Bölüm 27

298 16 8
                                    

Bölüm 27

**Valerie'nin Bakış Açısı**

Endişeyle kapıyı çaldım, saat gece 12'ydi. Adım seslerinin giderek arttığını duydum ve sonrasında kapı kolu yavaşça aşağı indi. Aramızdaki engel yok oldu ve gözlerim afallamış bir Calum'la karşılaştı. 

"Valerie? Burada ne yapıyorsun?" Dingin bir ses tonuyla konuştu. 

"Özür dilemeye geldim. Ayrıca yanımda ilk yardım çantası da var." Çantayı kaldırıp gülümsedim. 

"Ben iyiyim, bunları getirmene gerek yoktu." diye fısıldadı, ama dudağının ucunun kıvrılmasından gülümsediğini anladım. 

"Calum, dudağın kanıyor ve gözün şişmiş, izin ver de geleyim."

"Peki." Kapıyı açtı. Loş odasına girdim ve onun yatağının yanındaki yatağa oturdum.

"Oda arkadaşın nerede?" diye sordum Calum kapıyı kapatıp yatağına oturunca.

"Kampüsün dışında oturan kız arkadaşının yanına taşındı." Elini saçından geçirirken beni bilgilendirdi. 

Çantamı açıp ihtiyacım olanları çıkardım. "Ve hala yurdun parasını mı ödüyor?"

"Yok, tamamen gittiğine eminin. Sadece daha yeni bir oda arkadaşı vermediler." 

"Hmm." Sargı bezinin üstüne biraz alkol döktüm. "Dinle, Calum, düşünmeden bir sonuca varıp sırf Adam öyle dedi diye, kavgayı senin başlattığını düşündüğüm için üzgünüm. Senin başlattığını söyleyince biraz şaşırmıştım, çünkü senden böyle bir şey yapmanı asla beklemem. Sonra Ashton neler olduğunu anlattı, kavgayı Adam'ın başlattığını ki bu daha mantıklı geldi. Ayrıca zaten sarhoştu, kavgayı onun başlattığını anlamam gerekirdi. Beni affeder misin?" 

"Takma kafana." Sıcak bir gülümseme gösterdi. "Erkek arkadaşının tarafını tutuyordun, anlıyorum."

"Anlayışın için teşekkür ederim; ama senle konuşma tarzım berbattı, affedilmeyi hak etmiyorum." diye cevapladım yere bakarken. O, yanlış hiçbir şey yapmamışken ona çok kötü davrandım. Onunla öyle konuştuğum için kendimden tamamen nefret ediyordum. 

"Val, takma kafana, dedim ya." Yine gülümsedi. "Ayrıca kin tutabilecek biri de değilim." 

"Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim." Kollarımı boynuna dolayıp tekrarladım. "Şimdi, şunları temizleyelim."

"Bunu yapmak zorunda değilsin." Bezi dudağına yaklaştırırken ısrar etti. 

"Calum, kan kurumuş zaten." Bakınca suratımı ekşittim. "Canını yakmayacağım."

"Tamam." Mırıldanıp gözlerini sımsıkı yumdu. Masasındaki ışığı açtım. Çenesinden tutup başını hareket ettirdim ki daha iyi bakabileyim. Nazikçe alkollü bezi, kesilmiş dudağının üzerinde gezdirdim. 

"Ahh, yakıyor." Acıdan tüm kasları kasıldı. 

"Şşş, konuşma." Dikkatle elimi çenesinin üzerinde tutarken onu sakinleştirmeye çalıştım. "Bitti sayılır." diye fısıldadım, vücudu hemen rahatladı. 

Yakmanın verdiği acıya dayanmak için gayret ederken ben hafifçe dudağının üstünü sildim. Ortam çok sessizdi. Aldığı ve verdiği her nefesi duyabiliyordum, göğsü yavaşça inip kalkıyordu. 

"Bitti." dedim ağzı kandan tamamen arınınca.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandı. Kalktım ve odanın öbür ucuna gidip elimdeki pis kirli bezleri çöpe attım.

aşkın peşinden koşmak ;; cth {Türkçe Çeviri}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin