Siz giderken biz dönüyorduk

285 25 71
                                    


Aradan geçen günlerde miray restoran için çalışmış boran onu tolgayla yalnız bırakmamak için elinden geleni yapmıştı.

Kurban bayramından önce...
Gizem: Ya tatile filan mı gitsek uzun ya hani zaman
Miray: Olabilir aslında ama senin provaların nolucak?
Gizem: Bayramda prova mı olurmuş miray
Miray: Haklısın o zaman yapalım bişeyler kaçalım bi yerlere
Emre ve boran sevgililerinin yanına geldiğinde konuyu anlamak için sordu.
Emre: Hayırdır kızlar nereye?
Boran: Kaçalım filan?
Boran göz kırpıp miraya sarıldı.
Miray: Diyoruz ki kurban bayramında bi yerlere gidelim
Boran: Oluur
Gizem: Ay siz nereye be biz kız kıza gidicez
Boran: Seni sevgilin yeni bulmuş olabilir ama ben kaç yıldır bu anı bekliyorum.
Emre: Oo taş bana geldi
Gizem: Ee yani?
Boran: Yanisi gizemcim mirayı yalnız bırakmam kati suretle mümkün değil
Gizem: Anlamıyorum sizdeki sürekli aşk yaşama durumunu
Miray: Bizde böyle gizoşum
Onlar öyle konuşurken ozan bey mirayı aramıştı.
Miray: Aa babam arıyo
Gizem: Açsana kızım selam söyle ozişime
Emre: Kıskanıcam ama ozişini
Miray: Ya susun bi
Miray telefonu açtı.
Ozan bey: Kızım?
Miray: Efendim babacım?
Ozan bey: Neden geç açtın telefonu?
Miray: Duymamışım baba
Ozan bey: İyi peki madem öyle olsun
Miray: Sen niye aradın?
Ozan bey: Arayamaz mıyım kızımı?
Miray: Yok baba ondan demedim ben
Ozan bey: Neyse ne annen istiyo bak telefona
Ezgi hanım: Kızım?
Miray: Efendim anne
Ezgi hanım: Arife günü gelde yaprak saralım tatlı yapalım
Miray: Ya anne ne işim var benim
Ezgi hanım: Ne demek ne işim var? Elaleme yemek yapıcana gelde anana babana yap yavrum
Miray: Off anne
Ezgi hanım: Oflama anneye!
Miray: Ya anne tatile gidicektik gizemle
Ezgi hanım: Al gizemide gel çok işimiz var kızım aaa yeterin uğraştırmayın beni kaç yaşınıza geldiniz kazık kadar kız oldunuz eliniz iş tutsun azcık
Miray: Anne tamam alt tarafı fikrimi söyledim
Ezgi hanım: Fikir verme iş yap miraycım hadi canım kızım
Ezgi hanım telefonu mirayın yüzüne kapatmıştı. Resmen annesi tarafından bozguna uğramışlardı.
Gizem: Hayırdır kız noldu?
Miray: Annem...
Gizem: Ay ezgime bişey mi olmuş
Miray: Yok ama sanırım bize olucak
Gizem: O ne demek be
Miray: Arife günü yaprak sarmaya tatlı yapmaya ve sanırım kısmen temizliğe çağırıyo
Gizem: Ay deme
Miray: Dedim bile
Gizem: Ben?
Miray: Aaa ben nereye sen oraya canım arkadaşım
Gizem: Boran eniştecim?
Boran: Efendim gizem
Gizem: Allah aşkına bişey yap kurtar bizi
Boran: Ne olabilir ki
Kızlar iç çekerken beyler anlamıyordu... Cidden en fazla ne olabilirdi ki?

Kurban bayramı arifesi...
Miray: Allahım ellerim buruştu
Gizem: İnsafsızsın ezgi teyze!
Miray: Bu kadar yaprak var mıymış dünyada ya!
Gizem: Bunu sorgulamayı bıraktım ben artık
Miray: Azat et bizi anne noluur
Ezgi hanım: Yeterin kızlar söylenmeyinde elleriniz çalışsın
Miray: Anne sorunda o ya artık çalışacak bi ellerimiz kalmayabilir
Ezgi hanım: Tövbe de be kızım
Gizem ilk okul çocuğu gibi dirseğini masaya koyup parmak kaldırdı.
Gizem: Ezgi teyzecim? Naçizane bişey sorabilir miyim?
Ezgi hanım: Buyur gizemcim?
Gizem: Neden bende burdayım? Benim ne suçum var?
Ezgi hanım: Sende benim kızım sayılırsın da ondan
Gizem: O zaman sıradaki şarkı hepimize gelsin
Miray: Allahım önce ellerim şimdi kulaklarım gidicek
Gizem: ALLAHIM NEYDİ GÜNAHIIIM? GÜNAHIIIM NEYDİ ALLAHIIM?
Ezgi hanım: Susunda baklavaya geçin bende şunu ateşe koyayım

Arife günü beyler sevgililerine hiç ulaşamamıştı. Gün boyu meraktan ölmüş olsalarda gün sonunda ozan bey boranı arayıp bayram günü onları beklediklerini söylemişti. Kızlarda işleri bitirdikten sonra yazdıkları tek mesaj olan ellerimizi hissetmiyoruz yarın sabah görüşürüz bu akşam burdayız mesajı dışında hiç bişey yazmamıştılar. En azından yerlerini biliyoruz diye düşünen beylerin içine bir nebzede olsa su serpilmişti.
Tabi bayram günü olacakları bilmiyordular...

Kurban bayramı sabahı...

Sabahleyin boranlar kahvaltıya gitmişti. Yani aslında böyle bi niyetleri yoktu ama ozan bey ve ezgi hanım arayınca mecbur kalmışlardı. Hazırlanıp yola çıkan emre ve boran yolda bir süre ne götürsek diye tartışmışlardı. Emre çiçek çikolata alalım hazır gidiyoruz isterizde diye tutturmuştu. Boran kafasına vurunca ne var dercesine kafasını sallamış ve onaylamazca cık cıklamıştı. En son lokum alıp gitmişlerdi.
Sabah kahvaltısı gayet güzel geçerken kızlar hala dünün yorgunluğundaydılar. Henüz bayram havasına girememiştiler. Sabah bayramlaşmasının ardından eve daha misafirler gelmeden ozan bey emre ve boranın arasına geçip ikisininde omzuna vurup hadi bakalım demişti.
Boran ne olduğunu anlamaya çalışırken emre neyin içine düştüm ben diye düşünüyordu. Ancak ozan beyin yandan gülüşü pek iç açıcı değildi.
Ozan bey boranı ve emreyi alıp mezbahaya getirmişti! Adam basbaya kurbanın kesilişini izletecekti!
Tam kurbanı yere yatırmıştılar ki bu an da emre ellerini açıp kurban için fatiha okuyordu boransa bakmamak için gözlerini sımsıkı yummuştu. Neyse ne demiştik? Heh! Tam kurbanı yere yatırmışlardı ki binde bir boranları buldu ve kurbanlık kaçtı!
Boran hayvana bişey olmadığı için kahkahalarla gülerken emre arkasından el sallıyordu.
Ozan bey: Çocuklar?
Boran: Efendim ozan amca
Ozan bey: Vedalaşmanız bittiyse bi koşunda sizde yakalamalarına yardım edin
Emre: Ozan amca ya bak hayvan ölmek istemiyor hadi gidelim bizde
Ozan bey: Hayır efendim o kurban yakalanacak!
Boran: İnanılır gibi değil ama ilk kez emre haklı ozan amca bence gidelim yaprak sarması yiyelim
Ozan bey: Koşun diyorum evladım para verdim ben o hayvana!

Yaklaşık olarak 2-3 saat emre ve boran kurban yakalamaya çalışmıştı! Resmen kan ter içinde kalmışlardı. Kurbanla güreştiler desek yeridir. Ancak boranın anlamadığı konu ilk başta herkes kurbanlığın peşinde koşarken sayı git gide azalmıştı ve en son emreyle ikisi kalmıştı. Bi an durup arkasına döndüğünde gülerek onları videoya çeken bir ozan beyi beklemiyordu. Ha tabii bir de el salladığını unutmamak gerek!
Boran: Emre?
Emre: Koşsana oğlum yorgunluktan sıçtım resmen hayvandaki güce bak
Boran: Emre!
Emre: Ya abi koş koş bak ordan yakala
Boran: Ulan oyuna geldik oyunaa
Emre: Ne?
Boran eliyle ozan beyi gösterdiğinde emre sessizce ihtiyar çakal demişti.

Boran ve emre eve geldiğinde ozan bey önce temiz bi tişört vermişti. Ardından misafirlerin yanına geçmişti. Ha birde geçmeden biz kaçın kurasıyız evladım siz giderken biz dönüyorduk demeyide ihmal etmemişti.
Aradan geçen saatlerde boran ve emre yorgunluktan bitkin bi halde ozan beyinse pis pis gülmesiyle geçmişti.
Misafirler gittiğinde boran emre gizem ve miray yorgunluktan bitkin bir haldeydi. Ezgi hanım ve ozan bey tam anlamıyla haşatlarını çıkarmıştı! Kızlar tek bi misafire daha servis açmak istemiyordu hele biraz daha yaprak sarması veya kahve yaparlarsa oracıkta bayılabilirlerdi. Boranlarsa kurbanı düşündükçe yoruluyodular. Ha birde kurbana noldu diye düşünebilirsiniz... Mezbahadaki adam ozan beyin tanıdığıymış ve sırf eğlenmek için böyle bir yol seçmiş yoksa ozan bey kurbanlık için vakıfa parasını çoktaan yatırmış!
Emre bunu ilk duyduğunda sen neymişsin be oziş! demişti.
Boran: Sevgilim iyi ki ozan amca bizi bilmiyor böyle canımıza okudu o zaman napar bilemiyorum
Miray: Çok yoruldun mu?
Boran: Bu bayramlar bize hiç iyi gelmedi be miray!

Kurban bayramı konusunu ele almasam olmazdı. Yazarken çok eğlendiğim gerçeğini göz ardı edemicem. 😄 Sizinde yorumlarınızı bekliyorum. Görmek istediğiniz bi sahne varsa söyleyebilirsiniz ona göre şekillenebilir 🤗

JÜLYEN JÜLYEN AŞK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin