Sabah karnımda hissettiğim ağrıyla gözlerimi açtım. Bu ne be böyle?! Ne olduğuna baktığımda bir kafayla karşılaştım. Can karnımda yatıyordu ama uyumuyordu.Sadece endişeli ve korku dolu bir şekilde tavanla bakışıyordu. Öyle dalmıştı ki ben kıpırdanınca fark etmedi. Ben de ona seslenmeye karar verdim. Yalnız şöyle bir şey var da ben niye burada kalmışım yine? Neyse.
-Can. Kalksana üstümden karnım ağrıdı.
Ama hala ses ya da yaşam belirtisi yoktu.
-Cann?! Kalk diyorum ya!
-Ya Can kalksanaa!!
Ama hala ses seda yoktu. Bu nasıl bir dalmaktır ya. Seslenmenin işe yaramayacağını fark edip kafasını kaldırmaya çalıştım. Ama bu da işe yaramadı. Niye bunun kafası çok ağır? Öff neyse be. Şu an sadece kalkmasını istiyorum. Ben de son çare olarak ona tokat atacaktım ama kıyamadım. Bu yüzden hem seslenip hem de dürtmeye başladım.
-Şşştt, Can!
+Hı?
-Kalkmayı düşünüyor musun? Karnım ağrıyor da hani.
+Ha, pardon.
dedikten sonra kalkmıştı ama suratı çok asıktı. Ama sen yüzünü asma. Sana gülmek yakışıyor.
-Can, n'oldu?
+Yok bir şey.
-Can, ben salak değilim. Belli ki var bir şey.
+Ada yok bir şey diyorum ya!
diye bana bağırınca kırılmıştım. Bana bağıramazdı. Ama bir şey diyemedim. Hemen kalkıp banyoya gittim. Aynaya baktığımda bir çift dolmuş göz gördüm. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım ve telefonumu aldım. Babam'dan 15 cevapsız arama ve 18 mesaj vardı. Hiçbirine cevap vermeden bildirimleri sildim. Üstümü düzelttikten sonra aşağı indim ve mutfakta Can'ı gördüm. Kahvaltı hazırlıyordu ama yiyesim yoktu. Ben de kapıya doğru yürümeye başladım. Can da beni fark etmiş olacak ki bana seslendi.
+Ada. Nereye? Daha kahvaltı etmedin.
Ben arkamı dönüp ona baktım ama bir şey demedim çünkü hala kırgındım. Önüme dönüp kapıyı açtım. Çıkıp yürümeye başladım. Yoldan bir taksi çevirecektim. Ama bir tane bile geçmiyordu.
Yanımda bir araba durunca kim olduğuna bakmak için kafamı çevirdim. Her zamanki gibi Can gelmişti.
+Ada, güzelim hadi gel bin şu arabaya.
Hiç takmadan önüme döndüm. Arkamdan bana sesleniyordu hala.
+Ada, niye böyle yapıyorsun ya?!
Ben onu takmadan yürümeye devam ediyordum. Kapı açılıp kapanma sesi duyunca daha da hızlı gitmeye başladım ama kolumu tutup kendine çevirmişti beni.
+Ada, söyle güzelim. Niye böyle davranıyorsun bana?
-Can bırak beni.
+Ada bin şu arabaya gidelim.
-Can bırak beni.
+Ada! Arabaya bin!?
-BANA BAĞIRMA!?
+Bağırtma o zaman.
-Can. Son kez söylüyorum; Bırak beni!
+Benimle gelene kadar olmaz!
-Seninle gelmek istemiyorum. Anlamıyor musun?!?
+Niye lan NİYE?! Ne yaptım sana?!
-Şu an yaptığını yaptın. Bana bağırdın ve beni kırdın. Bilmem farkında mısın ama ben senin sevgilinim. Ama sen bana bir şey olduğu halde söylemiyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ
Teen FictionKumsalda taşları elime almış teker teker denize doğru atarken bir andan da bağırıyordum: -Neden? Ha..Neden ben? Niye benim hayatım bir avuç boktan ibaret? Ha...SÖYLESENE?!? Derken yanağımdan süzülen yaşlara aldırmadan bağırmaya devam ediyordum: -Ya...