Bölüm 26

306 10 4
                                    

Bölüm 26

**Valerie'nin Bakış Açısı**

"Ne?" Suratından anlamamış bir ifadeyle sordu.

"Y-yok bir şey." Sesim titrerken cevap verdim. "Sadece, gitmem lazım." Bar taburesinden indim ve kapıya ilerlemeye başladım. 

"Neden?" Bileğimden tutarak beni kendine çevirdi. "Daha yeni geldik."

"Hayır, yeni gelmedik. 3 saattir buradayız ve benim gitme vaktimin geldiğini düşünüyorum." Özgüvenle konuştum; bileğimi onun sıkı tutuşundan kurtardım.

"Hiç eğlenceli değilsin." Birasından bir yudum daha aldı.

"Adam, benimle gel. Burada tek başına kalmana izin vermiyorum, özellikle de sarhoşken." Kollarımı göğsümün önünde bağladım, beni dışarıya doğru takip etmesini bekliyordum.

"Üzgünüm, bir bebek bakıcısı tuttuğumu hatırlamıyorum." dedi ve yüksek sesle gülmeye başladı, alınmıştım.

"İyi. Sen burada kal, tek başına." Gözlerimi devirdim ve kapıya gittim. Dönüp onunla uğraşmak istemesem de, şu an sarhoş olduğundan onu orada, yalnız bırakmanın yanlış olduğuna karar verdim. Adam Melbourne Üniversitesi'nde öğrenciydi ve kardeşlik evlerinden birinde kalıyordu. Henüz bir kere oraya gitmiştim ve oldukça göz korkutucuydu. Aidan diye bir arkadaşıyla tanışmıştım; ben de ona Adam'ın sarhoş olduğunu ve eve götürülmesi gerektiğini anlatan bir mesaj attım. Eminim ki bendense Aidan'ın Adam'la uğraşması çok daha kolay olur. 

"Nereye gidiyorsun?" Tam kapıya vardığımda biri arkamdan sordu. Arkama döndüm ve yüzünde endişeli bir surat ifadesiyle Luke'u gördüm.

"Taksiye kampüse döneceğim, siz devam edin." Tekrar dönüp kapıyı açmadan önce buruk bir gülümseme gösterdim. 

"Valerie," Omzumdan tutup beni nazikçe kendisine döndürerek kapıyı açmamı engelledi. "Ne yaptı?"

"Hiçbir şey yapmadı." Yalan söyledim. Adam bir şey yaptı. Pek çok şey hatta. Beni bira içmeye zorladı ki bundan nefret ettim ve de pişman oldum. Ayrıca beni iki buçuk saat boyunca görmezden geldi. Sonra ben şefkatli bir kız arkadaş olmaya çalıştım ve tek yaptığı benimle dalga geçmek oldu. Sarhoş olması umrumda değil. Bu, onun suçu ve ben onunla uğraşmak istemiyorum. Yine de, gitmemin asıl ana sebebi, beni öptükten sonra dediğim şeydi. Ne dediğimi duymadığı için şanslıydım yoksa deliye dönerdi. Fakat beni rahatsız eden bu değil. Beni rahatsız eden şey, bunu neden söylediğimi bilmemem. Normalde ne yaptığımı bilir, ne hissettiğimi anlarım; ama Calum adını inlemek mi? Hiç mantıklı değildi. Belki de Calum'u düşündüğümden öyle dedim. Düşünüyor olmak istemedim ama düşünüyordum. Büyük ihtimalle ne dediğimi fark etmeden, aklımdan geçenleri söyledim. Bilmiyorum; ama şu an buna odaklanmayacaktım. Bu barı terk etmek ve yurt odama gidip yaşananları düşünmek istiyordum. "Yorgunum, gitmek istiyorum." 

"Peki." dedi. "Ama ben de geliyorum."

"Hayır, Luke, sen ve Hannah keyfinize bakın. Ben iyiyim." Onu rahatlattım. 

"Valerie, Hannah'yla burada olmaktan keyif alsam da senin yanında olacağıma ve sana sahip çıkacağıma söz verdim. Tek başına kampüse gitmiyorsun." Israr etti. Eliyle Hannah'yı çağırdı. Bar taburesinden indi ve Luke bize taksi çevirirken dışarda bizimle bekledi. 

Kampüse vardığımızda Hannah ve Luke'a kısaca iyi geceler dileklerimi ilettim ve yurt odama çıktım. Çok yorgundum. Susan'ın uyuduğunu görünce sessizce üstümü değiştirdim ve yatağımın içine girdim. Az önce olanları uzun ve sıkı düşündüm. Saatlerdir düşünüyormuşum gibi hissettim. Yatakta diğer tarafa yuvarlandım ve telefonuma bakıp saatin 23:45 olduğunu gördüm. Adam'a karşı biraz sert davrandığıma karar verdim ve parmak uçlarımda koridora çıkıp onu aramayı düşündüm. Bir süre sonra telesekretere yönlendirildi. Tekrar, tekrar aramayı denedim ama her seferinde telesekretere yönlendiriliyordum. Endişem arttıkça karnım düğümlenmeye başladı. Ya barda bayıldıysa? Veya daha kötüsü, caddeye çıkmış ve ona araba çarpmışsa? Onu sarhoşken yanız bıraktığım için berbat bir kız arkadaştım.

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin