Bölüm 7

450 15 1
                                    

Bölüm 7

Saat 19.30'u gösterdiğinde hemen üstüme siyah bir üst, beyaz bir şort geçirdim ve siyah topuklularımı giydim. Çok abartılı olmak istemiyordum ama yine de Calum için güzel görünmek istiyordum. Merdivenlerden parmak ucunda indim ancak sona geldiğimde annemle karşılaştım. 

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu şüpheyle. 

"Bir arkadaşımın evine." diye cevapladım onu geçmeye çalışırken.

"Elliana mı?"

"Hayır."

"Peki kimin?"

"Harrison William'ın." diye mırıldandım ona dönerken. Harrison ve ben anasınıfında çok iyi arkadaştık bu yüzden annem onu biliyor.

"Ah, o iyi bir çocuk. Sanırım gidebilirsin."

""Teşekkür ederim anne, 11'de evde olurum, söz." Ona sarıldım ve sonra da kapıya doğru koştum.

Hemen arabaya bindim ve partiye sürdüm. Keşke Ellie'ye barışsaydım. Önceki partide havuza düştüğümde bana yardım eden oydu ve şimdi başka problemler yaşarsam o burada olmayacak. Ya ben oraya vardığımda herkes benle dalga geçerse? Bu partiye gelmek kötü bir fikirdi.

Kendime gelmeye çalışırken başım dik bir şekilde partiye doğru yürüdüm. Terli vücutları iterek kalabalığın içinde bir boşluk bulmaya çalıştım. Ben hariç herkesin cadılar bayramı kostümü giydiğini fark ettim. Tabi ki de çocukların giydikleri kostümler gibi değildi; ama seksi tavşan veya kedi gibi giyinen bir sürü kız ve şort mayo hariç hiçbir şey giymeyen bir sürü erkek gördüm. Sanırım bu sörfçü oluyor. Her türlü insanların çoğu striptizci gibi giyinmişti.

"Kostümün nerede?" Arkamdan tanıdık bir sesin konuştuğunu duydum. Arkama döndüm ve Calum'u o mükemmel gülümsemesiyle gördüm. Diğer erkekler gibi giyinmediğini görmek beni mutlu etti. Üzerinde amerikan futbolu forması vardı ve gözlerinin altına da ikişer tane siyah kalın çizgi çizmişti.

"Kostüm giymem gerektiğini bilmiyordum." utanarak cevaplarken, yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. 

"Bu bir Cadılar Bayramı partisi," Güldü. "Bir fikrim var." Elini cebine attı ve küçük, daire şeklinde bir kap çıkardı. Kapağını çıkarıp parmağını içine soktu. Daha sonra elini çekti ve parmak ucunun siyah bir maddeyle kaplı olduğunu gördüm. Parmağını yüzüme yaklaştırıp iki gözümün altına da bir çizgi çizerken nabzımın arttığını hissedebiliyordum. Dikkatli ve nazik bir şekilde parmağını elmacık kemiğime dokundurması sadece dokunuşuna hasret kalmamı sağlıyordu. İkinci çizginin sonuna geldiğinde parmağını çekmemişti. Bakışları benimkiyle buluştu ve gözlerimiz birbirine kitlendi. Gözlerimi uzaklaştıramadım ve o mükemmel çikolata kahvesi gözlerinde kendimi kaybettim. Gözlerine bakmaya bile o kadar çok korkmuşum ki gözlerinin ne kadar güzel olduğunu fark edememişim. Düşünmeden kendimi geri çektim ve gözlerim yere eğildi. Yüzümdeki ifadeden rahatsız olduğumu anlayabilirdi ama olmamıştım. Aksine onun yanında hiç hissetmediğim kadar rahat hissetmiştim. Sadece Danielle'in bir yerden çıkıp bu anı mahvetmesinden endişeleniyordum. Görünüşe göre o kadar paranoya oldum ki bu anı kendim mahvettim. Garip bir şekilde kolunu boynuna götürdü ve hafifçe kaşıdı. Bunu sadece benim yanımdayken yaptığına eminim. Neden bunu yapmak zorunda ki? İkimiz de yerimizdeydik, gözlerimiz birbirine kitlenmişti ve şimdi rahatsız olmuş gibi davranıyor. Eğer onu anlaması bu kadar zor olmasaydı belki de bana karşı hislerini çözebilirdim. Varsa tabi. 

"Böyle daha iyi." Diye yorum yaptı gözlerimin altındaki siyah çizgilere bakarken. Cevap düşünmeye çalışırken tuhaf bir biçimde ağırlığımı diğer ayağıma verdim. En başa dönmüşüz gibi hissediyordum. Son birkaç haftadır ilişkimiz gelişiyor gibi görünüyordu. Romantik açıdan değil, arkadaşça ki bu da bir başlangıçtır. Şimdiyse ilk partideki halimizle aynı yerdeyiz. Ne söyleyeceğimizi bilmeden garip bir şekilde duruyoru. 

"Calum." Biri odanın diğer ucundan ona seslendi. İkimiz de Harisson Williams'ı görmek için kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik. Calum'a bir bakış attı, sanki ona bir şey hatırlatmaya çalışıyor gibiydi. Bize doğru yürüdü ve dirseğini Calum'un omzuna koydu. Calum bu durumdan rahatsız görünürken artık gitmem gerektiğini düşündüm.

"Ben biraz dolaşacağım. Yüz boyası için tekrar teşekkürler." Ona kısaca teşekkür ettim ve etrafı saran insan kalabalığından çıkmak için arkama döndüm. Ansızın bileğimden tuttu ve hızlı bir şekilde kendiyle yüz yüze getirdi.

"Bekle, Harrison'ı hatırlıyorsun, değil mi?" Göz teması kurmadan sordu. Anlatımından durumdan hoşnut olmadığını anlayabiliyordum, sanki Harrison onu yapmak istemediği bir şeyi yapmaya zorluyor gibiydi. Kafam karışık bir şekilde onaylarken bakışlarım Calum'dan Harrison'a, sonra tekrar Calum'a gitti. 

"Ne kaçırdık?" Bu aptal, genizden gelen sesi her yerde tanırdım. Arkama döndüm ve Danielle'i sadece sütyen, şort ve kedi kulaklarıyla kedi kılığına girdiğini gördüm. O ve başka 2 kişi daha bize doğru yürüdü. Kolunu Calum'un beline dolamadan önce bana şeytani bir gülümseme attı. Calum'un ifadesi değişmeyince kendimi gülmemek için zor tuttum. Onun varlığının farkında bile değil, sadece o gelince otomatik olarak kolunu omzuna attı. 

"Tam da Victor'ı özel biriyle tanıştırmak üzereydik." Harrison Calum ve Danielle'e sırıttı ve sonra dikkatini tekrar bana çevirdi. Kaşlarımı çattım, beni kimle tanıştırabileceklerini merak ediyordum. Partideki herkes bizim okuldandı yani çoğunu biliyordum. Danielle kısa bir gülüş sesi çıkardı; gözlerimi devirdim, bu büyük ihtimalle benden daha çok nefret etmesini sağlayacaktı. Dikkatimi aşırı derecede rahatsız olmuş görünen Calum'a yönelttim. Onu istemediği bir şeyi yapmaya zorluyorlar ve şu an burası hariç her yerde olmayı diliyor.

"Victor," Harrison devam etti. "Owen'la tanışmanı istiyorum. Kolunu arkasında duran bir erkeğe uzattı ve onu bana doğru itti. Çocuk biraz zayıf çıktı ve itilmenin etkisiyle bana çarptı. Geriye doğru gidiyordum ki ayakta kalmayı ve çocuğu da düşmekten kurtarmayı becerdim. Danielle'in kahkahasını duydum ama umursamadım. Çocuğa gülümsedim ve şu ana kadar gördüğüm en büyük gülümsemelerden biriyle bana döndü. Harrison'a kafam karışmış bir şekilde baktım. Mesajı almış gibiydi çünkü yanıma geldi ve bu çocuğun 9. sınıfa giden kardeşi olduğunu söyledi. 

"Anlamıyorum." Hala neden bu çocukla tanışmamı istediklerini anlayamamıştım. 

"Ah zavallı, küçük, her şeyden habersiz Victor." dedi Danielle bna doğru bir adım atarken. Küçük bir çocukmuşum gibi başımı sevdi. Elinden uzaklaştım ve konuşmaya devam etti. "Görüyorsun, bu partiye davet edilmenin tek sebebi Owen'ın seni çekici bulmasıydı, her nedense. Harrison'a eğer seni davet ederse partiden ailesine bahsetmeyeceğine söz verdi. Harrison da Calum'a seni davet ettirtti. 

Söylediklerinden sonra çok kötü hissetmiştim. Benden hoşlanması gururumu okşamıştı, ama beni onla ayarlamaya çalışmalarına inanamıyordum.

Tepkimi gören Danielle güldü. "Ah üzgünüm. Seni gerçekten burada istediğimi mi düşünmüştün?" Kahkaha atmaya başladı. Harrison'ın yüzünde adi bir gülümseme varken diğer 2 kız da kıkırdamaya daha sonraysa yüksek sesle gülmeye başlamıştı. Çoktan bana bakmakta olan Calum'a döndüm. Gözlerimiz buluştu ve kıvrımlı, pembe dudaklarını bir şey söyleyecekmişçesine araladı. Ama hiçbir şey söylemedi. Gözleri pişmanlıkla doluydu, bu daha çok ağlamak istememe sebep oluyordu. Geçen seferki partide hissettiğim gibi hissediyordum. Boğazımdaki yumruyu gönderdim ama bu sadece ani bir karın ağrısına sebep oldu. Derin bir nefes aldım, gözyaşlarımı akıtmamaya çalışıyordum. Calum'un bir şey demesini umdum ama demedi. Yüzünden ayrılmayan pişman ifadeyle gözlerime bakmaya devam etti. Bir şey demesini hiç beklememeliydim zaten, popüler olmayı ve arkadaşlarını çok daha fazla önemsiyor. Bu olayın göğsüme saplanan bir bıçak gibi hissettirmesinin tek sebebinin olaya Calum'un da dahil olması olduğunu biliyordum. Eğer Calum bu planın içinde olmasaydı şu an ağlamanın eşliğinde olmazdım. Bir an sanki benden hoşlanıyormuş gibi davranırken hemen sonra sanki beni tanımıyormuş gibi davranıyordu. Bu çocuğa tamamen aşık olduğum gerçeği sadece daha da acıtıyordu. Neden bunu bana yapmak zorunda ki? Son bir şans vermek için Calum'a döndüm ama hiçbir şey söylemedi. Arkama döndüm ve kalabalıktan ayrılarak elimde sadece kırılmış bir kalple kapıdan çıktım.

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin