°[16]♧

94 39 75
                                    


Medya; Tuhaf tarzlı adam (İlyas)

İlyas'ın anlatımıyla;

Gecenin bir yarısı, tutturduğum bir ritimde ıslık çala çala yürüdüm dar sokakta. Nereye gideceğim ya da ne yapacağım... Umrumda değil, sadece yürüdüm.

Bu dünya lanet bir yerdi. Sorun dünyada değil insan görünümlü, içi boş, ruhu pis, bedeni leş mahlukatlardaydı. İnsan adı altında onlarla aynı statüde yer alacağıma bir ruh olmak tercihimdi. Onlar için zararlı bir ruh, enselerinde bitecek korkulu rüyaları... Yemin etmiştim kabusları olacaktım. İçime düşen nefret ateşi hepsini yakmaya yeter de artardı... Beni bu hale getiren onlardı!

Düşündükçe yanıyordum, yandıkça koşuyordum...
Kimi zaman koşmaktan yoruldum, aniden yavaşladım. Dinlendim, devam ettim, yeniden koştum ve yine yoruldum...

Canım istedi zıpladım gökyüzüne ulaştım, canım istedi bağırdım...

Adeta anırdım...

Sesime apartmanların sırasıyla ışıkları açıldı. Ardından pencerede kaba saba bir adam belirdi. Boynunda altın künyesi, elinde racon kesmek için tuttuğu besbelli olan tesbihi, üstünde beyaz atleti...

"Ne bağırıyorsun ulan şerefsiz?! Saatten haberin var mı senin?!"

Sırıttım, bu onu daha da sinirlendirdi.

"Birde gülüyor! Bak beni oraya getirtme, bir gelirsem..."

İşaret parmağını pencereden bana doğrultmuş sallayarak boş tehditlerini savuruyordu.

Duvara yaslanıp kollarımı birbirine doladım ve bir süre boş tehditlerini dinledim.

Adam habire bozuk plak gibi başa sararak aynı şeyleri söylüyordu. Nefesimi bıkkınca dışarı verdim.

"Sıktın artık siktir git."

Gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi bana bakakaldı.

"Sen onu bana mı de-"

Onu hiç yormayıp sorusuna yanıt verdim.

"He he sana dedim."

Resmen renkten renge girdi; mor ve ötesi...

"Bekle lan orada beni, gelip  seni çıktığın yere geri so-!"

Elimi havada sinek kovalar gibi hareket ettirip lafını yine bitirmesine izin vermeden böldüm.

"Uzatma, kısa kes. Bekliyorum işte gel."

Sanki Fizan'dan gelecekti. Bekledim, bekledim ama bir yukarıdan aşağı inemedi.

Beklerken çevreme bir göz attım. Binalar, binalar ve binalar... Bir ağaç, bir yeşillik yok. Sıra sıra dikilmiş beton yığınları var sadece...

Hâlâ aşağı inmesini bekliyordum.

"Ne o gözüme güzel gözükmek için süsleniyor musun yoksa?!"

Sesim boş sokakta yankı yaptı. Mor ve ötesi tonlarında ki suratının almış olduğu hali hayal edip keyiflendim.

Beklerken olduğum yerde volta attım. Yine sıkıldım, her şeyden ne kadar da çabuk sıkılıyordum.

Gecenin bir vakti, bir apartmanın kapısına dayanıp avaz avaz bağırıp beklediğimi gören biri, beni kaçık bir aşık sanardı kesin oysa bundan çok uzakta, döşü kıllı bir herifi bekliyordum. Kendi halime gülüp
"Ne adamım ama!" diye mırıldandım. Evet, hiçte iyi bir ruh haline sahip değildim...

K A Ç I ŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin