"Birazdan içeri geçeceğiz ve senin burada ikinci sigarayı içmen, ağzına yumruğu geçirmem için tek neden Jungkook."
Yoongi hyungunun azarlamalarıyla da olsa içmeye devam ediyordum sigarayı. Düşünüyordum, düşünüyordum ama bir türlü çıkamıyordum işin içinden. En sonunda şirketin bahçesindeki banklardan birine kurulmuş, sigara içmeyi denemiştim. En azından beynim uyuşur, onu bir kaç saatliğine de olsa unutabilirdim.
"Hyung, onun çok mu üstüne gittim?" boğuk çıkan sesimle, derin bir nefes aldı Yoongi hyung.
Sabah şirkete gireceği sırada bu berbat halimi gördüğü gibi yanıma gelmiş ve zorla da olsa öğrenmişti herşeyi. Zaten içimde tutmak, acıyı sesssice yaşamak daha kötüydü.
"Yani.. belki biraz abartmış olabilirsin." aldığım cevapla dumanı havaya üfledim sitemle.
"Ama onun tokat atması da kötü olmuş. İnsan kendisine değer veren birine daha ne kadar acı bir şey yaşatabilir ki?"
"Başka bedenlere dokunarak?" alayla cevapladım, elimdeki sigarayı dudaklarıma götürürken. Derin bir nefes alıp sırtımı sıvazladı Yoongi hyung.
"Biraz zaman tanı ikinize de. Eminim attığı tokattan o da pişm-"
"Attığı tokattan sonra kıvırta kıvırta o pisliğin yanına gitti. Pişman olduğunu hiç sanmıyorum."
(Ulan Jungkook Ajedjwnjdkshk)
"Jungkook! Çocuk musun sen? Bir kaç gün tepkisiz kal. İletişim falan da kurma. Ta ki kendisi gelip seninle konuşana kadar."
"Nah gelir." kafama yediğim darbeyle sigaram yere düşerken, kızgın bakışlarımı benimkilerden daha korkunç olan irislere çevirdim.
"Seni aptal velet! Şurda büyüğünün sözünü dinle diyorum sana." oflayarak başımı salladım ve yeni bir sigara almak için elime cebime atıp kutuyu çıkardığım an şirket bahçesinden garaja doğru giden arabayı görmüştüm. Jin hyungun arabasıydı. Ve muhtemelen o da arabadaydı.
"Dediklerimi iyi dinle ve şu zıkkımı içmeyi kes. Ne ara keş oldun sen, tanrı aşkına?" dinlemeyecek olsam da başımı salladım. Ama içmeye devam edecektim. Kafamdaki düşünceler ölene kadar.
"Tamam tamam. Sen merak etme hiç."
Yoongi hyungun gitmesi ile tekrar bir sigara çıkarıp dudaklarım arasına alıp yakmaya başladım.
***
"Bay Jeon, herkes stüdyoda sizi bekliyor. Çekim saati geçti bile, isterseniz gel-"
"Of, bir gün de beklesinler!" konuşan asistanımın sözünü kesip bağırdığımda titrek nefesler almaya başlamıştım. Sinirim tepemdeyken, bir de bunlarla uğraşıyordum. Ne diye izin almadım ki sanki?!
"Tamam, geliyorum." gözlerimi devirerek konuştuktan sonra telefonu kapatıp, bitmiş olan sigaramı da son kez içime çektikten sonra sigarayı çöpe attıktan sonra dudaklarım arasından havaya karışan dumanla şirkete girmiştim. Her ne kadar sakin olsam da hem gergin, hem sinirli, hem kırgın, hem de pişmandım.
Yüz binlerce düşünce beynime hücum ediyor, mantığımı yitirmeye neden oluyordu. Hangisine inanacağımı, hangisine göre hareket edeceğimi şaşırıyordum.
Stüdyodan içeri girdiğim sırada ekip çalışanlarının bakışlarını üzerimde hissetsem de, aldırmayıp hazır duran kameranın karşısına geçtim. Ayarlarla uğraştığım sırada kamerada gördüğüm beden, heyecanlanmamı sağlasa da, açık boynundan basbaya belli olan morluklar çenemi sıkmama yetmişti. Kameraya eğdiğim bakışlarımı çekip arkamda duran makyözlere seslendim.
"Şunun boynunu halledin." oldukça soğuk çıkan sesine ben bile şaşırırken tekrar önüme dönüp çekim için spot ışıklarını da kontrol etmeye başlamıştım.
Yanımdan koşarak önümdeki şahısa ilerleyen makyözler, ellerinde hazırda bekleyen malzemelerle hızlı bir şekilde oyalanırken, Jimin'in gerçekten de o adamla birlikte olduğunu görmüşüm.
Her ne kadar dün tokat yemiş olsam da, bir ihtimal yapmamıştır diye düşünürken bu sabah boynundaki morluklarla karşılamak, ellerimin titremesine neden oluyordu.
Sanırım, Jimin artık masum değildi.
Belki de..
Hiçbir zaman masum olmamıştı.
Makyözlerin tekrar eski yerlerini almasından sonra gördüğüm beyaz boyunla derin nefeslerini aldım. Sakin olmalı ve işime odaklanmalıydım.
Çekime başlamamıza rağmen, oldukça rahat şekilde pozlar veren bedeni çekmeye devam ediyordum. Karşısında acı çekmem, umrunda bile değildi.
Liseli kızlar gibi aşk acısı çeken bendim tabii. Onu suçlamamak gerek. Sonuçta o, tecrübeli biri.
"Bay Jeon, iyi misiniz?" yanıbaşımda duyduğum Bayan Sunny'nin sesiyle kendime gelirken, ellerimin hiç fark etmediğim bir şekilde şiddetlice titrediğini görmüştüm.
Hadi ama Jeon.
Sen işle aşkı karıştıran bir insan değildin.
Onu geçtim, bu kadar güçsüz değildin. Duygularını gizlemede profesyonel biriydin. Ne oldu sana?
Kim bu harabenin suçlusu?
"İ-isterseniz, bugün dinlenmeye gidin efendi-"
"Hayır, sorun yok."
Erkek ol biraz. Mızmızlanma. O seni umursamıyorsa, sen de onu umursama. İstemiyor işte seni, anla artık.
Hatta nefret ediyor.
"İyi olduğunuzdan, emin misiniz?" omzumda hissettiğim elle başım yukarı, sağ tarafıma kalkarken omzuödaki elin sahibinin Bayan Sunny olduğunu görmek şaşırtsa da iyi gelmişti.
En azından bana değer veren biri vardı. O zaman, ona bir şans vermeliydim, değil mi?
Bir anlığına da olsa bakışlarım, çekim alanında duran bedeni bulduğunda bizi ifadesizce izlediğini görmüştüm.
Hadi koçum, sen yaparsın. Acı çekmek sana göre değil.
"İyiyim, teşekkürler Bayan Sunny." daha dün yüzüne bile doğru düzgün bakmadığım kadına sevecen bir şekilde tebessüm ettiğimde gözlerini kırpıştırarak gülümsememe karşılık vermişti.
Bu kadın bana tutulmuş, ben hala Jimin, Jimin.
Yok öyle dünya, tokat yiyip neden acı çekeyim? Neden peşinden koşayım ki?
Çünkü ona deli gibi aşıksın.
Lanet olası iç sesim, haklı bir şekilde bana kızdığında derin bir nefes alıp önüme döndüm.
Hadi bakalım Park Jimin, seni attığın tokada pişman etmezsem, bana da Jeon Jungkook demesinler.
Pişmanlığın yüzünden avuç için karıncalanıp sızlayacak, belki de gelip özür dileyeceksin.
Ama benimde umrumda olmayacak.
Kıvırta kıvırta arabama binecek ve gidecektim senin gibi.
Kıvırta kıvırta nedir oç jeykey
sklsndşzwndçbfİntikam, soğuk yenen bir yemektir.
Hadi bakalım Park Jimin, şimdi de Chanyeolun koynuna git hahahahahahahah kötülükkkkkkk
Çabuk bölüm istediğiniz için hemen yazdım, biraz kısa oldu belki ama idare eder sizi artık ;);););)) neyse gidiyorum ben
Oy verin ehu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sexy Photographer °jikook
Fanfic❝ Jeon Jungkook, kameralara aşıktı, Park Jimin'i görene kadar. ❞