Doktor kağıtları imzalarken günler sonra ilk kez özgür bir nefes alabildiğimi fark etmiştim. Sonunda taburcu oluyordum, bütün sevdiklerim yanımdaydı. Aslı ve bizim çocuklar neredeyse her gün ziyaretime gelmişti. Aslı ise yanımdan hiç ayrılmamıştı diyebilirim.
Hatta ilgilenmeyi o kadar abartmıştı ki psikolojimin bozulmaması için beni zorla ülkenin en iyi estetik cerrahlarından olan annesinin ameliyat izimi gidermesi için ameliyata girmeye zorlamıştı. Bense istememiştim. O iz bana Demir'i vermişti, onun duvarlarını aşmama yardım etmişti. O ize bakınca korku duymak yerine mutlu oluyordum. Çünkü Demir'i orada hissedebiliyordum. İz de tıpkı Demir gibi ölümle yaşam arasında tutmuştu beni ve sanırım Aslı haklıydı psikolojim bozulmuştu.
İçimdeki Demir'in yokluğundan kaynaklanan burukluğu belli etmemeye çalıştım. Hastahaneden sağ salim çıktığım için herkes mutluydu ve buna gölge düşürmek bencillik olurdu.
" Bakın kimler gelmiş. " Aslı'nın gülümseyen yüzünün döndüğü tarafa baktığımda elinde bir demet çiçekle Bera'nın geldiğini görmüştüm. Bu beni ilk ziyaret edişi değildi ama bugün gelmesi ayrı bir mutluluk vericiydi. Sanırım Demir'in yokluğunu arkadaşlarımla kapatmaya çalışıyordum.
" Yakında aramıza dönecek olmana çok sevindim. " Bera yatağa doğru eğildi ve beni öptü, bunun bir selamlaşma olduğunun farkındaydım fakat arkadaşlarımın imalı bakışları beni rahatsız etmişti. İma dahi olsa bile hayatımda Demir'den başkasının adının geçmesini istemiyordum.
Bera çiçekleri kucağıma bıraktı ve geri çekildi " Teşekkür ederim. " diyebildim sadece. Başka diyecek bir şey bulamamış ve susmuştum.
Bu sırada doktor imzaladığı kağıtları hemşireye verdi ve bana geçmiş olsun diyerek odadan çıktı. Bu artık buradan ayrılabileceğim anlamına geliyordu.
Aslı herkes gelmeden önce giyinmeme yardımcı olduğu için hemen çıkabilirdim.
Seda ve Buse kalkmam için bana yardım ettiler, Aslı çantamı aldı ve yavaş adımlarla asansöre ilerledik. Asansörde Seda'nın telefonu çaldığındaysa onun yerini Bera aldı. Bir eli belimde diğer eli ise omuzumdaydı.
Arkadaşlarımın bakışlarından sonra bana yakın olmasını istemiyordum fakat yapabileceğim ya da diyebileceğim bir şey de yoktu.
Hastahaneden çıktığımızda henüz sadece birkaç adım atabilmiştik ki onu gördüm. Siyah bir jeepe yaslanmış duruyordu. İçimden bir ses benim için geldiğini söylese de umuda beni daha çok yaralayacak fırsat vermek istemiyordum.
Demir biz ona yaklaşana kadar yerinden kıpırdamadı fakat garip olan şey bu değildi. Garip olan şey gözlerini Bera'nın ellerinden ayırmamasıydı.
" Merhaba Demir. " Ortamı yumuşatmaya çalışan her zamanki gibi Aslı olmuştu fakat Demir ona sadece başıyla selam vererek elindeki çantayı aldı ve arabanın arka koltuğuna koydu. Bu kalbimin hızlanmasına neden oldu fakat Demir beni Buse'nin yerine geçerek Bera'nın ellerinden tamamen kurtardığında oksijenin başımı döndürdüğünü hissedebiliyordum, daha da iyisi Demir'in bana karşı olan tavırlarının değiştiğini, artık duygularını eskisi kadar saklamadığını ve bir şeyler hissettiğini.
" Geciktiğim için üzgünüm halletmem gereken bazı şeyler vardı. "
Üzgünüm...
Geciktiğim için üzgünüm mü demişti yoksa bu acıdan şizofrene bağlayan beynimin bir sanrısı mıydı?
Hayır, gerçekten buradaydı, tenini tenimde kokusunu iliklerimde hissedebiliyordum.
Aslı benim şaşkınlıktan bir şey diyemediğimi fark etmiş olmalıydı ki söze girdi " Sorun değil, önemli olan şu an bize eşlik ediyor olman. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Ve Şimsek
General FictionKırağı ve Ateş, yan karakterlerin hikayesi. Onun hayatıma girişi, ezbere bildiğim her şeyin büyük bir depremle kocaman bir enkaza dönüşmesi gibiydi. Her şey yıkılmış, moloz yığınları beni ezmiş ve toz bulutları ciğerlerimi sararak bana işkence etmiş...