Uyandığımda başım çok feci ağrıyordu. Gözlerimi aralamaya çalıştığımda başım daha da çok ağrımıştı. Ama gözlerimi az da olsa açmıştım. Nerede olduğumu anlamak için gözlerimi odada gezdirirken hastanede olduğumu fark ettim. Yanımda da birinin olduğunu görmüştüm.
-Can?
+Ada ben Aras.
dediğinde yıkılmıştım yine.
-Niye buradayım?
+Aniden bayıldın. Biz de seni hastaneye getirdik.
-Başka kimler var?
dediğimde kapı açılmıştı ve bütün grup içeri dalmıştı.
*Allah'ım şükürler olsun bir şeyin yok!
dedi Eda. Diğerleri de bir şeyler diyorlardı ama duyamıyordum. Neden olduğunu bilmiyordum.
-Ne zaman çıkacağım?
=Doktor eğer iyi hissediyorsan yarım saate çıkabileceğini söyledi.
-İyiyim ben Arda. Hadi gidelim şu lanet yerden. Eğer biraz daha durursam hiç iyi olamayacağım.
dediğimde herkes beni anlamıştı ama Aras soran gözlerle bana bakıyordu. Ben bir şey demeyince Buğra araya girdi.
>Aras, abicim sen gel bir dışarı bir şey diyeceğim.
dediğinde odadan çıkmışlardı. Kapının önünde konuştukları için çok net olmasa da duyabiliyordum.
+Ada niye buradan nefret ediyor?
>Çünkü onun sevgilisi bizim de en yakın arkadaşımız bu hastanede altı ay önce öldü. Konuyu açma.
dediğinde gözlerim dolmuştu. Al işte yine özledim!? Tam unutacağım sırada buraya geldim.
-Hadi gidelim artık.
dedikten sonra burnumu çektim bir kez. Biraz daha durursam ağlayacaktım.
Çocuklar çıkış işlemlerini hallettikten sonra hastaneden çıkıp arabaya binmiştik. Buğra, Selin, Emir ve Eda Buğra'nın arabasına binmişti. Atakan ve Ezgi de Ezgi'nin arabasına binmişti ama Atakan kullanacaktı. Ben de Atakanların arabayla gitmek istemiştim ama kapıyı açmaya çalıştığımda Atakan bana "Ezgiyle konuşmamız lazım." diye mesaj attı. Ben de mecburen Aras'ın arabasına bindim.
Arabaya sessizlik hakimdi. Sanki konuşsak ölürmüşüz gibi. Ama tabi bu sessizlik böyle devam etmeyecekti. Sessizliği tam ben bozacakken Aras önce davrandı.
+Sevgilin mi vardı?
Ya sen ciddi misin? Buğra sana konuyu açma demedi mi?
-Evet.
diye cevap verdim. Ama sesim çok çıkmamıştı. Her an ağlayabilirdim çünkü.
+Geçmiş olsun. Üzüldüm. Nasıl oldu?
-Ne nasıl oldu?
diye şaşkınlıkla sorduğumda o da şaşırmıştı. Soruyu anlamadım ki ben.
+Ölümü.
-Anlatamam.
+Niye?
-Sana ne?
+Bana kızmana gerek yok. Seni benden saklayan kişi ben değilim.
-Ondan kızmıyorum. Sadece bir anda karşıma çıkıp hayatımın en kötü gününü soruyorsun. Sana alışmamı bekle.
+Nasıl istersen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ
Teen FictionKumsalda taşları elime almış teker teker denize doğru atarken bir andan da bağırıyordum: -Neden? Ha..Neden ben? Niye benim hayatım bir avuç boktan ibaret? Ha...SÖYLESENE?!? Derken yanağımdan süzülen yaşlara aldırmadan bağırmaya devam ediyordum: -Ya...