Jeongyeon'un Ağzından
Pratik odasında bir kız vardı, her zaman kendinden emin gözüküyordu. Her konuda benden daha iyiydi. O zamanlar onunla yakın olamamıştık çünkü ondan nefret ediyordum.
Her şeyde azimli gözükmesinden nefret ediyordum, suratındaki salakça gülümsemeden nefret ediyordum ve her zaman kendisi hakkında iyi hissetmesinden kesinlikle nefret ediyordum.
Şimdi düşününce... Aslında beni görmezden gelmesinden nefret ediyordum. Yakınlaşmak için bir şans elde edememiş olmamızdan.
Ya da ben öyle düşünmüştüm.
Gerçekte ondan asla nefret etmemiştim.
Hatta, her zaman azimli olmasını sevmiştim, gülümseyen suratına ve hiçbir şeyin moralini bozmamasına bayılıyordum. Ona hayranlık duyuyordum ama bana karşı aynı şeyleri hissetmemesinden nefret etmiştim.
Onunla rekabet etmek için olan tüm fırsatları kullanmıştım o yüzden sürekli tartışıp duruyorduk. Bilerek onunla kavga ediyordum çünkü rekabetçi olduğunu biliyordum.
Onun tüm dikkatini çekebilmek için.
Bu benim fark edilmek için yaptığım çocukça bir şeydi. İşte bu kadar umutsuzdum.
Bir gün, onu parkta ağlarken görmüştüm. Böyle ağlayabileceğini bilmiyordum. O her zaman hiçbir şey onu üzemezmiş gibi çok enerjik ve parlakmış gibi gözüküyordu.
"Nayeon-ah... Neden ağlıyorsun?" Ona bir mendil verirken sormuştum.
Sadece suratını kapatıp demişti, "Beni yalnız bırak. Senin için zamanım yok."
"Hadi ama, sadece endişelendim." Diğer salıncağa otururken söylemiştim.
"...Çıkışım iptal edildi. İstediğin kadar gülebilirsin." Bana bakarak söylemişti.
Göz yaşlarını görünce kalbimde bir çarpıntı hissetmiştim. Göz yaşları güzeldi ama bunu görmek acıtmıştı. Onun zayıf tarafını ilk görüşümdü.
"Gülmeyeceğim, komik değil." Diğer salıncağa otururken söylemiştim.
Hıçkırıkları yükselirken daha fazla ağlamıştı, "S-Sonunda... hayallerim...ger-- gerçekleşecek s-sanmıştım..."
"Gerçekleşecek." Kafasını okşarken söylemiştim. "Bir gün çıkış sahnen olacak. Hepimizin olacak."
Nayeon suratı kızarmış ve gözleri yaşlı bir şekilde bana bakmıştı, "Beraber çıkış yapacağız, serçe parmak sözü?"
Ohh, çok sevimliydi. Bu kalbimin ilk parçasının nasıl Im Nayeon tarafından çalınmış oluşuydu.
Ve bir sürü şey olmuştu, arada yaptığı küçük şeyler ona daha da aşık olmamı sağlamıştı. Zaman geçtikçe yakınlaşmaya başlamıştık.
"Şimdi yeniden düşününce, çoktan ilk tanıştığımızda beni almıştı." Göz yaşlarım akarken söyledim. Tanrım, Tanrı'ya şükür hayranlarım beni böyleyken görmüyordu.
Nayeon'un bize baktığını gördükten sonra peşinden koşmuştum ama onu kaybetmiştim. Pes edip onunla yurtta karşılaşmayı düşündüm. Aslında, ona ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum.
"Ve...seni öyle sevmediğini söyledi, onu Jihyo ile konuşurken duymuştun, bu sadece bir sözleşmeydi." Yoona iç çekerek söyledi.
"Ne? Nerden biliyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Contract
FanfictionNayeon'un kalbi kırıktı ve Jeongyeon aniden onu hazırlıksız yakalayarak bir sözleşme yapmayı teklif etmişti. İkisinin de arasındaki her şeyi değiştirebilecek bir sözleşme. Bu nasıl olacaktı? İzin alınmıştır. Orj: https://www.wattpad.com/story/822532...