Uyandığımda hala hastanedeydim. Saatin kaç olduğunu bilmediğimden yanda duran telefonuma uzanmaya çalışarak saate baktım. Saat on iki olmuştu.
+Günaydın küçük hanım. Bugün kendini nasıl hissediyorsun?
diyerek içeri giren doktora baktım ve cevabımı verdim.
-Kötü. Ama kazadan dolayı değil.
+Nasıl bir kötülük peki? Belki yardımcı olabiliriz.
-Bu öyle yardımcı olunabilecek bir kötülük değil. Kalbim ağrıyor. Sanki yokmuş gibi. Kalpsiz yaşıyormuşum gibi.
+Peki bunun sebebi nedir? Öğrenebilir miyim?
-Bu lanet yer tabi ki de! Burada durduğum her saniye onu daha da çok özlüyorum. Hep aklımda o var. Başka bir şey düşünemiyorum.
+Kimden bahsettiğinizi hatırlıyorum. Sizin beni hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmiyorum ama Can'ın doktoru bendim.
-Siz hiç sevdiğinizin ellerinizde can vermesinin ne olduğunu bilir misiniz?
diye sorduğumda başını hayır anlamında salladı.
-O zaman buna da yardımcı olamazsınız. Ama belki bana abimin nasıl olduğunu söyleyebilirsiniz.
+Kendisini dün ameliyattan çıktığından beri yoğun bakımda tutuyoruz. Cam parçası çok kritik bir yere denk gelmiş. Dün kanamayı durdurmakta çok zorlandık. Hala daha ara ara kanadığı için çok kan kaybetti.
-Belki ben verebilirim. Belki kan gruplarımız aynıdır. Belki onun hayatını kurtarabilirim.
+Evet kan gruplarınız aynı ama çok önemli bir sorunumuz var. Eğer siz Aras Bey'e o kadar kanı verirseniz ölme ihtimaliniz yüksek.
-Peki ya annem verirse?
+Annenizinki farklı.
-Bizimkilerden birinin muhakkak aynı olması gerekiyordur. Onları buraya çağırabilir misiniz?
+Tabi.
dedikten sonra odadan çıktı. Ardından da bizimkiler girdi. Arda ve Esra yanlarıma oturdular. Diğerleri de koltuklara geçmişti ama üç koltuk olduğu için Buğra, Atakan ve Emir ayakta kalmıştı.
-Size bir şey soracağım.
-Aras ameliyatta çok fazla kan kaybetmiş. Benim kanım uyumlu ama o kadar kanı verirsem ölme ihtimalim yüksekmiş. Aranızda 0rh+ olan var mı?
diye sorduğumda Emir ve Ezgi beni onaylamışlardı.
-İkiniz de verebilir misiniz? Bir kişiyi daha kaybedemem.
dediğimde onlar da tamam der gibi başlarını salladılar.
-Ben ne zaman çıkacağım buradan?
+Ada doktor üç gün demişti. Daha bir gün bile olmadı.
-Haklısın Eda ama biliyorsun ki buradan nefret ediyorum. Her an aklıma Can geliyor. Onu kaybettiğim an. Dayanamıyorum.
Dedikten sonra gözlerin dolmuştu. Ama ağlamak yok Ada. Sen güçlü birisin ve de daha ağlamak için yeterli şeyleri içine atmadın. Yani daha boş alan var bekle o yüzden.
**********
Emir ve Ezgi kan vermek için gittiler. Diğerleri de dinlenmemi söyleyip odadan ayrıldılar. Daha neyine dinleneceğim ya! Burada tek yaptığım şey yatmak ve dinlenmek. Ben Aras'ı görmek istiyorum, Can'ı istiyorum ama olmuyor.
En sonunda dayanamayarak yatağımdan kalktım. Bana bağladıkları serumu elimle ittirerek yürümeye başladım. Şu an ölü gibi gözüktüğümün farkındaydım ama bana ne?! Danışmana gidip Aras'ın hangi yoğun bakımda olduğunu öğrendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ
Teen FictionKumsalda taşları elime almış teker teker denize doğru atarken bir andan da bağırıyordum: -Neden? Ha..Neden ben? Niye benim hayatım bir avuç boktan ibaret? Ha...SÖYLESENE?!? Derken yanağımdan süzülen yaşlara aldırmadan bağırmaya devam ediyordum: -Ya...