Sonunda eve gelebilmiştim. Hiç vakit kaybetmeden koşarak odama çıktım. Ve dankk!! Ada Ardıç yerlerde sayın seyirciler!
+Ada iyi misin? Biraz öne 9.9 şiddetinde deprem oldu da!
diyen Arda'ya ölümcül bakışlarımı yollayıp ayağa kalktım ve onun yanına gittim. Sizce n'aptım? Kasıklara tekme!
+Ç-O-C-U-K-L-A-R-I-M-!
diyerek acıdan zıplamaya başladı.
=Arda sen kaşındın. Bir daha bir şey derken kime dediğine dikkat et.
+Atakan sus yoksa.... Ağzına dıtdıttırıt yaparım!
=ADA BAŞKAN OLEY! ADA BAŞKAN OLEY!
diyen Atakan'a bakıp;
-Atakan dikkat et!
dedim. Niye mi? Durun şimdi anlarsınız.
Dankk!!! Arda Sezer'den Atakan Görgü'ye bir çelme!
=Arda kaçacak mısın? Yoksa teslim mi olacaksın?
dediği gibi Arda tabanları yağlayıp evin içinde koşturmaya başladı.
=1..
=2..
=3..
=4..
=5..
=6,7,8,9,10. RAN!
diyerek Atakan da Arda'yı kovalamaya başladı.
-E ben de artık odama çıkayım. Görüşürüz!
dedikten sonra yukarı çıktım ve odama girdim. Odama girince gözüm yatağımın yanındaki komodinin üstündeki Can'la benim resmimize takıldı. Ve mükemmel! Göz yaşları!
Ama sanki resimde bir değişiklik var. Anlamak için çerçeveyi elime aldım ve elime almamla birlikte çerçevenin arkası yere düştü.
-Ne?
diye sordum kendi kendime. Daha sonra da çerçevenin düşen kısmını aldım ve iç tarafında bir yazı olduğunu fark ettim.
"Bu akşam. Saat 8'de. ***** Parkında. Sen ve ben. Başka kimse yok."
Bu ne be?
Ama merak etmiştim. O yüzden gidecektim. Saate baktım ve 7 buçuk olduğunu gördüm. E hazırlanayım madem.
Hızlıca üzerime Can'ın mavi tişörtlerinden birini ve kendi siyah pantolonumu giyip saçımı taradım. Daha sonra da telefonumu alıp aşağı indim.
-Ben biraz yürüyüşe çıkacağım.
+Saat 9'dan önce evde ol külkedisi.
-Tamam Emir Anne.
dedikten sonra anahtarlıktaki anahtarlarımı alıp siyah superstarlarımı giydim ve çıktım. Evet. Can'ınkinin aynısını aldım!
Evden çıktıktan sonra da hiç vakit kaybetmeden ****** Parkına gittim. Oraya varınca da bir banka oturup telefonumla ilgilenmeye başladım. Saate baktığımda da 8 on beş olduğunu gördüm ve buna ofladım. Tam o sırada da arkadan bir el burnuma bir bez koydu. Ben ne kadar bağırmaya çalışsam da başaramadım ve yine o karanlığa kavuştum.
**************
Biliyorum! Uzun süre sonra bölüm yazıyorum ve bölüm de çok kısa. Bunun için gerçekten üzgünüm.
Eee görüşmeyeli nasılsınız? Beni özlediniz mi? Ya da hikayeyi?
Ada nereye gidiyor?
Ada'yı çağıran kişi kimdi?
Bu soruların cevapları gelecek bölümde olacak. Umarım beğenmişsinizdir. Ki zaten beğendiyseniz çoktan sol alt köşedeki yıldıza tıklamışsınızdır. Eğer beğenmediyseniz de tıklayın. Görüşlerinizi de yorumda belirtmeyi unutmayın.
Bir daha ki bölümde görüşmek üzere. Muck.<3 <3 <3 <3 <3
Sizi seviyorum. <3 <3 <3 <3 <3
Görüşürüz. <3 <3 <3 <3 <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ
Teen FictionKumsalda taşları elime almış teker teker denize doğru atarken bir andan da bağırıyordum: -Neden? Ha..Neden ben? Niye benim hayatım bir avuç boktan ibaret? Ha...SÖYLESENE?!? Derken yanağımdan süzülen yaşlara aldırmadan bağırmaya devam ediyordum: -Ya...