Kırmızı: 2.3

2K 160 30
                                    

  " Yardıma ihtiyacın var mı? " 

  Demir'in mikrodalgaya koyup ısıttığı tabaklara baktım. Elleri yemeklerle uğraşıyor olsa da aklı çok başka bir yerdeydi tıpkı benim gibi. Beynim az önce okuduğu o tek kelimeyi analiz etmeye çalışıyordu ve en büyük korkum mesajın hedefindeki kişinin Demir olmasıydı. 

  Bu ihtimal dahi beni kahretmeye yeterken Demir'in kızgın gözleriyle karşılaştım. " Neden ayaktasın? "

  Eskiden olsa beni göreceği fazladan birkaç saniyeye dahi katlanamadığını düşünürdüm fakat artık biliyordum, beni önemsiyordu. Bunun sadece ben iyileşene kadar süreceğinden korksam da mutlu olmadan edemiyordum. Beni mutlu ediyordu ve ben bu duyguyu daha ne kadar ellerimde tutabilirdim bilmiyordum.

  " Lavaboya gitmem gerekti ve yatmaktan da aşırı sıkıldım. " 

  Her zamanki Demir gibi davranarak konuşmadı. Sadece yanıma gelerek bana destek oldu ve çektiği sandalyeye oturmama yardım etti. Ondan kendimi yormamam konusunda nasihat beklemiyordum zaten, artık alışmıştım. 

  Benim için hissettirdikleri söylediklerinden daha önemliydi. Demir'den kelimeler beklemeyi uzun bir süre önce bırakmıştım. Kulaklarımı oyun dışı edip bütün enerjimi kalbime veriyordum, asla duyamayacağım şeyleri hissetmek için.

  " Demir. " 

  Sesimdeki soru işaretini anlamış ve işini bırakıp dikkatini bana vermişti.

  " Kimse seni yapmak istemediğin bir şey yapmaya zorlayamaz değil mi? " 

  Bu sorum ona oldukça manasız gelmişti, biliyordum fakat o mesajdan sonra bunu bilmem gerekiyordu. 

  Demir isteyerek birini kandıracak bir adam değildi. Bununla asla vakit kaybetmezdi, asla umurunda olmazdı. Ben de buna mecbur kalsa ne yapacağını öğrenmek zorundaydım. Ondan şüphe ederek mutlu olduğum, değer gördüğüm bu kısıtlı zamanı harcayamazdım. 

  " İnsanlar bundan o kadar emin ki denemediler bile. " 

    Cevabı benim için yeterli olmalıydı biliyordum, üzerine gitmemeli sınırı aşarak büyüyü bozmamalıydım. 

  " Peki, hayatında hiç tehdit edileceğin kadar değer verdiğin bir şey oldu mu? " 

  Derin bir nefes aldı. Onu sıktığımı görebiliyordum. Onu bu kaçamak sorularla sıktığımı hissedebiliyordum. Demir lafı dolandırmayı sevmezdi, her şeyi olduğu gibi söyler ve ona da aynısının yapılmasını isterdi.

  " Olmaması için çabalıyorum Selin. " 

  Sözleri kınından çıkmış bir bıçak gibiydi. Bütün o keskinliği gizleyen kın, metali serbest bırakmıştı ve metal önüne gelenin canını yakmak için harekete geçmişti. 

  Bıçak benim canımı yakıyordu. Sevdiğim adam, bana değer vermemek için elinden geleni yaptığını söylüyordu. Ne kadar çabalarsam çabalayayım olmayacaktı. Asla hayallerimdeki gibi olmayacaktı. Bunu bilmek beni daha gerçekçi ve daha kederli yapıyordu. Bunu bilmek ruhumu incitiyordu. 

  Hayallerimin camdan bir vazo gibi kırılıp ayaklarımın altına serildiğini görebiliyordum. Onlardan, hayallerimden kaçmanın tek yoluysa çıplak ayaklarımla bu zehirli kırıkların üzerinden geçmekti. O zaman hayallerimin prangalarından kurtulabilirdim, sistemimdeki beni yakında öldürecek olan zehirle birlikte. 

  " Tahmin ettiğinden daha fazla düşmanım var Selin ve durumu anlaman için sana sadece bir örnek vereceğim. İnsanlara göre gözümde hiçbir değerin yok tabi sana göre de fakat bütün bu değersizliğine rağmen bana iletilmek istenen sikik bir mesajda dahi seni kullanıyorlar. Telefon ya da bir kurye değil sadece çevremde olduğun için seni kullanıyorlar. 

Ay Işığı Ve ŞimsekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin