| 4 |

7.7K 442 77
                                    

  Lanet alarmın sesini duymamla kendi kendime mırıldanıp yatakta gerindikten sonra bir iki dakika yayakta boş boş tavanla bakıştım. En sonunda kalkıp lavaboya gittim. Canım sabah sabah kahvaltı yapmak istemediğimden beyaz yarım tişörtümü altıma da siyah eşofmanımı giyinip siyah çantam ve telefonumu da alarak evden çıktım.

 Canım sabah sabah kahvaltı yapmak istemediğimden beyaz yarım tişörtümü altıma da siyah eşofmanımı giyinip siyah çantam ve telefonumu da alarak evden çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                  ↑    ↑    ↑
                 (Mİ CHA'NIN GİYDİKLERİ)

  Kısa sürede okula gelip arkadaki sırama oturmuştum. Daha erken olduğundan bende telefonda oyalanmaya karar verdim. Daha erken olmasına rağmen telefondan kiralık evlere bakmaya başladım.

   "Ne o evsiz mi kaldın?"
   "İlgilendirdiğini düşünmüyorum?"
  
  Jungkook omuz silkip yanıma oturdu. Tip tip bakmaya hazırlanıyordum ki yanımda oturduğunu hatırlayınca önüme döndüm. Jungkook sinirimi bozunca telefonu kapatıp ayaklandım. Yanımda su olmadığından kantine gidiyordum. Hem her ne kadar acıkmamış olsam da aç kalmamalıydım. Kantinden poğaça ve su alıp sınıfa geçtim. Jungkook gitmiş sınıfa birkaç kız daha gelmişti. Jackson gelmediğinde canım sıkılıyordu. Telefonu alıp onu arayacakken onun beni aramasıyla ruh ikizi falan olduğumuzu düşünmeye başlamıştım.

   "Kanka nerdesin sıkıldım okulda."
   "Uyanamadığım için ilk derse gelemiycem. İdare edersin."
   "Sadece ilk ders gelmiyceksin  değil mi?"
   "Evet evet. Neyse kapatıyorum. Hazırlanmam lazım. Okulda görüşürüz."

  Telefonu kapatıp çantama koydum. Çok geçmeden Bay Lee gelmişti. Ama Jungkook hala yoktu. Neyse ya! Bana ne Jungkook'tan.

  Ders başlayalı 15 dakika olmuştu. Her ne kadar bana ne Jungkook'tan desem de hala ortalıkta olmadığından endişelenmeye başlamıştım. Öğretmenden lavabo için izin aldım. Lavaboya giderken sınıfın birinin kapısı aralıktı. İçeri göz ucuyla baktığımda Jungkook'un dizlerini kendine çekmiş bir şekilde yere oturup duvara yaslandığını gördüm. Kapıyı hafif aralamamla kapıdan çıkan gıcırtı yüzünden Jungkook ağlamaktan kızarmış olan gözleriyle bana döndü. Yanına gidip oturduğumda hala bana bakıyordu.

   "Napıyorsun burada?"
   "Asıl sen napıyosun? Gözlerinin kıpkırmızı olduğunun farkında mısın?"
   "Ağlamaktan olabilir mi?"
   "Ukala! Hata bende ama! Ne diye seni düşünüp geldiysem."

  Deyip ayaklanmıştım ki bileğimden tuttu. Ben şaşkın gözlerle ona bakarken o kurumuş dudaklarını nemlendirmek için yaladı.

   "Birazcık benimle dursan?"
   "Ne olduğunu anlatıcak mısın?"

  Sorduğum soruya cevap olarak evet anlamında kafasını salladı. Bende Jungkook'un yanındaki yerimi aldım.

  
   "Geçen gün köpeğim hastalanmıştı. Endişelenip veterinere götürdüm ama birşeyi olmadığını söyledi veteriner. Bende endişelenmedim. Ama sabah sen sınıftan çıkınca annem aradı ve.."

  Gersini getirememesinden öldüğünü anlayıp bir anda sarılmamla şaşırdığını hissedebiliyordum. Sorgulamadan birkaç dakika aynı şekilde kaldık. Bana karşı ukala olduğundan bir köpeğin öldüğüne üzüldüğünü duymak tuhaf gelmişti.

  Ayrıldığımızda kızarmasına rağmen hala güzel olan gözleriyle hiç kaçırmadan bana bakmaya devam etti.

   "Teşekkür ederim."
   "Köpeğin için üzgünüm.. Hadi gel lavaboya gidelim.. yani ş-şey ben kapıda bekliyim sen yüzünü yıka."
 

  Söylediklerime karşılık gülümsetebildiğim için seviniyordum. O gülümseyince istemeden bende gülümsemiştim.
 
  Ayağa kalkıp onun da kalkmasını bekledim. Beraber sınıftan çıktık. Jungkook lavaboya girdi. Bende kapıda bekledim. Çıkınca kantine götürüp su aldım ve Jungkook'a uzattım. Elimden alıp içerken bu kadar ukala olmasına rağmen içinden böyle biri çıktığına şaşırıyordum. Sınıfa giderken zilin çalmasıyla koridor öğrencilerle doldu. Jungkooka dönüp iyi olup olmadığına emin oldum. Sınıfa girmemizle Jackson'ı gördüm. Gözleriyle Jungkook'u işaret ederek 'onunla ne işin var' bakışları atmaya başladı. Jackson'ın yanına gidip elinden tutup dışarı çıkardım ve durumu anlattım. İçerde Jungkook varken bunu anlatırken duysaydı muhtemelen tekrar ağlamaya başlardı. Kantine gidip çilekli süt alıp tekrar sınıfa geldim. Jungkook'un önünde durunca yavaşça kafasını kaldırıp sorgulayan bakışlarla bana baktığını gördüm. Sütü uzattım. Ben bunları yaparken Jackson da beni izliyordu.

   "Üzgün olduğumda genelde hatta nerdeyse her zaman çilekli süt içerim. İyi geliyor. Sende dene."

  Elimden sütü alıp pipetini taktıktan sonra içmeye başladı. Pipetten dolayı ağzını büzdüğünden çok tatlı görünüyodu.

   "Çok mu yakışıklıyım?"
   "Ne?"
   "Gözlerini alamadın ya hani. Çok mu yakışıklıyım?"
   "Duygusallığın gitti ukalalık geri geldi. Seninle uğraşamıycam. Uyuycam sakın uyandırıyım deme ağzıma gelen tüm küfürleri sayarım haberin olsun."

~~Jungkook'un ağzından

  En arkada olduğumuzdan öğretmen Mi Cha'nın uyuduğunu fark etmemişti. Ders başladığında bir süre sonra sıkılıp Mi Cha'ya bakmaya başladım. Çok güzel uyuyordu. Kafasını kolunun üzerine koyduğu için dudakları büzüşmüştü. Jackson denen gıcık kankası olmasaydı ders boyunca onu izleyebilirdim. Jackson demişken o gün neden Mi Cha'yı alnından öpmüştü.

Hikayeyi kontrol etmeye üşendim. Hatam varsa kusura bakmayın. İlk bölümlerde fazla olay olmadığından kısa bitiriyorum ama birkaç bölüm sonra arttırmayı düşünüyorum. Bu bölümde Jungkook'un ağzından bölümü kısa oldu idare ediverin. BTS'Lİ GÜNLER~

  

HIGHBROW || JJK ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin