19.

205 18 33
                                    

"Burada ne işin var, Jessica?"

Sawyer'la birlikte barın kapısında durduğumuzda, gerginliğin ve endişenin kemiklerimi sarıp sarmalayarak zihnimi körüklediğini hissedebiliyordum. Anonim henüz mesaj atmamıştı, bu geçen her saniye içinde beni daha çok korkutuyordu.

"Sadece küçük bir iş," dedim, gözlerimi karanlığın altında tonu koyulaşmış gözlerine dikerek. "Sen burada bekle, ben birazdan geleceğim. Tamam mı?"

Yüzüme, onun da inanabileceği bir samimi gülüş yerleştirdim. Benim için endişelendiğini, beni merak ettiğini görebiliyordum. Yol boyunca ayağımı sürekli sallamış, dudaklarımı kemirmiş ve ne kadar belli etmek istemesem de tedirginliğimi ayna gibi yansıtmıştım.

İtirazı belirten bir ifade belirdi simasında ama yine de, "Tamam, buradayım," diyerek beni onayladı.

Onu orada bırakarak içeri girdim. Adeta üç buçuk atıyordum ama o videonun ablama yollanması benim ölümüm olurdu.

Aynı simsiyah koridordan geçip barın merkezine geçmiş ve gözlerimi etrafta hızlıca gezdirmiştim. Yine aynı yanıp sönen ışıklar, dans eden sarsık bedenler, alkol ve parfüm kokusu, kulak tırmalayıcı müzik...

Jessicagrey: ne yapacagim?

Anonim: sağa doğru yürü ve dans pistinin arkasındaki bara yaklaş

Dediğini yapıp kimseye vurmamaya çalışarak ilerledim. Müzik ayağımın altında adeta kalp gibi atıyordu ve kaşlarımı çatmaktan kendimi alamamıştım. Durduğumda tekrardan telefonumun ekranına baktım.

Anonim: sandalyede oturan siyah tişörtlü siyah pantolonlu adamı görüyor musun? Elinde viski şişesi var, saçları hafifçe ağarmış

Gözlerimi insanların üzerinde gezdirdim; oradaydı. Siyah saçlarının arasından fırlamış beyaz telleri, fit vücuduna rağmen yaşını gizleyemiyordu. En az kırkın üzerine olduğuna emindim.

Jessicagrey: evet?

Anonim: o adama kendini sat

B L U E B O N E S

HeartbeatsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin