Bölüm 9

403 13 0
                                    

Bölüm 9 

Calum mu? Bütün insanların içinden Calum mu? Onu atlatıp devam etmeye çalışıyorum ve onun da benim proje eşim olması gerekiyor. Sanki evren bu çocuğun peşinden koşmamı istiyor. Hiç olmayacak olsa da sanki benden hoşlanacakmış gibi. 

Sınıfın sonuna gittim ve sırama oturdum. Ders devam ederken ben ilgimi kaybettim. Günüm çok kötü başladı ve görünüşe göre iyiye de gitmiyor. Zil çalınca spor salonuna gitmeden önce tekrar dolabıma gittim, günümün bir diğer olumsuz parçası. Ekstra zamanımın hepsini kullanıp sınıfa gitmeye acele etmediğime emin oldum.

"Selam, partner." Arkadan neşeli bir ses geldi. Calum bir anda yanımda belirdi. Boş bir ifadeyle ona baktım ve sonra dolabıma döndüm. "Hmm," Devam etti. "Geç kalmıştım ama Bay Roberts cuma gününe olan projede partnerim olduğunu söyledi."

Başımla onayladım ve dolabımı kapatıp sınıfa doğru yürümeye başladım. İlk başta hareket etmedi ama sonraki saniye arkamdan gelip bana yetişti. 

"Bir haftamız var, ne zaman çalışalım istersin?" Bana baktığını hissedebiliyordum ama göz temasından kaçındım. Demek yaptığı şey için özür dilemeyecek, sadece aptal proje hakkında konuşmak istiyor. Omuz silktim ve yürümeye devam ettim. "Bugün okuldan sonra nasıl?" diye öneride bulundu.

'Neden? Beni tekrar 14 yaşından biriyle ayarlayabilesin diye mi' demek istemiştim ama onun yerine sadece basit bir 'Peki.' çıkmıştı ağzımdan.

"Saat 3'te kütüphanede buluşalım mı?" diye sordu. Cevaben başımı salladım ve onu koridorda bırakıp spor salonuna gittim. 

*****

Son zil çaldığında yapmamam gerektiğini bildiğim halde Calum'la buluşmak için acele ediyordum. Onu atlatmak umduğum kadar kolay olmayacak. İhtiyacım olan bütün kitapları çantama koydum ve kütüphaneye gittim. Saat 3'ü 5 geçe vardığımda Calum'un henüz gelmediğini fark ettim. Geç kalacağını varsayarak boş bir masaya oturdum. Anneme okuldan sonra bir proje için kaldığımı söyleyen bir mesaj gönderdim. Heyecanımı kendime saklamaya çalışıyordum ama her 2 saniyede bir kontrolsüzce gülümsüyordum. Resmen Calum'la randevum vardı. Ders çalışma randevusu ama olsun. Annemin cevap verip vermediğini kontrol etmek için telefona baktım ve Calum'dan yarım saattir iz olmadığını fark ettim. Yarım saat daha sonra 1'e dönüştü. Orada tek başıma oturdum, insanların geçmesini izledim. Partneri gerçekten gelen insanları. Projeye başlamaya karar verdim. Bay Roberts bu sene yeteri kadar proje yapmadığımızı ve bu yüzden yılın sonuna bir tane eklemenin eğlenceli olacağını düşündüğünü söylemişti. Kısa bir hikaye yazmamız gerekiyor ki bu benim kafamdaki eğlence tanımına pek uymuyor. Kelimeler yazmaya başladım, rastgele kelimeler. Bakalım onlardan bir şey çıkarabilecek miyim? 

rahatsız olmuş

kullanılmış

istenmeyen

aptal

saf

kalbi kırılmış

Kalemimi uzaklaştırıp kelimeleri okudum ve bu kelimelerin tam olarak nasıl hissettiğimi tarif ettiğini fark ettim. Sayfayı yırttım ve top haline getirdim. Öfkemi de birlikte atabilirim umuduyla topu yakınımdaki çöp kovasına fırlattım. Ama çöp kovasının tam önüne düştü. Yerimden kalkıp topu aldım ve çöpe attım.

"Üzgünüm tatlım ama saat 5, artık kapatmamız gerekiyor." Çelimsiz bir kadın bilgilendirdi. Etrafıma bakındım ve kütüphanede sadece kütüphane görevlisiyle benim kaldığımı gördüm. Başımla onayladım ve eşyalarımı toplayıp koridora ilerledim. Ne kadar aptalım da gerçekten geleceğini düşündüm? Onunla buluşmamı söyleyen kendisiydi ve 2 saat tek başına oturan ben oldum. Düşüncelerimde o kadar kaybolmuştum ki nereye gittiğime dikkat etmedim ve köşeden döndüğümde birine çarptım. Tam popomun üzerine düştüm ve o gülmeye başladı, çikolata kahvesi gözleri benimkilerle buluşup olduğu yerde donakalana kadar. Birlikte olduğu arkadaşı Harrison'a baktım. Hala keyifli gülüşü yüzündeydi, cumartesi gününden beri böyle olduğunu bilsem şaşırmazdım. Kapüşonlu ceket ve gerçekten kısa şort giymiş olan Calum'a bakmaktan kendimi alıkoyamadım. O kadar çekici görünüyordu ki ölecektim. 

"Aaa, minik Victor'ın poposu uf mu oldu?" Harrison dalga geçti koridorda yürümeye devam ederken. Gözlerimi devirdim ve yerden kalkıp üstümü silkeledim.

"Valerie..." Calum mırıldandı. Yere düşen çantamı alırken devam etmesi için ona baktım. "Üzgünüm. Futbol antrenmanım vardı. Proje üzerinde çalışmak için buluşacağımızı unuttum." Gözleri umut doluydu, sanırım olduğumdan daha fazla kızgın olmam diye umuyor. 

"Sorun yok Calum, projeyi kendim bitirip üzerine senin de adını yazarım." dedim ve onu geçip koridorda yürümeye devam ettim. 

"Hayır." dedi sertçe kolumu tutarak. Dokunuşunun getirdiği kıvılcımları uzun zamandır hissetmiyordum ve ona hasret kalmıştım. Aslında daha geçtiğimiz cumartesi hissetmiştim ama iki gün bir sonsuz gibi gelmişti. Bir saniye de geçmiş olsa bir yıl da her seferinde aynı sihri hissediyorum. Yüzümü ona çevirdim ve şaşırtıcı bir şekilde elini kolumdan çekmedi. Eli üst kolumda durmaya devam edince gülümsedim. "Projede sana yardım etmek istiyorum." Gözleri yere kayarken benle her konuştuğunda yaptığı gibi diğer elini ensesine götürdü. "Bir aşağılık gibi davrandım ve bunu telafi etmek istiyorum." Ciddi olduğunu göstermek için gözleri tekrar benimkilerle buluşurken seçtiği kelimelerden dolayı yüzüme büyük bir gülümseme yerleşti. "Önümüzdeki 3 gün boyunca okuldan sonra proje üzerinde çalışabilmek için seninle buluşacağım ve bu sefer zamanında orada olacağıma söz veriyorum. Aslında tam zamanındayı boşver, erkenden gideceğim. Senden önce orada olacağım. Sana söz veriyorum, şu ana kadarki en iyi proje partneri olacağım." 

"Tamam." söylemeyi becerebildiğim tek şeydi. Gülümsemeyi yüzümden silemiyordum. Bana mükemmel gülümsemesini gösterirken rahatlamış görünüyordu. Hala kolumu tuttuğunu fark etti ve bırakıp koridorda yürümeye başladı. 

"Peki şey, yarın kütüphanede görüşürüz." dedi neredeyse düşmek üzereyken. Elimde olmadan kıkırdadım ve bu onu gülümsetti. "Yarın görüşürüz, Valerie." dedi gülümseyerek yoluna devam ederken. 

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin