~17~

33 4 3
                                        

Gözlerimi araladığımda kafamı yasladığım duvardan ayırdım.  Kısa bir uyku çekmiştim. Kafamı kaldırıp hasta yatağında yatan onu gördüm. Koyu kahve saçları terden hafif ıslaktı ve yastığa dökülüyordu. Gözüm yüzünde nefes almasına yardımcı olan maskeye ve kolundaki serumlara gitti. O şuan benim yüzümden bu haldeydi. Kendime bi kez daha lanet ederek koltuğun yanında duran değneklerimi elime aldım. Kapıdan dışarıya çıkıp etrafa bakındım. Hyejin in başı Jimin in omzuna düşmüş uyuyordu. Jimin ise onu hiç takmıyor telefonuna odaklanıyordu. Tae ise geriye doğru yaslanmış uyukluyordu ve arada bir kolu Hyejin'e çarpıyordu. Bu hallerine gülerek yanlarına ilerledim. Beni ilk farkeden az önce suratına Tae'den yediği darbeyle uyanan Hyejin oldu.

-Uyandımı yoksa? Dedi sevinçle bana bakarak.

-Hayır.

-Doktor hemen uyanmaz demedi mi? Dedi Jimin başını telefondan kaldırarak.

-Bizi ilgilendirmez hem. Öyle değil mi Tae? Hadi gidelim. Dedim onu dürtüp.

-Sen nası birisin? Dedi Hyejin öfkeyle ayağa kalkarak.

-Nası seni ilgilendirmiyor! Kız şuan senin yüzünden o halde!

-Böyle olması gerekiyor Hyejin dedim anlayış bekleyen gözlerimle ona bakarak.

-Asıl olması gereken şuan onun başında olman. Ama sen kaçıyorsun! Korkağın tekisin Jeon!

-Hey sakin ol bakim. Dedi Jimin kolundan tutup otutturarak.

-Sakin falan kalamam! Arkadaşım onun saçma düşünceleri yüzünden neler çekiyor! Diyip kolunu Jimin'den kurtararak ayağa kalktı.

-Gerçekten aşkına sahip çıkamayacak kadar korkaksın! Diyip kapıdan içeri girdi.

~~~

Hyejin'in o sözleri hala beynimde yankılanırken içeceğimden bir yudum daha aldım. Geldim geleli 8. nci içeceğimi bitirmiştim. Gün yeni aydınlanıyordu. Tae diğer koltukta uyuyordu. Benimse gece boyunca gözüme tek bi uyku bile girmemişti. Çalan telefonumu masanın üzerinden alıp açtım.

-Efendim Jimin?

-O uyandı Jeon.

-İyi.

-Bilseydim haber vermezdim baksana hiç umursamıyorsun. Pek de bişey değişmezdi yani.

-Jimin lütfen.

-Cidden böyle yapmaya daha ne kadar devam edeceksin?

-Ben bişey yapmıyorum.

-İyi Jeon ısrar etmeyeceğim. Ama şunu bil ki buraya gelsen iyi olur. Seni gerçekten de görmeye ihtiyacı var.

-Sanmıyorum.

-Geleceksin! Bahane istemiyorum diyip telefonu kapadı.

İçimden küfürler savurarak ayağa kalktım. Tae'yi bayağı güç savurup uyandırdım. Söylene söylene kalkıp arabanın sürücü koltuğunda yerini aldı. Bende yavaş yavaş gelip yan koltuğa oturdum. 

-Demek aklın başına geldi ha? Dedi Tae alayla bana bakıp.

-Jimin zorladı.

-Yani gitmeyecektin yoksa?

-Evet Tae. Soru sorma artık diyip başımı camdan tarafa çevirdim.

-İyi tamam tamam bişey demedim.

~~~

Asansörden çıkıp odasının bulunduğu kapının önüne geldik. Tae kapıyı tıklatıp içeriye girdi. Bende arkasından girdim. Gözlerimiz buluştuğunda başımı yan tarafa çevirip gözlerimin dolmasına izin vermedim.

-Hadi biz kafeterya ya inelim Tae! Dedi Jimin Tae'ye imalı bakışlar atarak.

-Benimde lavaboya gitmem gerek diyen Hyejin çoktan odadan çıkmıştı bile.

Herkes çıktığında anlamsız bir sessizlik oluştu aramızda. Kafamı ona doğru çevirip gözlerinin içine baktım.

-Geçmiş olsun.

-Sence bu haldeyken geçebilecek mi? Dedi gözleri dolarak.

Yanına ilerleyip yatağın kenarına oturdum.

-O zaman geçmesini sağlayacaksın. Bensiz yapacaksın bunu dedim titreyen sesimle.

-Sensiz olamam ben Jeon! Bunu yapamam. O sözleri sinirle söylediğini biliyorum. Tek taraflı aşk yaşadığımı falan da. Bize gerçekten de bunu yapmayacaksın değil mi? 

-Yapmak zorundayım. Diyip ayağa kalkarken kolumdan tuttu.

-Yapamazsın. Diyip kollarını bana sarıp sıkıca sarıldı.

-Çünkü çok seviyorsun dedi titreyen sesiyle. Dayanamayıp sıkıca sarıldım.

-Tahmin  edebileceğinden daha fazla dedim fısıldayarak. 

Ve kaç saattir akmaması için direttiğim o gözyaşlarını serbest bıraktım.


~~~Evet arkadaşlar uzun bir aradan sonra yb geldi! Umarım beğenmişsinizdir. Özel sebeplerden dolayı yb atamadığım için üzgünüm. Ama bundan sonra sık sık gelicek. Bu arada iyi bayramlar😘😘😘😘

Cloudy // Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin