2 "Tahliye"

279K 14.7K 5K
                                    

AHMET

Koğuşlarımıza dönmüştük. Yavaşça yatağa kendimi bıraktım. Aklım çok karışıktı ve çok huzursuzdum.

Birden yatakta bir ağırlık hissettim. Yanıma baktığımda Kurt'un yatağın kenarına oturduğunu gördüm.

"Sorun ne?" Diye sordu, omuz silktim.

"Boşver be evlat... Şurada boş yere yıllarca yatacağım, bundan büyük sorun mu olur?" Dedim.

"Tam iki yıldır bu cehennem de yaşıyorum. Alışıyorsun be baba! İnsanların ne dertleri var, ne sebeplerden içeriye giriyorlar..." Hafifçe doğruldum.

"Korkuyorum oğlum..." Kaşlarını çattı.

"Neyden korkuyorsun?" Bakışları ciddiydi.

"Kızım..." Derin bir nefes aldım. "Kızım mutlu değil Kurt. Bunu bir baba olarak hissediyorum." Kaşları daha fazla çatıldı.

"Neden ki? Annesi yanında değil mi, bakar ona!" İç çektim.

"Üvey annesi var. Gerçek annesi yurt dışında yaşıyor." Kurt anlamayarak bana baktı.

"Üvey annesi kötü mü?" Dedi.

"Emel, benim ikinci karım." Dedim. "İlk eşimle çok severek evlendik. Onun ailesi beni hiçbir zaman istememişti ama buna rağmen evlenmiştik. O başarılı bir mimardı, ben ise sıradan bir tır şoförü... Gitmedi be evlat, sürdüremedik evliliğimizi. Eşimin ailesi haklı olarak beni kızlarına layık görmediler. Okumuş, görmüş birini istiyorlardı." Derin bir nefes aldım. "Evlenmesine evlendik. Sandık ki evlenince bütün sorunlarımız bitecek." Kurt dikkatle beni dinliyordu. "Hiçbir sorunumuz bitmedi oğlum. Aksine sorunlarımız arttı. O sürekli çalışıyordu, sürekli! Başını işinden kaldırmıyordu. Artık can sıkıcı olmaya başlamıştı. Ben ise zaten genelde şehir dışında oluyordum. İkimiz ayrılmaya karar verdik bir gün, hayatımın en kötü günüydü. Boşandığımızdan bir gün sonra beni aradı ve hamile olduğunu söyledi. Dünyalar benim oldu, aldırmaması gerektiğini söyledim. İşlerimiz var dedi, nasıl bir çocuk büyüteceğiz? Üstelik ayrıldık! Söylediği sözler tam olarak bunlardı ama o da aldırmaya kıyamıyordu. Söz verdim ona çok iyi bakacağıma dair. Sonra Beliz dünyaya geldi... O kadar tatlı bir çocuktu ki, gören herkes bayılıyordu. Öz annesi emzirme dönemi bittiğinde anlaşmalı olarak bana verdi." Kurt merakla dinliyordu. "Tabii bende tır şoförüyüm, nasıl bakarım bir çocuğa? Her gün evde kalamıyorum. Onu ise yanımda götürmem imkansız. En iyisi bir daha evlenmek dedim ve kısa süre sonra bulduğum ilk kadına nikahı kıydım. Artık rahat rahat şoförlük yapıp geliyordum evime. Kızım da mutlu sanıyordum..." Diye mırıldandım.

"Mutlu değil miymiş?" Dedi Kurt.

"Üvey annesini hiçbir zaman sevmedi. Bilmiyorum, bir türlü anlaşamadılar. İkinci eşim de sevmiyordu onu. Üstelik o bir çocuktu! Aradan geçen bir kaç yıl sonra ikinci kez baba oldum. Ceren dünyaya geldi, ikinci eşimden. Karım sürekli Ceren'e ilgi gösteriyordu, resmen Beliz'i dışlıyordu. Bu canımı çok sıkıyordu. Yanında annesi de yoktu ki, ufacık çocuk! Ona her zaman ayrı bir ilgi gösterirdim. Kendini eksik hissetmesin diye..." Kurt kaşlarını çattı.

"Annesiyle görüşmüyor mu?" Dedi.

"Görüşüyor ama sık değil. Kadın çalışmayla kafayı bozmuş, işlerinden zor vakit ayırıyor. Senede bir iki kez Türkiye'ye geliyor. Beliz'le birlikte onun İstanbul da ki evinde kalıyorlar." Dedim.

"Değişik bir hikaye." Kurt istifini bozmadı. "Annesinin yanına taşınsın? Madem üvey annesini sevmiyor." Gülümsedim.

"Beliz çok gururludur. Annesinin sene de bir iki kez gelmesi onu gerçekten üzüyor. Belki de onu sevmediğini düşünüyordur. Bilemiyorum ama annesi onu gerçekten seviyor." Dedim. "Beni arıyor bazenleri, çok sorar kızımızı aradığında. Zaten ben yeniden evlenince bana karşı iyice soğudu. Ülkeden bile taşındı." Kurt desteklercesine kolumu sıktı.

Hapisteki Emanet (KARADENİZ SERİSİ-I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin