Uyandığımda farklı bir yerdeydim. Her yer karanlıktı. Sonra yine o piçin sesini duydum. Her tarafa baktım ama gözükmüyordu. Ayak seslerinden yanıma yaklaştığını hissedebiliyordum. Daha sonra yüzümdeki göz bandını çıkardı. Ne yani, bu yüzden mi karanlıktı? Göz bandını çıkarınca kafamın üstünde bir tane lamba olduğunu fark ettim. Artık az çok seçebiliyordum gördüklerimi. Çocuk daha da yaklaştı ve önümde eğilip:
-Acaba sevgilin şimdi ne yapıyordur? Merak ediyor musun?
dedi. Ama o benim sevgilim değildi. O benimdi.
+SANA ONU RAHAT BIRAKMANI SÖYLEMİŞTİM!?!
-Tamam. Hadi arayalım onu da birbirinizin sesini duyun.
dedi ve telefonumu eline aldı. Can'ı ararken hoperlöre almıştı. Can açtığı gibi bana seslenmeye başladı.
=Ada, neredesin güzelim? Bulamıyorum seni kahretsin!?
+Can... Ben nerede olduğumu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki o da bu piçlerin seni rahat bırakmayacağı. Beni boşver Can kendini kurtar.
=Ada, benim kalbim başka yerdeyken ben nasıl kendimi düşünebilirim? Seni boşvermeyeceğim. Gerekirse seni kurtarmak için ölümü göze alırım.
+Öyle deme. Sakın deme. Ben.. sadece senin... kokunu özledim Can. Bana sarılmanı, Beni bırakmayışını özledim.
=Ada, bak beni iyi dinle. Oradan çıkacaksın ve bir daha hiç ayrılmayacağız tamam mı?
+Ama Can-
=Aması yok Ada. Tamam mı söz ver bana?
+Tamam. Seni seviyorum..
=Ben de seni seviyorum bitanem..
Can bunu dedikten hemen sonra telefonu kapatmıştı çocuk.
-Bugünlük bu kadar hasret gidermek yeter.
deyip çıktı yanımdan. Acaba annemler ne yapıyordu? Ya bizim kızlar? Arda? Lütfen beni buradan kurtarsınlar.
Can'ın Ağzından
Ada aramıştı. Ama ben aramasını istemiyordum. Yanımda olmasını istiyordum. Polise gitmemiştim. Çünkü eğer gidersem Ada'ya bir şey yapabilirlerdi. Bana onu boşvermemi ve kendimi kurtarmamı söylemişti. Ama yapamazdım. Onu boşveremezdim. Beni öldürmezlerse bile o yanımda değilken yaşamıyor gibiydim. Daha yeni kavuşmuşken onu kaybedemezdim. Bunu yapamazdım.
Polise gidemeyeceğim için Atakan'ı aradım ve durumu anlattım. Aslında herkes biliyordu ama son aramasından kimsenin haberi yoktu. Atakan'a yanıma gelmesini söylemiştim. O böyle telefonun yerini tespit etmeyi biliyordu. Bir umutla aramaya başladı. Sonunda bulmuştu. Ormanda bir yerdi. Babam mafya gibi bir şey olduğundan bana birkaç adam ayarlamıştı. Birkaç dedim ama 10 tane falandı. Onlarla birlikte bizimkiler de geliyordu.
Ben arabayı sürmek için sürücü koltuğuna geçeceğim sırada Buğra beni durdurdu.
-Abi ben sürsem daha iyi olur sanki.
demişti. Haklıydı da. Çünkü bu sinirle arabayı sürersem kaza yapmam kaçınılmazdı. Buğra arabayı sürmeye başladığında ben de Ada'nın iyi olması için dua ediyordum. Araba durduğunda geldiğimizi anladım. Kulübenin biraz uzağında durmuştuk. Babamın adamlarından bazıları önümüzde birkaçı da arkamızdaydı. Kulübenin etrafını sarınca ben ve iki adam içeri girdik. Bakıyorduk Ada nerede diye ama yoktu. Biz etrafa bakınırken ev telefonu çaldı. Açtım ve o piçin sesini duydum.
-Kendinizi akıllı mı zannediyorsunuz? Her hareketinizden haberim var. Boşuna bakmayın.
+LAN OĞLUM SÖYLESENE BE!? ADA NEREDE?!!??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ
Teen FictionKumsalda taşları elime almış teker teker denize doğru atarken bir andan da bağırıyordum: -Neden? Ha..Neden ben? Niye benim hayatım bir avuç boktan ibaret? Ha...SÖYLESENE?!? Derken yanağımdan süzülen yaşlara aldırmadan bağırmaya devam ediyordum: -Ya...