•[13]♤

121 56 77
                                    

Medya: Tuhaf tarzlı adam :)

Asır, Saye'yi kendine doğru çekti ve
"Sen benden ayrıldın," diye kulağına fısıldadı.

Saye'nin yüzü düşsede bozuntuya vermedi ve neşeli bir tavır takınarak konuşmaya başladı.

"Şimdi de geri döndüm," dedi kollarını Asır'ın omzuna dolayarak.

Asır, Saye'ye teslim olmamak için büyük çaba sarf ediyordu. İfadesiz durmaya çalışarak konuştu.
"Burada ne işin var Saye?"

Saye, Asır'a iyice sokularak
"Senin için geldim," dedi.

Saye'nin her gelişi Asır'ın dengesizliğiydi, düzensizliği, plansızlığı, düşüncesizliğiydi. Saye, Asır'ın en masum yanıydı. O, Asır'la daha güçlü bir hal alırken Asır tüm gücünü onun karşısında kaybeder, yerle bir olurdu. Ne olursa olsun Saye onu alt edebilirdi.
Çünkü Asır bir tek onun karşısında gardını indirir, en saf haliyle dururdu.
Saye ne yaparsa yapsın Asır hiçbir şey yapamazdı onun karşısında, sevmek dışında...

Asır histerik bir sırıtışla
"Keşke bu dediğin gerçek olsaydı," dedi ve Saye'nin kolları arasından ayrıldı.

"Seni de buraya o gönderdi değil mi?"

Saye gözlerini Asır'dan çekip yere sabitledi. Asır ilk kez haklı çıkmak istememişti ama haklıydı, Saye'yi  düşündüğü gibi Efendi göndertmişti. Hayal kırıklığıyla konuşmaya devam etti.

"Seni ne için göndermiş ki gerek yoktu sana, biz hallediyorduk Çakıl'la. Keşke gelmeseydin."

Saye'nin üzgün bakışları karşısında, Asır söylediği son sözlerinden anında pişman oldu.

Saye üzgün ifadesini hemen yüzünden silip güçlü karakterine geri döndü ve kollarını birbirine dolayıp konuştu.

"Ya evet, çok güzel hallediyormuşsunuz görevinizi. Öyle ki Efendi'nin size verdiği müddet neredeyse dolmak üzereymiş ama henüz hiçbir şeyi yapabilmiş değilmişsiniz. Size çok öfkeli. İlk kez verdiği bir görevi gerçekleştiremiyorsunuz. Üstelik öyle zor bir şey de değil sizden istediği. Verilen müddet dolmadan size yardım etmem ve işleri yoluna koyup görevi tamamlamak için buradayım."

"Çakıl peki? Dün onunla bunu mu konuştunuz?"

Asır sonunda merakına yenik düşüp sordu. Saye'nin bu çok hoşuna gitmişti. Belli belirsiz gülümseyip konuştu.

"Hayır, Çakıl benim bir ruh olduğumu bile bilmiyor aslında ve bilmeyecekte."

"Sebep?"

"Efendi öyle istedi."

Asır tek kaşını kaldırıp sorusunu tekrarladı.

"Sebep?"

Saye bıkkınca nefesini verip eliyle saçını düzeltti.

"Öyle işte."

Asır tatmin olmamıştı Saye'nin yanıtlarından. Sorgulayan sert bakışlarıyla ona bakmaya devam etti.

Saye, Asır'a sarılıp kulağına
"Yani sen de bu küçük sırrın ortağısın. Tamam mı ortak?" diye fısıldadı ve ardından elini Asır'ın kusursuz yüzünde gezdirdi.

Asır birkaç dakika buna müsaade etti. Ardından fısıldayarak
"Üzgünüm ortak bende boş boğazlık var," dedi ve Saye'yi geri itip hızla okulun içine doğru koşturmaya başladı.

Saye neye uğradığını şaşırıp Asır'ın peşinden bakakaldı. Beynine bir sızı girdi, ardından da o tanıdık ses...

"Orada durmuş neye bakıyorsun sen ha? Çakıl'a senin bir ruh olduğunu söylerse bütün plan suya düşer! Peşinden sende git çabuk! Neyi bekliyorsun hâlâ? Siz dünyaya gelince zekanızı falan mı kaybediyorsunuz? Git artık, yetiş ona!"

K A Ç I ŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin