15. Bölüm AŞIĞIM

259 28 85
                                    

"Kerem oraları iyi ovala ha! Hırsız bastı oralara."

Ben artık evime dönmek istediğim için, daha ilk günden Kerem'i bizim eve getirmiştim ve şimdi iş yaptırıyordum. Ben şuan annemi çok iyi anladım. Yani bende olsam bende çocuk yapar, bütün işleri ona verirdim.

Bak Kerem iş yapıyor ve ben şuan kahvemi içiyorum.

"Zeynep... Ama daha ilk gün be vicdansız!"

"Mızmızlanmak yok Kerem bey. Hadi! Bak daha halılar çırpılıp, cam silincek. Az önce süpürmüştün zaten. Şimdi de siliyorsun. Daha da burada iş kalmıyor."

Kerem yer silmeye devam ederken bende çaktırmadan fotoğrafını çekip bizim kızlarla olan gruba atıyordum. Yaşasın kötülük!

Ama ben evden sonra ne yapacağımızı düşünüyordum. Ne yaptırsaydım ki başka?

Ay, buna bir önlük yaptırabilirim. Önlüğün üstünde Buyur Zeynep Abla yazdırırım. Bir de bulaşık eldivenleri taktırırım, ağzınada bir emzik.

Öyle sokaklarda gezdiririm. Bir de boynuna tasma taksam fazla mı olur ki?

Ay neyse bunları sonra düşünürüm. Şim Kerem'in iş yapmasının keyfini çıkartayım. Bir kaç fotoğraf daha çekip bu sefer anneme attım. Sonuçta ben bir an önce evimize gitmek istiyordum. Evde temizleniyor zaten, mis gibi evde otururuz.

Bu arada bütün herkese Kerem'in fotoğrafını da atmayı ihmal etmedim.

Ben başka bir odaya geçip, Can'ı aradım.

"Can senden bir şey istesem, yapar mısın?"

"Yaparım tabi yengem benim. Ne istiyorsun?"

Yenge? What yenge?

"Yenge ne Can?"

"Enişte mi diyeyim?"

"Ay can sinirimi bozdun. Bak şimdi bir tane süslü püslü mutfak önlüğü al. Önüne de tahta kalemiyle Buyur Zeynep Abla yaz. Bir de bulaşık eldiveni, bebek emziği de olsun."

"Off eğlence var demek. Hemen yapıyorum."

Tekrar Kerem'in yanına dönünce, Kerem'in yerde yattığını gördüm. Yazık, yorulmuş. Ama yatmak yok yola devam! Nihaahahahahaha!

"Kerem kalk!"

"Anne iki dakika daha!"

Kerem'i erken kaldırmıştım tabi ki. Sonuçta bir hafta boyunca benim hizmetimdeydi.

"Kerem, ben Zeynep. Hadi kalk."

Kerem ofladıktan sonra gözünü açtı ve işe devam etti.

Bende ona acıdığım için, mutfağa gidip iki fincan kahve yaptım. Yazık yahu! Dağ gibi adam yerlerde sürünüyor.

Kerem'in nasıl kahve sevdiğini bilmediğim için orta kahve yaptım ikimizede.

Kerem kahveyi görünce bana ters bir bakış atıp, işine devam etti.

"Herhalde iki tane içeceksin. Dikkat et de çarpmasın."

Kerem'in trip atan hali de çok tatlıymış. Ters bakışlar, kötü cevaplar.

"Yok birisi sana."

"Vallahi mi?"

Diyerek umutla sordu. Nasıl yorulmuşsa ve beni nasıl bir cani bellemişse artık.

Kafamı sallayınca elinde ki bezi bırakıp, diğer tekli koltuğa oturup kahvesini aldı ve içmeye başladı.

"Yemin ediyorum Zeynep, senden korkulur. İşkence edersin sen insana."

Fanatik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin