Nayeon'un Ağzından
"Nayeon-ah, uyan." Gözlerimi açtığım an gördüğüm ilk kişi Jeongyeon'du. Ona bakınca gülümsememe engel olamadım.
Ahh, benim tatlı ve yakışıklı Jeongie'm.
"Nayeon bebeğim...hadi uyan." Sol gözüm hala kapalı olduğundan Jeongyeon beni uyandırmak için yanağıma dokunuyordu.
"Nayeonie~ tatlı tavşanım uyan." Jeongyeon gülümsedi ve damarlarımdaki tüm kanın durmaksızın pompalandığını hissettim.
Oturup ona gülümsedim. Çok dağınık gözüküyordum.
"Günaydın." Gülümsedi. Şaka amaçlı yavaşça onu yumrukladım ve gülmeye başladı. Bunun Jeongyeon ile birlikte olan başka bir sabah olduğunu fark edince mutlu olmama engel olamamıştım.
Kalkmaya çalışırken aniden Yoona sunbaenimi gördüm. Ne? O BURADA MIYDI?!
"Oh." Diğer yatakta yattığını görünce söyledim.
O burada, huh? Mantıklı, Jeongyeon muhtemelen eve gitmesine izin vermedi.
"Hey...Nayeon, ne düşünüyorsun bilmiyorum ama Yoona sunbaenim ve ben öyle değiliz." Yanaklarımı yukarı doğru kaldırdı. Suratımda gülümseme yapmaya çalışıyordu.
İşe yaramıştı.
Jeongyeon telefonuna bakınca bir mesaj gördü, "LANET?!"
Jeongyeon panikledi ve uyuyan Yoona'nın yanına gidip onu salladı, "UNNİE! LANET OLSUN! UYAN!"
Yoona hala yarı uykuluydu ve Jeongie'ye baktı, "Neee!!.. 5 dakika daha lütfen..."
"O GELİYOR!!! YOONA!!"
Yoona aniden ayağa kalktı ve eşyalarını toplayıp oturma odasına yürüdü. Gerici bir an gibiydi. Jeongyeon ile ona baktık.
Kapı açıldı, "IM YOONA! Neden eve gitmedin?!!"
Yoona alnına dokundu, "Tamam...tamam. Özür dilerim, Seohyun. Şimdi, lütfen sakinleş."
BU SEOHYUN?!!
"YA! Gerçekten baş belasısın ve burada dongsaenglerinin yurdunda bile uyumuşsun!" Seohyun Yoona'nın kulağını çekip kapıya sürükledi.
"Ouch! Lanet! Seohyun-ah! Özür dilerim tamam mı?!" Yoona çığlık attı. Seohyun onu bıraktı ve cevapladı, "Neden dün gece eve gitmedin?"
"Şey...Beni görmezden geliyordun." Yoona küçük bir çocuk gibi somurttu. Seohyun'un suratı aydınlandı ve ona sarıldı.
"Oh hadi ama! Liseden beri seninleyim." Seohyun iç çekti," Kendine bir erkek arkadaş buldun. Tüm hayatın boyunca bana yapışamazsın." Seohyun gözlerindeki acıyla birlikte güldü.
Oh, anlıyorum. Bu kişi Yoona sunbaenime aşık olmuş olmalı.
"Hayırrr. Sonsuza kadar sana yapışık kalacağım." Yoona sırıtarak Seohyun'un koluna yapıştı, "Ondan ayrılacağım. Şirket Lee Seungi ile olmamı istedi. Şirketlerimiz bunu ayarlamıştı. Ondan hoşlanmıyorum bile."
Seohyun şaşkın gözüktü ama sonradan rahatladı, "Pekala, hadi eve gidelim. Kokuyorsun Yoongie. Jessica kesin seni azarlayacak."
Yoona daha önce hiç görmediğim bir şekilde gülümsedi. Sahnede yaptığı zarif, iyi ve tatlı gülümsemesi gibi değildi. Mutluluğun resmine bakıyormuşum gibi olan bir gülümsemeydi.
"Yardımınız için teşekkürler ve Yoona'nın size verdiği rahatsızlıktan dolayı da özür dilerim." Seohyun Yoona'nın kafasına vururken eğildi. "Sizin hayranınızım kızlar. Bana gençliğimizi hatırlatıyorsunuz. Fighting!" Seohyun devam etti ve Yoona'nın elini tutup kapıya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Contract
Hayran KurguNayeon'un kalbi kırıktı ve Jeongyeon aniden onu hazırlıksız yakalayarak bir sözleşme yapmayı teklif etmişti. İkisinin de arasındaki her şeyi değiştirebilecek bir sözleşme. Bu nasıl olacaktı? İzin alınmıştır. Orj: https://www.wattpad.com/story/822532...