Bölüm 4

537 16 0
                                    

Bölüm 4

Sonunda kalbim kırılmış olsa da, parti hafta sonumun en heyecan verici olayıydı. Annem telefonumu bozduğum için beni cezalandırdı. Ona benim suçum olmadığını, havuza itildiğimi ve düşmeden önce telefonumu cebimden çıkarma şansımın olmadığını anlatmaya çalıştım. O yüzden şu an telefonum yok, cezalıyım ve okuldaki sıkıcı ve popüler olmayan hayatıma geri dönmek zorundayım. 

Durgun bir halde dolabıma doğru ilerledim. Şimdiden bunun uzun bir hafta olacağını anlayabiliyordum. Okul günlerim oldukça sıradandır, heyecan verici hiçbir şey olmaz. Ellie yüzünde büyük bir gülümsemeyle, ben o modda olmasam bile beni neşelendirmek için dolabıma her an gelebilir. Ama bu sefer, Ellie yalnız değil. Daha önce hiç görmediğim bir çocuklar el ele dolabımın yanına geldi. Geldiğinde ona kaşlarımı kaldırdım ve yüzü açık pembe rengine büründü.

"Cuma günü ne oldu?" diye sordu, ben rastgele bir çocukla el ele tutuştuğunu fark etmemişim gibi davranarak.

"Annem saat 11'den önce evde olmam gerektiğini söylemişti. Sana gittim diye mesaj atardım ama havuza itildiğimde telefonum bozuldu." Tamamiyle doğruyu söylemiyordum ama hiç tanımadığım birinin yanında erkek problemlerim hakkında konuşmayacaktım.

"Ah," dedi. Bir süre kimse bir şey demedi ve ortam tuhaflaşmaya başladı. Birinin bir şey demesini beklerken sessizce kitaplarımı dolaba koymaya devam ettim. 

"Pekala, benim derse gitmem gerek." dedi sonunda gizemli çocuk. Ellie'nin yanağına bir öpücük kondurdu ve öbür yöne yürümeye başladı. Ne yaptığını görünce gözlerim büyüdü ve yüzümde küçük bir sırıtış belirdi.

"Bana anlatmadığın bir şey mi var?" diye sordum dolabımı kapattıktan sonra.

Sınıfa doğru yürümeye başladık. "Komşum Chad'i biliyorsun, değil mi?" dedi tiz sesiyle ben de başımla onayladım. "Sen gittikten sonra bayağı iyi anlaştık ve şimdi de benim erkek arkadaşım." Sanki benim cevabımdan korkar gibi utangaç bir şekilde gülümsedi.

"Tanrım, Ellie, senin adına çok mutlu oldum." dedim ona sarılarak ve yerimize oturduk. Kim bilebilirdi ki daha okulların kapanmasına bir aydan az varken Ellie ilk ilişkisini yaşasın. Ve sonra da ben varım. Hala bekar. Kendimi hala umut olduğuna inandırmak istiyorum ama ne zaman bir şey konusundan çok ümitlensem, sonunda hep yalnız kalıyorum.

"Sağ ol Val, ondan gerçekten hoşlanıyorum." dedi gülümseyerek. Calum konusunu açmadığı veya hala yalnız olduğum gerçeğini su yüzüne çıkarmadığı için minnettardım. Tüm sıralara yerleştirilmiş olan kağıda odaklandım. 10 Kasım'daki son sınıflar balosunun bir hatırlatması, doğum günümden bir gün önce. 

"Baloya bir aydan az bir süre kaldığına inanamıyorum." dedi Ellie cıvıldayarak. "Yarın elbise alışverişi yapmalıyız."

"Neden bu kadar erkenden yapalım ki? Daha bir ayımız var." Hiç modayla alakadar olmadım. Her zaman kendi hoş, bireysel stilim olsun istemişimdir ama hiç olmadı. Dürüst olmak gerekirse, cuma günü partiye giydiğim kıyafetler, şu ana kadar giydiğim en düzgün şeydi. Sanki ne zaman yeni bir giysi alsam, giydikten hemen sonra aldıklarım bir şey oluyordu. Derinin ıslandıktan sonra mahvolduğunu kim bilirdi ki? Ben değil. Ondan sonra kendi sıradanlığıma geri döndüm; Converse ayakkabı, dar kot ve eşofman üstü.

"Çünkü, Valerie, beğeneceğin bir şeyi bulmak sonsuza kadar sürüyor ve kaytarmana izin vermeyeceğim." diye cevapladı. 

"Ama ben cezalıyım..." İyi ki hatırladım. 

"Lanet olsun," dedi. "o zaman cuma günü okuldan sonra gidelim."

"Tamam..." dedim sonunda pes ederek.

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin