Son

381 18 10
                                    

Son

**Valerie'nin Bakış Açısı**

İki hafta. Calum'u son görmemin üzerinden iki hafta geçmişti. Beni öptüğünden beri. Beni takmamasını bekliyordum. Belki bir iki gün, on dört gün değil. On dört ve hala da devam ediyor. Onu her Salı ve Perşembe derste görüyorum ama derse hep geç geliyordu, kapının yanında oturuyordu ve ders bittiği anda da hemen çıkıyordu. Bir iki kez odasına uğramaya çalışmıştım. Çaresiz görünmek istemiyordum fakat kapıyı hiçbir çalışımda cevap gelmedi. 

Kulağımda kulaklıklarla yatağa oturdu, yeni Ed Sheeran albümü döngüdeydi ve son ses çalıyordu. Susan'ın odanın öbür ucundan dinlediğim müziği duyabildiği şikayetleri uzaklaştırdığım hafif bir sesti ve tek duyduğum şey Shirtsleeves'in yatıştırıcı melodisiydi. Duygularımı besleyen bütün o şarkıları tekrar tekrar dinlemek istiyordum. Gözlerim sımsıkı kapalıydı, müziğin beni problemlerimin var olmadığı bir yere götürmesine izin veriyordum.

Birkaç dakika uykuya dalmamın ardında Susan'ın yüzü benimkilerden santimlerce uzakta ve rahatsız edici seslerle uyandım. Kulaklıklarım onun soluk parmakları tarafından çıkartılmıştı.

"Derse gitmem gerek." Sesi öfkeli çıkıyordu. "Anahtarımı ödünç aldıktan sonra nereye koydun?"

Gerçekliğe yavaşça geri dönmem yüzünden aklımın ne dediğini tam olarak algılayamıyordu. Fakat kapının çalınması bu süreci hızlandırdı. Sorusunu görmezden geldim ve yanından geçerek kapıya gittim. Calum'un kapının öbür ucunda bulunma ihtimali beni geriyordu. Sonunda daha iyi bir kelime. Calum sonunda kapının öbür ucunda olabilirdi. 

Elim kapının kolunu sıkıca kavradı. Derin bir nefes aldım, kapıyı açıyordum ki elim geri çekildi. Bir kez daha düzgün olup olmadığımı kontrol etmek için telefonumun kamerasını açtım. Çok az özgüvenle telefonumu cebime geri soktum ve tereddüt etmeden kapıyı açtım. 

Calum kapının öbür ucunda durmuyordu bile ve bu kaşlarımı çatmama sebep oldu. Çok geçmeden çatık kaş ifadem yok oldu ve Ashton'ı görmemle yerini minik bir sırıtış aldı. Onu Calum'dan daha uzun süredir görmüyordum. Ashton'ı son görüşümün üzerinden üç hafta geçmişti. Beni öptüğünden beri. Onun da beni görmezden gelmesini beklemiştim. Kapıyı biraz daha açıp onu içeri davet ederken dejavudan başım döndü. 

"Anahtarımı ver." Susan avucu açık bir şekilde yanıma geldi. "Erkek arkadaşım sevgililer günü için beni dışarı çıkıyor, o yüzden büyük ihtimalle gece geç gelirim."

Gözlerimi devirerek masama gittim ve çekmecemden anahtarını alıp ona fırlattım. Bugünün Sevgililer günü olduğunu neredeyse unutuyordum. Bunu bu gece beni çıkaracak kimse yok diye söylediğini biliyordum, böylece beni kötü hissettirecek bir fırsatı olmuştu. Adam'ın artık odaya gelmediğini ve her geceyi tek başıma hüzünlü şarkılar dinleyerek ve bütün Hepburn filmlerini izleyerek geçirdiğimin kesinlikle farkındaydı. Sanırım ayrıldığımızı anlamıştı. Anlayamadığı tek şey ızdırabımın sebebinin Adam değil Calum olmasıydı. 

"Erkek arkadaşına iyi şanslar dilediğimi ilet." Ashton zekice gülümsedi. "Umarım geceyi sağ Salim çıkarabilir."

Susan dudakları aralık, boş bir ifadeyle konuştu. "Ne?"

"Tüm geceyi seninle geçirmek zorunda, umarım hayatta kalabilir." Mimikleriyle Susan'ın boş ifadesini taklit etti, omzunu yukarı kaldırıp indirdi. 

Susan gözlerini devirip kapıyı çarparken kahkahamı tutmaya çalıştım. Çıkarken Ashton'ın gözleri onu takip etti ve dudakların ufak kıkırdamalar çıktı. 

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin