29.

171 16 8
                                    

Sawyer'ın cansız bedenine beyaz bir örtü sererek alıp götüren ambulans gelene kadar, bir insanın nefes alırken üst üste birkaç kez ölmesinin nasıl bir şey olduğunu anlayabilmiştim.

İçim çürüyordu sanki.

İçimde bir şeyler ölüyordu.

Telefonumu kırıp çöpe attım. Bundan sonra ne olacağı umurumda değildi. Ne yaparsa yapsın, bundan daha kötüsü başıma gelemezdi.

Eve girdiğimde, Monica'yı salonda buldum. Sadece bir saat önce Sawyer'la seviştiğimiz kanepenin üzerinde öylece oturuyordu.

"Abla..."

Gözlerimden yaşlar sicim gibi dökülürken, başımın döndüğünü, midemin bulandığını ve nabzımın bütün bedenimi sarstığını hissedebiliyordum. Görüşüm bir anlık bulanıklaştı, her şeye buzlu bir camın ardından bakıyor gibiydim.

Ablam ayağa kalktı. Bana doğru yürüdüğünde, kendimi ona sığınmak için hazırlıyordum. Artık kimsem yoktu. Kendimi öksüz kalmış küçük bir kız çocuğuymuşçasına çaresiz hissetmiştim.

Akan burnumu hafifçe çekerken, Monica'ya doğru atıldım. "Abla Sawyer..."

Öldü.

Cümlem, ablamın üzerime çarptığı birkaç deste kâğıt parçasıyla birlikte kesilmişti. "Seni orospu!" diye haykırdı yüzüme. Gözlerinden taşan nefreti görebiliyordum.

Kafamı eğip, yere dökülenlere baktım. Fotoğraftı bunlar. Anonimin telefonuma yolladığı Ryan'la ilgili olan videodan alınan görüntülerdi.

Şok olmuş bir şekilde tekrardan Monica'ya dönmüş ve, "Önce bir dinle," demiştim, yalvarırcasına. Ama onun dinleyeceği yoktu. Elinde olsa beni tam şu anda öldürürdü.

"Neyi dinleyeceğim ya?" diye bağırdı, çok daha yüksek bir sesle. "Erkek arkadaşımla nasıl seviştiğini mi anlatacaksın bana? Benim evimde, benim mutfağımda, benim evleneceğim adamla..." Ellerini saçlarına götürdü; yüksek sesle hıçkırırken aynı zamanda da kendi saçlarını çekmeye başlamıştı. "Kahretsin! Kahretsin sizi!"

Yanaklarımdan süzülen yaşlar hiç durmuyordu. Monica, sinirle bana doğru yaklaştı ve bedenimi sertçe geri doğru itti. "Defol evimden!"

"Abla..."

"Seni görmek istemiyorum. Seni hayatım boyunca bir daha hiç görmek istemiyorum!" Yerimde durmak için direttiğimde, bu sefer kolumdan tutup beni çıkış kapısında doğru sürükledi ve kenarda duran sırt çantamla birlikte dımdızlak dışarıya attı.

"Abla, beni bir dinle, n'olursun..."

"Defol!"

B L U E B O N E S

HeartbeatsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin