~3~

56 6 2
                                        


Elimdeki lolipopu tekrar ağızıma götürdüğümde çoktan gelmiştim. Ağır adımlarla içerinin kapısını açtığımda Hyung u orada göremedim. Markete girdiğmde kasa boş kalmıştı. Ne yani şimdi bu adam koskoca benzin istasyonunu boş mu bırakmıştı. Eh tabi işe geç kalırsak olacağı buydu! İçeriye girip tulumumu giydim. Dışarısı sakindi. Derin bir nefes alıp kasaya geçtim. Hyungu beklicektim. Bir yarım saat kadar sonra Hyung geldi. Ayağa kalkıp başımla selam verdim. 

-Oo Jeon bey sonunda gelebilmişsiniz diyerek sırıttı. Bundan yararlanarak bende güldüm. Gülmez olaydım neşeli hali yerine ciddiyete bırakmıştı. 

-Kaç kere diyeceğim sana Jeon şu sokak serserilerinden uzak dur diye!

-Ama Namjoon Hyung açıkla-

-Tamam şimdi işinin başına dön. Duymak istemiyorum dediğinde suratım çoktan asılmıştı. Evet yine bir aptallık yapıp o serserilerle uğraşmıştım ama nerden bilebilirdim ki işin Namjoon Hyung a kadar gideceğini. Hızlı adımlara dışarıya çıkıp köşedeki boş sandalyeye sindim. Bu işi burada boş kalmamak için yapıyordum. Para söz konusu bile değildi. Maddi durumum abartılacak kadar  iyi değil veya küçümsenecek kadar da kötü değildi. Zaten buraya anne zoruyla gelmiştim öyle değil mi?  

~~~

Eve doğru dalgın dalgın yürürken yanıma gelen Tae yi görmemişim bile.

-Heyy Jeon! Bu dünyada olduğuna emin misin dostum?

-Aaa bu halin ne senin?

-Bak duymuyor yine!

-Jeon yoksa orada ki geçen şu anlattığın kız mı?

Hızlıca kafamı Tae ye çevirdim. 'Nerde' bakışları atarken Tae çoktan kahkahalara boğulmuştu bile. 

-Je-jeon.. Ay d-dur ko-ko-nuşamıyorum. Evet tahmin edebileceğiniz gibi gülmekten konuşamıyordu. Ellerimi göğsümde çarprazlayıp sinirli bakışlarımı gönderdim ona. Hemde en güzel olanlarından. Bir süre sonra kendine gelip ciddi bir hal alıp baktı bana . 

-Dostum tipin çok komikti . Hem neden bir anda merak ettin ha? Söyle ha? Ha? Neden?

-Tae! Kes şunu yapmayı diyip hızlıca uzaklaştım yanından. Eve doğru yol alıp yürümeye başladım. Onun evinin önünden geçerken duraksadım. Çünkü dışarıya çıkmış çöplerini atıyordu. Hızlıca karşıya geçip yanına ulaştım.

-İyi akşamlar.

-İyi akşamlar Jeon! Dedi neşeli sesiyle. 

-Nasılsın?

-Gayet iyiyim. Tatilim çok güzel geçiyor.

-Sevindim diyip başımı öne eğdim. 

-Ee kolların nasıl oldu? Hala acıyorlar mı?  

Beni merak etmesi hoşuma gitmişti. Başımı kaldırıp gözlerinin içine bakıp gülümsedim. 

-Gayet iyiler merak etme. Neyse artık gitmem gerek görüşürüz. 

-Hey nereye Jeon? Bi kahvemi içirttirmeden göndermem seni. 

Kıkırdadım. Galiba anahtar olayından dolayı  hala kendini borçlu hissediyordu.

-Cidden gerek yok. Hem evine gir sen üşütme. 

-Peki tamam öyle olsun. Ama kahve sözümü unutma diyip gülümsedi. Bu haline kıkırdadım. Her zaman neşeli ve pozitif biriydi. O gece karşılaştığımızda oturup uzun bir süre sohbet etmiştik. Bana karşı iyi biriydi. Yani umarım hep böyle kalırdı. Çünkü onu kaybetmek istemezdim. El sallayıp içeriye girine kadar onu izlemiştim. Başımı iki yana sallayıp saçma düşüncelereden kurtularak evimin yolunu tuttum. 



~Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Aslında pek içime sinmesede atmak istedim. Yorumlarınızı  ve oylarınızı bekliyorum. Fighting!!😂😍

Cloudy // Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin