirine bastırıp kollarını onun boynuna doladı ve kendine çekti. "Fazla oylanmayalım"

Otabek de tam bunu istiyordu. "Bence de"

Victor önce iki küçük bebeğe, sonra kucağında yorgunca dinlenen eşine baktı. Hekim gidince evde dördü kalmıştı. Victor hissettiği korkuya bir anlam veremedi.

Yuri kollarını uzatınca Victor minicik bebeklerden birini onun kollarına verip destekledi. Bebeğin ifadesiz yüzünde minicik bir tebessüm oluşmuştu. Demek o da Yuri'nin kollarında kendini güvende ve mutlu hissediyordu.

"Buna... Değerdi" Yuri mırıldanıp parmak ucunu bebeğin suratında gezdirdi. "Gerçekten beni çok yordunuz ufaklıklar, ama size değerdi..."

"Bunu beklemiyordum" Victor gülümseme eşliğinde güldü. İki tane melek gibi çocuğum var... Tanrım, şuna bak!"

"Onlara isim koymama izin verir misin Victor?" Yuri bakışlarını bebeğinden eşine kaldırdı. Victor hızlıca onayladı.

"Hikaru ve Akira koymak istiyorum... Böylece ikisinin de geleceği parlak ve aydınlık olur... Değil mi?"

"Öyle olacak..." Victor oğlunun burnunu okşayıp güldü. "Pekala... Sen minik Akira'sın" ardından gözlerini Yuri'nin kucağına, diğer oğluna kaydırdı. "Sen de Hikaru"

~18 Yıl Sonra~

"Gin!!" Yuki elbisesinin eteğini sinirle söküp kardeşinin peşinden koştu. "Seni pis yılan! O elbiseyi törende giyecektim"

Gin kahkaha atıp kız kardeşine dil çıkardı. "Elbise de giysen çuval da giysen çirkinsin! Çir-" Gin çarptığı yerden geriye çekilip başını ovdu ve Otabek'e baktı. "-kin..."

Otabek hafifçe başını eğip tek kaşını kaldırmıştı. "Olgun davranmayı bir türlü beceremiyorsun değil mi? Belki de erkek kardeş istiyorsundur? Ha? Tahtı da ona veririz? Ne dersin?"

Gin utangaçça başını kaşıdı. Ardından cesaretini toplayıp dikleşmişti. "Ama o o kadar güzel giyinince diğer krallıktan gelen çocuklar onu izliyor!"

Yuki elini şaşkınca ağzına götürüp kaşlarını çattı. "Seni...-"

Otabek elini kaldırıp onu susturdu. "Tam bir ağabey..." Gin'in kulağını tutup çekti. "Bu kardeşinin elbisesine mürekkep dökmeni açıklar mı?"

Gin acıyla inlerken Yurio, Otabek'in kulağını tutup, onu aynı şekilde inletti. "Çek bakayım elini oğlumdan. Bugün taç giyecek, kırmızı bir kulakla mı çıksın?"

"K-kulağım!"

Gin gülerek Yurio'nun yanağını öptü ve el salladı. "Törende görüşürüz anne!"

Victor, tekrardan sarayda yaşayacağına inanamıyordu. İtiraf etmek istemese de burayı çok özlemişti. Yuri onun gözlerindeki özlemi görebiliyordu.
••••••

Hikaru, Akira'dan zar zor kurtulup kendini kütüphaneye atmıştı. O oldukça sessiz bir çocuktu ve Akira ise tam anlamıyla deli danaydı.

Ellerini kitap ciltlerinde gezdirirken gülümsedi. Evet, kağıt kokusunu seviyordu.

"Ne arıyorsun burada?"

Hikaru, alt dudağını ısırıp Gin'e döndü ve yutkundu. "Şey... Kitaplar?"

"Sen Akira'nın ikizisin değil mi? Çok benziyorsun" ona yürüyüp çocuğun şaşkın bakışları eşliğinde elini iki eli arasına aldı. "Ben Gin. Tanıştığıma memnun oldum"

Will Be Back | Otayuri & Victuuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin