Hiç doğmamış olmayı dilerdim. Hiç aşkı tatmamış olmayı. Tek bir damla kanın dahi aynı olmadığı bir bedeni, bedenden öte ruhu kardeşim olarak görmemeyi. Sevmemeyi ve sevilmemeyi. Beni bu seçime getiren her adımdan vazgeçmeyi dilerdim.
Kelimeler dikenli teller gibi yırtıyordu boğazımı. Ses tellerim bütün vücuduma kül edici bir elektrik akımı yayıyordu. Ağzımı aralıyordum fakat dışarı çıkan sadece kederin çürüttüğü güçsüz nefesim idi.
Karşı koymak, bu seçimin merhametsizliğini yüzlerine vurmak için dahi aralayamıyordum kelimelerimle arama koyduğum çelik kapıyı. Sanki anahtarı çevirip tek bir harfin dahi özgürlüğüne kavuşmasına izin verirsem bütün galibiyetleri soluk bir gülümseme ile karşılamış benliğim dayanamayacağı bir tanesine maruz kalacaktı.
Parmak uçlarım karıncalanıyor ellerim titriyordu. Her şeyimle arzuladığım tek bir şey vardı. Etrafımdaki onlarca silahtan birini almak ve çalıştığı her saniye bana dayanılmaz işkenceler çektiren beynimi dağıtmak. Bir korkak gibi ölümün arkasına gizlenmek istiyordum. Yaşayanların vahşilikleri ile bilenmiş pençelerin ruhumu kesemeyeceği o yoldan geçmek ve dünyayı geride bırakmak.
" Arkan Arel'i çok sever. " Kelimeler boğazımı keserek tırmanıyordu yukarıya. Konuşmak, konuşmayı düşünmek dahi canımı acıtıyordu.
" Arel'de beni çok sever. " bütün korkunç ifadesizliğime boyun eğdiren, tarihin tanık olduğu en kederli gülümsemeyi takındım suratıma.
" Demir'de seviyor. Artık biliyorum, seviyor. " Uras'a doğru yürümeye başladım. Attığım her adımda sanki biri kaslarımı sökmüş ve yerine demirden çubuklar koymuş hissine kapılıyordum. Bedenim hareket etme kabiliyetini sağ çıkmaya çalıştığı onca acıdan sonra kabetmiş gibiydi. Ruhumda açılan onarılamaz yaralara eşlik eden fiziksel hasarlarım da vardı. Ruhumun attığı çığlıkların arkasında kalmışlardı. Boğuk gelen seslerini işitmem uzun sürmüştü fakat varlardı ve onlar da acıtıyordu. Diğer her şey gibi.
Uyuşmuş ellerimi Uras'ın elindeki silaha doğru uzattım.
" Onlar senin ölmene neden olmadı. Onlar senin değer verdiğin birinin ölümünde rol oynayarak seni dayanılmaz bir kedere boğdu. İntikam istiyorsan öldürmen gereken kişi onlar değil, benim. "
Karşımdaki adamın göz bebekleri irileşti, dudakları hayretle gerildi. Karşısında kendinden emin bir kadın vardı. Karşısında ölmek istediğinde emin bir kadın vardı. Bu her gün karşılaşacağı bir şey değildi.
" Arel çok üzülür. Hatta kendini bir daha toparlayamaz. Arkan sevdiği kadının bu durumda olmasının suçlusu olarak kendini görür. Arel yıkıldıkça Arkan dibi kazar. "
İleri doğru uzanmış ellerimi daha da yaklaştırdım silaha. Herkesin acılı kurtuluşuyla aramdaki tek şey karşımdaki estetikten uzak, soğuk metalle kaplı ölüm makinesiydi.
" Demir, onu bir daha göreceğinizi sanmam. Ne hissedeceğini bilmiyorum fakat gideceğini biliyorum. Nereye olursa olsun gidecektir. Benim elimin değdiği her şeyden çok uzağa, ona beni hatırlatmayacak bir yere. "
Metalin soğukluğunu hissedebiliyordum artık. Uras'ın ellerinin arasında olmasına rağmen hiç ısınmamıştı. Bütün soğukluğuyla Azrail'in çıraklığını üstleniyordu.
" Senin kusursuz intikam planın benim. "
Parmak uçlarımda hissettiğim anda silahı eliyle aramıza bir duvar ördü ve silah tutan elini arkasına sakladı. Bu sırada ise duyabildiğim tek şey iri adamların nefes alışlarıydı. Hiç kimse ağzını açmıyor öylece çaresiz bir kadının ne kadar dibe vurabileceğine tanıklık ediyorlardı.
" Sen masumsun. "
Uras'ın irislerinin arasında gördüğüm duygu kırıntıları gittikçe büyüdü ve silahı daha da uzaklaştırdı benden.
" Ben masum değilim. Yaşadığım her şeyi hakettim. Bana git dedi, bütün aptallığım ve bencilliğimle tehlikede olanın sadece ben olduğumu düşündüm, gitmedim. Bana dikkatli ol dedi, onu uyarmak yerine bir hayaletin varlığından ibaret olan mutluluğumuzu sürdürmeyi seçtim ve belki de şimdi onun katiliyim.
Ben beni istemediğini her anda ve koşulda söyleyen bir adamın peşini bırakmadım. Dünyada yapılabilecek ne kadar yanlış varsa hepsini yaptım. "
Yaşların doldurduğu gözlerimin üzerine örttüm göz kapaklarımı ve birkaç damlayı özgür bıraktım. Açtığımda ise kaçırmadım gözlerimi Uras'ın gözlerinden. Kendi ölümümü dilendim ondan bakışlarımla.
" Ben masum değilim. Azıcık bir gurura sahip olsaydım, bıraksaydım Demir'in peşini, sen onu savunmasız yakalayamayacaktın. İşler bu raddeye gelmeyecekti ve şimdi yaşadığından emin olacaktım. Ben dünyada güzel bulduğum her şeyin kanını bulaştırdım ellerime. "
" Yanılıyorsun. "
Arkamdan gelen tok sesin tanıdıklığıyla ürperdim bir an. Az da olsa filizlenmişti umut içimde ve bu canımı daha da yakacaktı.
" Kutsadığın gurura sahip olup bıraksaydın Demir'in peşini şimdi onun adına sahip olduğumuz tek şey mezarı olacaktı. Sen onun hayatını kurtardın Selin ve içinde olduğumuz bu durum karşındaki orospu çocuğundan başka hiç kimsenin suçu değil. "
Serhat Baray, Baray erkeklerine lütfedilmiş o alevleri kuşanmış bir şekilde duruyordu karşımda. Saçları yeşilin en koyu tonuna bürünmüş gözlerini çevreleyen kaşlarına düşmüştü. Yüzüyle mükemmel bir uyum içinde olan burnu kırışmıştı, gerilen dudakları ise içinde binlerce küfrü dizginliyormuş gibiydi.
" Bu ev gittikçe eğlenceli olmaya başlıyor. Seni olanlardan haberdar eden nedir Serhat Baray? "
Uras'ın geriye, benden uzağa doğru attığı adımlar yavaş yavaş siliyordu beynimdeki silahın çarpık resmini.
" Sence Arkan Baray'ı mesafeler engeller mi? Hala burada en yakın arkadaşını, kardeşini koruyan eli ve gözü yok mu sandın? "
Uras'ın tam karşımda duran suratında hiçbir ifade değişikliği yoktu. Olanlar umurunda değilmiş gibiydi. Kendinsavaşını bile hissedemeyecek kadar boştu ruhu belki de.
Çevremdeki adamlar bütün dikkatleriyle izliyorlardı Serhat'ı tekti ama tehlikeliydi belli ki.
" Şimdi Selin ile beraber buradan gidiyoruz ve sen peşimizden tek bir adım dahi atmıyorsun."
Uras dünyanın en samimiyetsiz gülümsemesini takındı suratına. Hareket eden dudaklarını kafasından söküp atmak isteyeceğim kadar haklı bir noktaya değindi sonra.
" Demir elimde olduğu sürece Selin'i kendi ayaklarıyla yanıma gelmekten hiçbir şey alıkoyamaz. "
Serhat bana doğru geldi ve kolumdan tuttu. Dış kapıya doğru beni kendisi ile boş bir çuval gibi sürükledi. Bedenimin bütün uyuşukluğuna rağmen beynim onun bu nazik sürükleyişine baş kaldırmam gerektiğinin farkındaydı. Demir olmadan burayı terk edemezdim.
Güçsüz direnişimin alevleneceği sırada ise Serhat kapının eşiğinde duraksadı. Omzunun üzerinden peşinden tek bir adım dahi atmayan adamlara baktı. Hepsi geri döneceğimden o kadar emindi ki Serhat onları sözleri ile bozguna uğratmıştı.
"Demir elinde olduğu sürece Uras haklısın. Onu kaybetmemeye çalış, tabi hala kaybetmemişsen. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Ve Şimsek
General FictionKırağı ve Ateş, yan karakterlerin hikayesi. Onun hayatıma girişi, ezbere bildiğim her şeyin büyük bir depremle kocaman bir enkaza dönüşmesi gibiydi. Her şey yıkılmış, moloz yığınları beni ezmiş ve toz bulutları ciğerlerimi sararak bana işkence etmiş...