#güzel günler geride kaldı#
--
Zamanın birinde ıssız bir ormanda, güneş ışınlarının girmesini zorlayacak kadar ağacı bol bir ormanda ahşaptan yapılı küçük bir ev vardı. Kış aylarında odayı ısıtan şöminenin sıcak tüten bacasıyla etrafında sincapların koşuşturduğu minik bir ev. Minik ama huzurlu, minik ama neşeli, minik ama hareketli günlerin geçtiği bir evdi bu.
Dediğim gibi güzel günler geride kaldı.
--
11 KASIM 2014 - ULLEVAAL HASTANESİ / OSLO - NORVEÇ
''Nasılsınız bakalım küçük hanım?''
''....''
''Peki. Cevap yoksa. Vital bulgularımıza bakalım mı?''
''Çok iyi. Beden sağlığımız gayet yerinde.Hemşire hanım odadan çıkalım, gözlemlerinizi aktarın.''
''Buyurun doktor bey.''
Elimde duran pembe renkli intraket hastane odamdaki en renkli şey olabilirdi.
''Doktor bey, sanrıları devam ediyor. İki gün öncesine kadar gayet iyiydi. Dün gece tespit etmek için yatağa bağlamak zorunda kaldık.''
''Değerlendirmelerinizi bilgisayardaki dosyama yönlendirin lütfen.''
''Peki efendim.''
Benim deli olduğumu düşünen insanlar benden daha deliydi. Bir bilgisayar dosyası ile beni iyileştirebileceğini sananlar, sizi temin ederim benden daha delilerdi.
Müzik kutusundan çıkan notalar ruhumu iyileştirirken ellerimdeki jilet yaralarını geçirmiyordu. Her bir yara hayatımın her bir dönüm noktasını gösteriyordu. Gözlerim sadece yaraları görmüyordu. Ruhum yaralardaki yaşanmışlıkları görebiliyordu. Parmaklarımla dokunduğum yaralar bedenimden çok ruhuma aitmiş gibiydi. Dokundukça hissetmiyordum, hissetmedikçe kayboluyordum galaksinin en ücra köşesine atılıyordum.
Tüm hayatımın en büyük dönüm noktası babamı kaybetmemdi. Bir insanın hayatınızı bir iskelet gibi dik durmasını sağladığını söylesem pek umursamayabilirdiniz. Bende öyle yapardım, yaptım. Fakat bazı şeyleri anlamak ile yaşamak arasında farklılık olduğunu hiç düşünmemiştim.
--
11 KASIM 2005 - OSLO/NORVEÇ
''Ve mutlu mesut yaşadılar.''
''Babanne hep böyle mutlu mesut mu yaşıyorlar?''
''İyiler her zaman mutlu yaşarlar benim minik kızım. İyi insanlar hak ettikleri yaşamı, mutlu yaşamı sonsuza dek sürerler.''
''Babaanne ben hep iyilik yapacağım. Mutlu yaşam süreceğim değil mi?''
''Umarım benim miniğim, sonsuza dek mutlu yaşam süreceksin.'' diye ümit ettiler.
Babaannesi onu kucağına alırken masalın mutlu bitmesi onu sevindirmişti. Huzurlu hissediyordu. Çünkü, masaldaki kahramanlar o kadar çok zorluk atlatmışlardı ki mutlu bir yaşam süreceklerini bilmek onun rahatça uykuya dalmasını sağlamaya yetmişti. Kucağındaki minik kızı yatağına bırakırken babaannesi hayatın iyi bir insan olsa bile ona kötülük getireceğini söylememişti. Ne zararı vardı ki ufak bir yalanla kızın rüyalarının aynı kalmasını sağlamıştı. Onun küçük hayal dünyasını dağıtarak onu üzgün bir çocuk yapmak istememişti.
Hayatın gerçekleriyle yüzleştiğinde kendi kendine öğrenecekti. Bazen kötü insanlar mutlu yaşam sürerken iyi insanlar sefalet içinde yaşayabiliyordu. Çünkü bu gerçek hayattı. Gerçek hayat masallardan ibaret değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanal Gerçeklik
Teen FictionHis, insan vücudunun fizyolojik gereksinimidir. Aksini iddia eden insan değildir. Hissizlik ise ölüme sürüklenme sürecidir. Aynı açlık gibi. Hayatınızdan birkaç his kaybederseniz o zaman eksiltili yanınız kendini size hissetirecektir. -- Norveç'te k...