Derin bir nefes alıp oturduğum bankta geriye doğru yaslandım. Gecenin 3'ü ydü. Ve burda neden bulunduğumun nedenini bile bilmiyordum. Kapşonumu kafama geçirerek fermuarımı çektim. Gözlerim ağrıyordu. Ve büyük ihtimalle şişmişlerdi. Neden bu haldeydim? Evet hepsi onun yüzündendi ama böyle olmamalıydı! Birşeyler ikimizin canını daha fazla yakıyordu.
Telefonum titreyince elimi cebime atıp ekrana baktım. Arayan Tae ydi. Sessize alıp cebime geri koydum. İkisi yanıma gelip konuşmak istemişlerdi ama ben onları kapı dışarı etmiştim. Tae umrumda değildi. Beni anlayışla karşılardı. Ama onun ağlaması içimi parçalıyordu.
Ayağa kalkıp ıssız sokaklarda yürümeye başladım. Şu sokak başında duran dört serseri oldukça sinirimi bozuyordu. Yanlarından hızlıca geçerken kolumda bir el hissettim. P*ç gülüşü atıyorlardı bana.
-Oo Jeon bey! Bir selam vermeden mi gidiceksiniz yoksa?
Dedi iri yapılı olan. Kolumu elinden kurtarıp 'umurumda değilsiniz' bakışı attım onlara. Tam giderken biri yakama yapıştı.
-Sana burda yer yok! Anladın mı küçük sıçan!
Bunlar fazla oluyordu. Hiç düşünmeden kafamı alnına gömdüm. Adam yeri boyladı. Diğerleri üstüme sinirle saldırmaya başladılar. Artık bulanık görüyordum. En sonunda dayanamayıp yeri boyladım. Karnıma aldığım darbeyle ağzımdan kan fışkırırken kendimi karanlığa teslim ettim...
~~~
Gözlerimi araladığımda hala sokakta yatıyor olduğumu farkettim. O p*ç sürüleri gitmişti demek. Fena dayak yemiştim. Hiçbir yerimi kıpırdatamıyordum. Ağzımda olan demirimsi tatdan dolayı midem ağzıma çoktan gelmişti. Yavaşça ayağa kalkıp yürümeye başladım. Karnıma şiddetli sancılar giriyordu. Doğru ya o tekmeden sonra yaşıyor olmam mucizeydi bence. İleride onun evi olduğu için kapısına kadar yürüyebildim. Zile basıp bekledim. Bekleyecek halde değildim aslında ama başka çarem de yoktu. Üçüncü çalışta kapı aralandı. Beni görünce çığlık atıcaktı ama eliyle bunu engelledi. Kendine gelerek konuşmaya başladı.
-Jeon bu halin de ne böyle? Yine mi dayak yedin. Şuna bak ayakta zor duruyorsun!
Diyip kenara geçti. Bende içeriye girdim. Salona geçip kendimi koltuğa bıraktım. Acı tüm vücudumu etkisi altına almıştı. Sinirle gelip yanıma oturdu. Elinde ilkyardım malzemeleri vardı. Pansuman yapmaya başlamıştı bile. Gözlerimle onu izliyordum. Her hareketini pür dikkat bir şekilde hemde.
-Neden sinirlisin?
Dedim sessizce. Sesim fazla çıkmıyordu.
-Neden mi sinirliyim? Bide soruyor musun? Sana sinirliyim tabikide. Şu haline bak! Her yerin yara bere içinde. Böyle olmana dayanamıyorum diyip ellerini yüzüyle kapatıp başını eğdi. Sessizce ağlıyordu. Onun ağlamasına dayanamıyordum. Kim bilir benim yüzümden kaçıncı ağlayışıydı. Gitgide kendimden tiksiniyordum.
Yavaş hareketlerle elimle ellerini tutup yüzünden çektim. Gözlerinin içine bakarak
-Benim yüzümden ağlama dedim usulca.
Ağlaması şiddetlenince kollarımı ona sarıp kendime çektim. Başını göğsüme koyup sessizce ağlıyordu. Bir elim onu kucaklarken diğer elim saçlarını okşuyordu.
-Dayanamıyorum ağlamana. Yapma bunu benim için. Seni böyle görmeye dayanamıyorum. Kendime lanet ediyorum.
-Beni bu hale sen getirdin Jeon dedi titreyen sesiyle. Böyle olmamalıydı. Biliyorum seni dinlemeliydim ama yapamadım. Beni affet lütfen. İkimizde acı çekiyoruz. Sence de artık fazla değil mi?
-Özür dilerim meleğim... Özür dilerim..