aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}

Bölüm 13

Bölüm 13 

Danielle'in tehdidi yüzünden gözüm korkmalı mıydı bilemiyordum. Ona umursamadığımı söyleyebilirdim. Direk ona bunu umursamadığımı söyleyebilirdim. Ama olay buydu, umrumdaydı. Calum'a ondan hoşlandığımı söylemesini istemiyordum. Eğer öğrenirse bu benim tarafımdan gerçekleşmeli ve ancak önce onun benden hoşlandığını öğrenirsem. Onun yerine bana başka bir şey yapmasına fırsat vermeden Calum'a söylemeyeceğime söz verdim ve koridorda yürümeye devam ettim. 

Günün geri kalanını ve koca geceyi Calum'u düşünerek geçirdim. Ve sarılmayı. İlk sarılmamız. Hayatımın en iyi 5 saniyesi. 1 dakikadan kısa sürse de onun kollarında olmanın verdiği sıcaklık ve rahatlık isteyebileceğim her şeydi. Onun için bir anlam ifade edip etmediğini merak ediyordum. Eğer kolunun bana dolanması istediği bir şeyse. Kendimce şüphelerim vardı fakat Calum'un yanındayken nefesimi tutuyorum, kalbimin ritmi bozuluyor ve kolumdaki tüyler havaya kalkıyordu. Bu Calum'un yörüngesindeki hayatımdı ve anlamsız varoluşumun ışıklı bölümüydü.

Şimdi balonun başlamasına yaklaşık 1 saat vardı ve balo gitmek istediğim son yerdi. Elbisem bile yoktu. Ertelemenin sonucu buydu işte. Sanırım 2 sene önce teyzemin doğum gününde giydiğim gökyüzü mavisi, deniz kızı elbisesini giyecektim. Kendimi aşıp süslenecek modda değildim. Orada yalnız durmak, diğer çiftler şirin fotoğraflar çekerken ve dans ederken onları izlemek ve diğer tüm şeyler heyecanla beklediğim şeyler değildi. Sadece dört gözle beklemiyordum. Özellikle Danielle ve Calum'u birlikte görmekten çekiniyordum. Danielle onun gibi biriyle olmayı hak etmiyor. Eşini aldatan sürtüğün teki ve dünyanın en gıcık sesine sahip. Calum'un ve Danielle'in sözde "arkadaşları" ona nasıl katlanıyordu bilmiyorum. Onun arkadaşlarından biri olsaydım umursamazdım bile, zamanıma değmez. 

Güçlükle kendimi kanepeden kaldırmaya ve odama gidip hazırlanmaya karar verdim. Elliana limuzinin tam olarak 7'de gelip bizi baloya götüreceğini söyledi. Bunu gerçekten de önemsiyordum ve ben anlamsız olduğunu düşünüyordum. Onu her gördüğümde bu gecenin ne kadar mükemmel olacağından bahsetiyordu. Yine de, eğer bir kavalyem olsaydı ben de onun gibi davranıyor olurdum. 

Elbisemi giyip saçımı kıvırcık yaptıktan ve her zamanki gibi yeteri kadar makyaj yaptıktan sonra evin önüne çıktım ve alınma zamanım gelene kadar bekledim. Ne giydiğim veya nasıl göründüğüm yüzünden alay konusu olmaya hiç halim yoktu. Okul hayatım boyunca hep dalga konusu oldum ve yeni bunu umursamayı bıraktım. Fakat bu gece kesinlikle o modda değilim. 

Telefonuma baktım ve saatin çoktan 7'yi 5 geçtiğini gördüm. Elli büyük ihtimalle Chad ve ailesinin geri kalanıyla fotoğraf çekiniyor. Annem nasıl giyindiğime bakmaya yeltenmemişti bile. 'Ah tatlım, çok güzel görünüyorsun.' diyebilirdi ama dememişti. Merdivenlerden indiğimde tek yaptığı bana baştan aşağı bakmak ve sonra da beni geçip yoluna devam etmek oldu. Sadece bir tane lise balom olduğunu düşünerek fotoğrafımı çekebilirdi. Ama dürüst olmak gerekirse tek başıma durduğum o fotoğraflara bakıp bu gecenin benim için ne kadar yalnız geçtiğini hatırlamak istemiyorum. 

Sonunda evimin önüne gelen uzun, beyaz bir limuzin gördüm ve gözlerimi devirip geniş araca doğru ilerledim. Limuzine bindiğimde Elliana kocaman gülümsedi. Dişlerini beyazlattığını ve saçını kuaförde yaptırdığını görebiliyordum. Ve cildi gerçek anlamda parıldıyordu. Şaka yapmıyorum, gerçekten parlıyordu. O hazırlanmak için 10 saat harcamış gibi görünürken ben sadece 10 dakika harcamıştım. Ben de ona gülümsedim ve yola devam ederken tuhaf sessizliği bozmak amacıyla ayağımla ritim tuttum. 

Vardığımızda binanın giriş kapısındaki şık, Fransız kapılara kadar uzanan uzun, mavi bir halı vardı. Kapıların yanında, duvarda yıldızlar 5 yaşında bir çocuk tarafından çizilmiş gibi duran, şık bir el yazısıyla 'Yıldızların Altında Bir Gece' yazılı tabela vardı. Yaratıcılıktan yoksun bu fikre gözlerimi devirdim. 'Yıldızların Altında Bir Gece' en klişe balo temasıydı, biraz daha orijinal olabilirlermiş.