*Nick*
Çığlıkları kesilmişti, başı öne eğikti ve baygındı.
Elimde ki bıçağı hafifçe çevirip inceledim sonra da dişlerimi sıkıp arkaya doğru fırlattım.
Yere düşme sesi gelmeyince umursamadan Jasmine yaklaştım.
Parmaklarımla çenesini kavrayıp başını kaldırdım.
Yüzüne bakarken boşta kalan elimi saçlarımın arasından geçirdim. Yüzündeki tazeledigim yaradan akan kanlar boynuna doğru akmıştı.
Baş parmağımı yarasından akan kanda dolaştırdım.Hayır hayır!
Geri çekilip arka cebimdeki anahtarı çıkardım ve zincirle bağladığım bileklerini çözdüm.
Kolları aşağı düşerken aynı anda bedenide yerle bulusucakti ki hemen kolumu beline sardım.Onu kucağıma alıp odadan çıktım.
O pis, rutubetli odanın önündeydim. Kapının ağzında durmuş yüzünü inceliyordum. Kalın dudaklarını, küçük burnunu, gözlerini de görmeyi isterdim bana nefretle baksalarda yine de görmek isterdim ama göz kapakları izin vermiyordu. Şuan o hareler bana yasaktı.Arkamı dönüp merdivenlere doğru yürüdüm biraz uzun karanlık koridorda.
Yukarı çıkıp kendi odamın önünde durunca beklemeden içeri girdim eğer orda kalıp düşünseydim vazgeçerdim.Odaya girip kenardaki koltuğa baygın bedenini bıraktım oturur pozisyonda. Kollarımı çektiğim gibi kafası öne eğildi.
Odadin içindeki banyoya girip gerekli
şeyleri ayarladim. Geri dönüp dolabın karşısına geçtim, kapağını açıp siyah düz bi tişört çıkardım.
Tişörtü omzuma koyup Jasmine'in yanına gittim ve tekrar kucaklayıp banyoya girdim lavabonun kenarına oturttum ve sırtını duvara yasladim karışmış saçlarını elimle duzeltip arkada topladım. Üstündeki her yeri kan olmuş tişörtu çıkarıp bi kenara koydum.Beyaz ve yaralar içindeki teninden akan kanları bezle silmeye başladım.
Yüzünude silip geri kalanları da hallettikten sonra siyah tişörtü giydirdim. Oturduğu yerden kaldırıp kollarını boynuma sardım bi elimle kolunu tutarken diger elimle pantolonunu çıkardım onu da bi kenara attım yine kucaklayıp banyodan çıktım.Odaya girdiğimde pencereden giren ay ışığı eşliğinde yatağa doğru yürüyüp örtüyü kaldırıp yatağa yatırdım onu.
Üstünü örtüp geri çekildim. Kipirdaniyordu yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı. Gözlerini açmadan odadan çıkıp kapıyı yavaşça kapattım.Sırtımı kapıya yaslayıp kendimi saldım ve yavaşça yere doğru kaydım.
Bi bacağımı kendime doğru çektim ve kolumu koydum dizime. Başımı arkaya atıp kapıya yasladim.Şimdi bu hissettiklerim de neydi?
Böyle olmamaliydi!
O kız yüzünden kardeşimi kurtaramamistim onun yüzünden ölmüştü. O da herşeyini kaybetmenin ne demek olduğunu anliycak.
Etrafında sığınabileceği kimse kalmiycak tek başına kalıcak ve sıra ona gelicek sonra da herşey bitmiş olucak. İntikamımı almış olucam.
Evet evet, herşey böyle olucak evet...Yerden hızla kalkıp salona gittim. İçki dolabını açıp birini aldım. Bardağa gerek duymadan hemen kafama dikip uzun bi yudum aldım.
Yine çaresiz gecelerimden birini yaşıyorum. Kardeşim öldüğü zaman ki gibi..
Kendimi koltuğa bırakıp içkimi içmeye devam ettim. Bu gece lanet olası şekilde uzun sürecekti.
*David*
Çılgınca bi düşünceyle şu olanları kısa bi süre olsa bile unutmak istedim. Hiç yaşanmamasını tercih ederdim ama olan olmuştu ve ne zaman bitecegi bile belli değildi. Niye böyle şeyler olduğunu bilmezken oturup bitmesini beklemek berbat birşey di.Evde ki herkes yatmıştı, uyuduklarini sanmıyordum. Herkes hasretti eskilere şimdi bi uykuya, bi kahkahaya, bi şakaya, bi tebessüme bile uzak olduk.
Artık eski biz olamazdık dağılmıştık sonra da kırıldık, parçalandık. Toparlanamayız artık çünkü çok geç malesef ki çok geçti herşey için...
Evden sessizce çıkıp kendimi gecenin derinliklerine attım.
Gideceğim yolun üstünde Jasmine'in evi vardı. Martin evden çıkarken Jasmine'i yalniz birakamam diyip çıkmıştı ve hala gelmemişti.
Adımlarımı hızlandırıp yürümeye devam ettim.
Evin önüne geldiğimde aralık kapıdan içeri girdim.
-Martin!!-
-Jas!!-
Evden çıt çıkmıyordu. Belki de beraber çıkıp dolaşıyorlardı.Emin olmak için telefonumu çıkarıp Martin'i aradım.
Telefonun sesini duyuyordum. Madem bu kadar yakindaydi neden seslendigimde duymadı ya da cevap vermedi.Derin bi nefes alıp ışıkları açtım.
Tanrım lütfen kötü birşey olmasın...
Başımı çevirip arkama baktım. Yerde yatan Martin'i görünce koşarak yanına gittim dizlerimin üstüne çöküp yavaşça sarstim.-Hey! Martin-
-Uyansana oğlum-
Hayır lütfen hayır
Yavaşça gözlerini açmaya başlayınca derin bi nefes alıp kendimi yere bıraktım. Bacaklarımı öne uzatıp ellerimi iki yanımdan yere koydum.-Noldu lan bana? Ahh başım! -
-Düştün heralde niye bayıldığını bilmiyorum.-
Kaşlarını çatarak konuşmaya devam etti.
-B..ben hatırlamıyorum. Niye gelmiştim ki buraya? Niye bayıldım?-
Bi küfür savurdu. Yerden kalkıp elimi uzattım. Elimi tutup kalkınca diğer eliyle başını tutmaya devam etti.-Dediğim gibi düşmüş olabilirsin -
Diye cevap verdim sorusuna kapıya doğru yürürken.-Ja..Jasmine eve geldi mi?-
Diye sordu kapıdan çıkarken
-Hayır gelmedi-
-patt..-
O an herşeyi hatirlamiscasina gözleri açıldı. Tam geri dönmüştü ki az önce kapanan kapıya baka kaldi. Yine küfür etti ve kapıya bi tekme attı.
-Hatırladım anasını satayım hatırladım!--Jasmine evden aceleyle çıkınca biraz sonra yalnız bırakmamak için sende çıktın. Bende içmeye gidiyodum sonra senin buraya geldiğin aklıma gelince bakmaya geldim-
Kafasını sallayıp konuştu
-Seslendim jasmine' e ama cevap vermedi sonra ne oldu bilmiyorum sanırım bayıldım dediğin gibi düşmüşte olabilirim-
-Ya da bayıltıldın-
Kaşlarımız çatılmış birbirimize bakarken bu sefer ben küfür ettim.
-S*ktir!-
-Jasmine.. hayır lanet olsun!-•SB.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAKTAN GÜN BATIMINA
Mystery / Thriller-Sen iyi olan hiçbir şeyi haketmiyorsun sen acı çekmeyi, ölmeyi hakediyorsun- Diyip büyük bi öfkeyle tokat attı başım sola doğru döndü kulağım çınlıyordu. -Ama sende yakınını, her şeyini kaybetmenin ne demek olduğunu öğreneceksin-