BELİZ
Gözlerimden yaşlar süzülürken acıyla hıçkırdım, ne söyleyeceğimi bilmiyordum...
Kararımı vermiştim ama söyleyecek gücüm yoktu.
"Güzelim ağlama..." Dedi Kurt.
Bunu söylemesiyle birlikte hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
"B-Ben..." Konuşamadığımda derin bir nefes aldım ve zorlukla sözüme devam ettim. "Kurt ben-" Sözümü kesti.
"Senin odanın penceresinin tam önündeyim, aşağı bakınca göreceksin." Gözyaşımı sildim.
"Neden geldin?" Diye sordum.
"Annen uyanık mı?" Kaşlarımı çattım.
"Evet." Dedim kısık bir sesle.
"Pencereden gireyim o zaman, konuşmaya geldim." Sessizce tuvaletten çıktım ve odama girip kapıyı kilitledim.
"Çok sürmesin." Dedim ve telefonu kapattım.
Pencereyi açtığımda aşağıdan bana baktığını gördüm.
Kurt hızlıca tırmandı ve benim pencereme geldiğinde yavaşça içeriye girdi.
Ben olsam tırmanamaz ve düşerdim...
Soğuk hava içeriye doğru estiğinde Kurt hızla pencereyi kapattı.
"Neden geldin?" Dediğimde yavaşça bana yaklaşıp gözyaşlarımı sildi.
"İşte bu yüzden..." İç çektim. "Ağlayacağını biliyordum, yüz yüze konuşmak daha iyi olur dedim." Yorgunca ona baktım.
"Beni yorma olur mu? Direkt kararımı söyleyeyim ve sende git." Başını salladığında yavaşça yatağa oturdum ve ellerimle yüzümü kapattım. "Annemle gitmeyi seçiyorum." Dedim.
"Ne?" Dediğinde yüzüne bakmadım.
"Duydun işte, annemi seçiyorum. Babam da haksız yere olsa da içeride yatacak. Onu çok seviyorum ama elimden dua etmek dışında başka bir şey gelmiyor. Annem iyi bir avukat tutar, en azından suçu hafifler." Kurt'un yanıma oturduğunu hissettim. "Sana da şu kısacık sürede bana baktığın için tekrar teşekkür ederim. Annemle birlikte İngiltere'ye gideceğim ve oraya yerleşeceğim. Sende artık ya o kızla evlenirsin ya da kendine başka bir yol bulursun." Ellerimi yüzümden çekti ve hafifçe kavradı.
"Bana kızdığın için böyle söylüyorsun." Dedi. "Oraya gidince mutlu olmayacaksın, bunu unutma olur mu?" Alayla güldüm ve ellerimi çektim.
"Senin ailen bana iyi davranmayacak, orada da kendimi yadırgayacağım. Belki de o bir ayı bana zehir edecekler, etmeyecekler diyemezsin bile! İngiltere'ye gidersem en azından annem yanımda olur." Gözlerimiz buluştuğunda bakışlarımı kaçırdım.
"Bakalım sana bir iyi davranmasınlar, o zaman ne yapıyorum!" Dedi. "Seni kaybetmek istemiyorum." Zorlukla gülümsedim.
"Ama kaybettin..." Derin bir nefes aldım. "Senin yüzünden aşık olduğum bu şehirden gideceğim. Memleketimi bırakıp bambaşka topraklara gideceğim. Şuranın huzur veren denizini ve insanını bırakacağım. Hiç bilmediğim bir ülkede yaşayacağım." Dedim.
"Pişman oldum..." Dedi. "Seni inan ki tehdit etmek istemedim ama mecbur kaldım. İstanbul'dan da taşınmana izin vermiyorum." Gözlerime baktı. "Babanın haksız yere yıllarca orada yatmasına göz mü yumacaksın?" Ofladım.
"Kurt kararımı değiştirmeye çalışma, sana çok kızgınım!" Kurt yavaşça bana sarıldı.
"Seni öyle tehdit etmem yanlıştı kabul ediyorum ama bana başka seçenek bırakmadın!" Göz devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapisteki Emanet (KARADENİZ SERİSİ-I)
Ficción GeneralGENEL KURGU #1 Babasından başka hiç kimsesi olmayan bir genç kız... 28 Yaşında hapishanede mahkûm bir adam... Ya bir gün olur da genç kızın babası da o cehenneme düşerse? Bir gün olur da bu yabancıya kızını emanet etmek zorunda kalırsa? *** "Sen...