D.O'nun Ağzından:
"Alarm alarm!!Pilav makinesi patladı!!"
Chanyeol'ün birdenbire tizleşen telaşlı sesini duyunca yerimden hızla kalktım.
Baekhyun eliyle ağzını kapatmış zıplayıp duruyor,mutfağın giriş kısmını işaret ediyordu.
Eğer Chanyeol'ün dediği anlamda makineye bir şey olduysa Luhan hyung bile olsa elimden çok çekecekti.
Hala zıplayan Baek'i ittim ve mutfaktan içeri girdim.Daha doğrusu giremedim.Birden etraf kaydı ve kendimi yerde buldum.Her yer pirinç olmuştu.Ve bir de su..
"Hyung cidden üzgünüm."diyerek etrafımda telaşla dönmeye başladı Sehun.Sonra o da az önce bastığım yere basınca yanıma boylu boyunca uzandı.
Bu işin altından maknae'nin çıkacağını nedense biliyordum!
"Bana bak maknae!"diye bağırdı Baekhyun mutfak kapısından."Kyungsoo sana kaç kez demedi mi 'Yemeği kardeşlerime ben hazırlarım,siz mutfağa girmeyin.' diye?"
Gözlerim irileşti.Baek bütün mutfak işini gizliden gizliye bana mı yüklüyordu yoksa bana mı öyle gelmişti?
"Ben ne zaman öyle bir şey söyledim?"diye sorduğumda Baekhyun cevap vermeyip üst katın merdivenlerine kaçtı.
Biliyordum!
"Sehunnie,birini yanına yardımcı olarak seç ve bu pisliği bir an önce temizlemeye başla."derken bir yandan da zorlukla doğrulmayı başarmıştım.Sehun da etrafındaki pirinçleri itip kalkmaya çalıştı.
Sehun kimi seçebilirdi?Kai?Suho hyung?
"Seni seçtim hyung."dedi Sehun sakince.Bu pislik için kızamıyordum,beni seçtiği için kızamıyordum,bir şey eksikti ama...
"D.O-yah!"diye bağırdı biri içeriden.Mutfağın kapısına kadar gittiğimde bunun Lay hyung olduğunu gördüm.Kulağında kulaklık karşı koltuktaki bir şeyi işaret ediyordu.
Telefonum.Kulağında kulaklık nasıl duyduysa çaldığını.
Artistik bir hareketle -koltuğa doğru saçma bir şekilde uçtuğumu biliyordum aslında- salona girdim ve telefonumu alıp arayan kişiye baktım.
Sera'nın en son çektiğim fotoğrafı ekranda muzipçe bana sırıtıyordu.
İşte eksik tam olarak buydu.
İçimdeki anlamsız mutluluğa engel olamayarak telefonu açtım."Sera?"
Telefonun ucundan ilk önce ses gelmedi.Sonra Sera konuşmaya başladı ama sesi boğuk çıkıyordu.
"Kyungsoo,yurtta mısın?"
Sesindeki bir şeyler onun için endişelenmeme neden oluyordu.
"Evet,"deyip görmediğini bilmeme rağmen kafamı salladım."Sen iyi misin?Sesin iyi gelmiyor.Tam olarak neredesin?Gelebilirim her neredeysen."
Yine endişeyle taramalı tüfek gibi konuştuğumu farkedip anında sustum.Sonuçta kötü olsaydı söylemez miydi?Gerçi sapık olayında tam tersi olmuştu ama...
"Hayır,hayır.Annemle biraz kavga ettik o kadar.Yarım saate gelirim."
Sera'nın sesi hala garip çıkıyordu.
Derin bir iç çekip "Tamam."dedim sadece.Telefonu hala kapatmamıştı, tam 'Seni seviyorum' diyecektim ki kapattı.
Sap gibi kaldım.
Sera'yı beklediğim yarım saat boyunca Sehun'la-iki dakika sonra sadece temizliyormuş gibi yapması gözümden kaçmamıştı.- mutfağı işgal eden pirinçleri temizledim,Kai'yle bluetooth yoluyla oyun oynadım,Kris hyung'a adam gibi bir kitap seçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D.O.mestic Diary √
FanfictionSera'nın hikayesi SM şirketine kabul edilmesiyle başladı.Ve eskiden ulaşamayacağı kişi yalnızca bir adım yakınındaydı. @haybinekso ile ortak yapım -2013 Not:Yaoi değildir.