25. Bölüm

5.6K 469 69
                                    

"Yani bir kaç ay sonra evleniyorsunuz öyle mi?" Yoongi hyung şaşkınlıkla ben ve Jimin'e bakıp sorduğunda, Jimin surat astı.

"Kardeşimin kendine gelmesini beklemek istiyorum. Onsuz evlenirsem, eminim ki benimle darılır.." Jimin göğsümdeki başını kaldırıp üzgünce mırıldandığında tebessüm edip, saçlarını ellerimle okşamaya başladım.

"Merak etme bebeğim. Herşeyi istediğin gibi yapacağım. Acelemiz yok, istediğimiz zaman evlenebiliriz. Şimdilik kardeşinin ameliyatı için haber beklemeliyiz."

Seul'e döneli yaklaşık dört gün olmuştu fakat henüz Jihyun'un ameliyatıyla ilgili bir gelişme yoktu. Bu yüzden Jimin'in de pek keyfi yoktu. Benim de yapabildiğim tek şey o güzel yüzünü olabildiğince gülümsetmekti.

"Anladım.. Artık sizin de mutluluğunuzu gördükten sonra derin bir nefes alabilirim." Kaşlarımı çatıp Yoongi hyunga merakla baktım.

"Başka ne oldu ki hyung?"  Yoongi hyung beni izleyip güldü ve derin bir nefes alıp saçlarını karıştırdı.

"Taehyung ve Hoseok.. büyük bir kavganın ardından sonunda birlikteler." şaşkınlıkla açılan ağzım ve dudaklarımla Jimin'e baktım. O da benim gibi aynı tepkiyi vermişti.

"Demek sonunda birleştiler ha.. Hiç düşünmezdim. Çocuk gibi birbirlerini kıskandırıp dururlardı." Yoongi hyung bu dediğime tekrar kıkırdadıktan sonra, bileğindeki kol saatine bakıp bize döndü.

"Neyse gençler. Büyükbaba kaçar. Stüdyodan çekimler için çağırıyorlardı. Jimin, senin de makyajın yapılacakmış." bize talimatları verdikten sonra masadan aldığı kahvesiyle birlikte hızlı ama temkinli adımlarla asansöre bindi Yoongi hyung.  Jimin de oflayıp bana baktığında, dudağını uzunca öpüp elinden tuttum ve ayağa kalkmamızı sağladım.

"Bir an önce seksi fotoğraflarını çekmek istiyorum bebeğim." sinsice güldüğümde kaşlarını çatıp, küçük yumruğunu omzuma geçirdi Jimin. Ben de gülerek onu durdurup, hiç bırakmayacakmış gibi sıkıca sarmaladım.

***

Sadece sakin olmalıydım. Sakinleşmeli ve Jimin'i güçlü hissettirmeliydim. Yanaklarından yere damlayan gözyaşlarını silmeli ve ona, herşeyin iyi olacağını söylemeliydim. Ne kadar işe yarayacağı tartışılırdı.

Derin bir nefes alıp, ayağa kalktım ve yaklaşık yirmi dakikadır sürekli ameliyathane kapısında dönüp duran sevgilimi durdurup sıkıca sarıldım.

"Yeter Jimin. O iyi olacak sana söz veriyorum, iyi olacak."  kollarını sonunda sırtımda hissettiğimde, derince soluyup kokusunu içime çekmeye başladım.

Kolları bana öyle bir tutunuyordu ki, sanki bir an düşecek ve hiç kalkamayacakmış gibi. O kadar yorgun ve güçsüzdü.

Bu hali boğazıma bir yumru oturmasına neden olurken, saçlarını öpüp kokladım.

"Bebeğim, bu kadar yıpratma kendini, ha?" kollarım arasındaki beden, sorduğum sorudan sonra bir süre durup titrekçe ayrıldı benden. Kızarmış gözlerine uzunca baktım.

"Ben sadece..yıllardır kardeşime tek başıma sahip çıkmaya çalıştığım günleri düşününce.. Ne kadar zor zamanlar olduğunu fark ettim. Fakat.. h-hiç biri bu kadar zorlamadı beni." dolu gözlerini bana çevirince çenem kasıldı istemsizce.

"Keşke seni daha önce tanısaydım sevgi-" ameliyathane kapısı açılırken Jimin başını hızla o tarafa çevirip, koşmaya başlamıştı.

"Park Jihyun'un yakını kim?" sedyenin başındaki görevli, koridor daki insanlara sorduğunda Jimin sedyeye ulaşmış ve kardeşinin yüzünü öpmeye başlamıştı.

"Biziz."  sonunda ağzımı açıp konuştuğumda, Jihyun'un aylardır kaldığı odasına çıkmıştık. 

"Ameliyat yarasının iyileşmesi bir ayını alacak. Genel olarak anlatmam gerekirse, Jihyun'un ameliyatı çok başarılı geçti. Bir kaç aylık ilaç tedavisinin ardından tamamen iyileşecek ve eski sağlığına kavuşacak." doktor gerekli açıklamayı yaparken, Jimin gözlerini kocaman açmıştı.

"Y-yani ölmeyecek, değil mi? Tanrım, ciddisiniz değil mi?!" Elini ağzına kapatıp bağırdığında, doktor kıkırdadı ve başını sallayarak onayladı.

"Evet.. Kardeşin çok güçlü Jimin. Ona iyi bak. Şimdilik geçmiş olsun." Hafifçe eğilip, selam verdiğinde gülümseyerek Jimin'i izledim. Dolu gözlerini bana çevirdi ve tekrar sıkıca sarıldı.

Onun bu halini görünce ne kadar iyi hissettiğini düşündüm. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olacağımı tahmin etmemiştim. Jimin'in mutlulukla gülen yüzü, benim için bir mucizeydi.

-

"Hyung, endişelenme. Kendim yiyebilirim.." Jihyun sıkkınlıkla konuştuğunda Jimin tebessüm edip başını salladı yavaşça.

"Tamam. Ama koluna fazla yüklenme olur mu? Yaranı zorlayabilir Jihyun." Jihyun bininci kez duyduğu cümlelerle gözlerini devirip , kıkırdadı.

"Tamam.. Sadece eve git ve duş alarak dinlen biraz, lütfen.. Seni böyle yorgun görmeye alışık değilim.." kısık bir sesle mırıldandığında Jimin derin bir nefes alıp başını belli belirsiz salladı.

"Tamam. Seni seviyorum Jihyun." kardeşinin alnına uzun bir öpücük bırakıp, ayağa kalktığında elimi ona uzattım. Jimin elimi görünce gülümsedi ve küçük elini uzatıp, ellerimizin birleşmesini sağladığında Jihyun bizi tebessümle izlemeye devam ediyordu.

Jimin son bir kez kardeşine bakıp el sallarken gülerek odadan çıkardım onu. Yaklaşık dört gündür hastanede, uykusuz bir şekilde kardeşine bakıyordu. Her ne kadar ona, hemşirelerin kardeşine iyi bakacağını ikna etmeye çalışsam da inat edip beklemişti. Fakat gözlerinin altındaki morarmış torbalar yüzünden daha fazla duramamış ve hastaneye gelerek Jimin'i kardeşinden bir süreliğine almıştım.

"Şimdi, önce bana günaydın öpücüğümü ver bakalım." dudaklarımı büzüp ona baktığımda gözlerini devirerek güldü ve oldukça tutkulu bir öpücük kondurup masumca bana baktı. Gözlerimi kısarak ona takıldım.

"Bebeğim, yeterince yorgunsun.. Seni daha fazla yormak istemem." göğsüme yumruğunu indirip tekrar güldüğünde, onu sonunda dışarı çıkarabilmiştim. Hastane kokusu yerine temiz hava kokusunu içine mutlulukla çekerken onu izledim.

O cidden çok güzeldi.

Çok fazla.

"Hadi, gidelim bebeğim."



  Bölüm kötü olmuş olabilir..

Sizi seviyorum.❤

Sexy Photographer °jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin