°[10]♧

112 70 65
                                    

Asır,ters giden bir şeyler olduğunu anlayıp dersin ortasında sınıftan koşarak ayrıldı. Acilen insanların görmeyeceği bir yer bulmalıydı. Ders saati olmasına rağmen saçma bir şekilde kafasını çevirdiği her yerin dolu olduğunu fark etti. Sanki herkes planlı bir şekilde okulun dört bir yanına dağılıp doldurmuştu.

"Gelemem,görmüyor musunuz?"diye fısıldadı,çaresizce. Belki dururdu,durmalıydı yoksa... Aksini düşünmek bile istemedi.

Ama hiçbir şey değişmedi... Daha da artarak devam etti. Başında hissettiği şiddetli sancı giderek çoğalıyordu,görüşü arada bulanıklaşıyor ve net görmek için çok çaba harcıyordu.

Asır'ın nutku tutulmuştu. Bu olanlar gerçek miydi? İlk kez başına geliyordu böyle bir şey...

O an gidebileceği en mantıklı yeri tuvalet olarak düşündü. Boş olması için,içten içe adeta yalvardı.

"Bu olanlar bir kabus olsun lütfen."

Kaç defa içinden bu cümleyi kurdu? Belki böyle demeye devam ederse bu isteği gerçekleşirdi ve bu tuhaflıklar bir kabusa dönüşürdü. Bu mümkün değil miydi? Hayır,mümkündü. Şu an olanların Efendi tarafından gerçekleştiğine emindi. İçinden geçenleri duyduğuna da ve her an onu izlediğini de biliyordu.

Peki neden? Neden bunu yapıyordu? Neyin peşindeydi? İstediği şey,amacı neydi?

°•°•°•°•°•°

Tuvalete geldiğinde tenefüste bile dolu olmayan tuvaletin o an dolu olduğunu gördü.

"Ha siktir,anlaşmalı mısınız lan siz?! Neyin peşindesiniz,kafayı yedirtmeye falan niyetliyseniz yorulmayın az önce yedim ben!"

Garip garip Asır'a bakmaya başladı tuvaletteki öğrenciler.

"Manyak mıdır nedir abicim,hepsi de mi bizi bulur? Hayır yani sıçmaya da mı gelmeyelim?"diye içlerinden birinin söylenmesiyle diğerleri de cesaretlenip söylenmeye başladı.

Her zaman düşünerek,planlı hareket edebilen Asır şu an düşünmekten çok uzaktı ve saf bir korku duyuyordu.
Aniden aklına gelen düşünceyle kaşlarını çatarak dikkatle tek tek hepsini süzdü.

"Yoksa sizi de o mu gönderdi ha?" diye fısıldadı. İçinde hissettiği öfkeyle aniden "Doğruyu söyleyin lan!" diye bağırdı.

"Bu delirmiş oğlum,bulaşmaya gelmez !"diyerek kaçıştı tuvaletteki öğrenciler.

Pantolonunun fermuarını çekmekle meşgul olan bir tanesi kaldı en son tuvalette. Asır onun hâlâ durduğunu fark edince sinirle soludu.

"Lan sen hâlâ neyi bekliyorsun ha ecelini mi?!"

"Sen deliysen ben daha deliyim oğlum. Ayar etme adamı zaten fermuarım sıkışmış,"diyerek fermuarını çekmeye devam etti çocuk. Çocuğun kapıda ki arkadaşları ona doğru sesleniyorlardı.

"Oğuz lan çık şu tuvaletten artık!"

Asır'ın durumu gitgide kötüleşiyordu ve öfkesini kontrol edemez hale gelmişti artık. Adının Oğuz olduğunu öğrendiği çocuğa öfkeyle zarar vermemek için tuvalet kapılarını yumruklamaya başladı ama çocuğun çenesi beş dakika susmuyor ve Asır'ı çileden çıkarıyordu.

"Öyle kapılara falan vurup artistlik yapmaya çalışma!"

Asır,kapıya vurmayı kesti. Görüntüsü gidip gelen bileğini görmezden gelerek çocuğun yakasına yapıştı.
Dönüp duran beyni,almakta zorlandığı nefesi ve görüntüsü gidip gelen bilekleriyle zor tutuyordu çocuğu elleri arasında. Gözlerini kapayıp açtı ve derin derin nefes alarak konuşmaya başladı.

K A Ç I ŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin