| 11 |

4.9K 342 133
                                    

   "Hadi yat. Yarın erken kalkcaz."
   "Jungkook. Şey.. yarın okula ayrı gidelim. Ben daha Jackson'a söylemedim. Küser şimdi."
   "Şu Jackson yüzünden sevgilimle rahat rahat dolaşamıyorum. Ahh çıldırıcam."
   "Yaa! O benim en yakın arkadaşım."
   "Ben kızlarla arkadaş oluyo muyum?"
   "Ne alakası var ya? Hem ben sınıfta yanlızken o beni yanlız bırakmadı."
   "Peki öyle olsun."
   "Bir dakika. Sen daha yeni ne dedin?" Anlamıştı ne demek istediğimi ama benimle uğraşmak istediği çok netti.

   "Peki öyle olsun dedim."
   "Daha önce?"
   "Ben kızlarla takılıyo muyum dedim."              
   "Ahh cidden! Seninle uğraşamıycam."
   "İyi geceler sevgilim." Dediği şeyin üstüne gülümsedim. Böyle seslenmesi güzeldi ama tercih etmezdim. Onunla biraz daha uğraşmak istediğimden dönüp

   "Az önce ne dedin?"
   "İyi geceler diledim."
   "Şunu bi daha söylesen ölmezsin."
   "Hoşuna mı gitti?" Bu sırıtış hiç normal değildi.
   "Oldu. Yarın görüşürüz." Jungkook yanıma gelip yanağımdan yavaşça öptü. Sanırım bugün güzel bir uyku çekicektim.

  Sabah kalktığımda elimi yüzümü yıkayıp mutfağa inmemle hayatım boyunca görüp görebileceğim en güzel manzarayla karşılaştım. Jungkook ıslık çalarak kahvaltı hazırlıyordu. Ses çıkarmadan onu izlemeye başladım. Arkasını dönmeden

  "Beni oradan izlemeye devam edicek misin?" Demesiyle kendime geldim. Cidden ne kadar zamandır onu izliyordum ki? Ama çok yakışıklı napabilirim ki?

  "Öncelikle yaklaşık olarak on beş dakikadır beni kesiyorsun. İkincisi dediğinde çok doğru. Çok yakışıklıyım ve karşı koyamaman normal."
   "Bir dakika ya ben iç sesimle konuşmadım mı şimdi?"
   "Hayır. Maalesef."
   "Umarım aptal olduğumu düşünmüyosundur."
   "Belki birazcık."

  Arkamı dönüp fısıltıyla kendime sövmeye başladığımda Jungkook duymuş olacak ki gülmeye başladı.

   "Ne yapacaksan çabuk yap ve geri dön. Açım ve sabah sabah kalkıp ikimiz için kahvaltı hazırladım."

**

  Okula Jungkook'un ısrarları üzerine beraber gittik. Buna mecbur bıraktığı için olanları Jackson'a telefonda anlatmak zorunda kaldım. O da niye daha önce anlatmadığımı sorgulayıp telefonda etmediği laf kalmayınca Jungkook işe el atıp Jackson'a sövdükten sonra telefonu kapatıp geri bana verdi. Okulu zar zor atlatmış ve şuan ikisininde birbirine kötü bakışları eşliğinde Jackson sıcak çikolata Jungkook ben içtiğim için çilekli süt içiyordu. İkisi de bakışmalarına son vermediğinden olaya el atmaya karar verdim.

   "Artık keser misiniz şu birbirinize attığınız ölümcül bakışları? Ben sıkılıyorum burada."

   İyice kendimi acındırdıktan sonra oflayıp arkama yaslandım. Jungkook, Jackson'dan önce davranıp saçlarımı okşamaya başlayınca Jackson kaşlarını çatıp Jungkook'un elini tutup okşamasını engelleyince ortamın iyice kızışacağını anlayıp ayaklandım. İkisinin de dikkatini bana verdiklerini anlayınca

   "Ben gidiyorum. Ne haliniz varsa görün. Daha sevgilimin olduğu ilk günlerde hem en yakın arkadaşımdan hem de sevgilimden trip yiyemem."

  Deyip cool bir şekilde ayrılmayı planlarken dikkat etmeyip önüme bakmadığımdan kadını görmedim ve elindeki kahvelerin hepsi üzerime döküldü. Kadın bana saydırmaya devam ettikçe ben sinirleniyordum ve bu işin sonu hiç iyiye gitmiyordu. Üstümdeki kıyafetler yapış yapış olmuş ve benim canım hala yanıyordu. Jungkook'la Jackson ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Kadın hala bağırdığından bende dönüp ona bağırdım.

   "Hanım efendi, özür dilerim benim hatam ama yeter artık! Benim burada canım yanarken siz kahvelerinizin parasına üzülüyorsunuz!"

  Diyip cüzdanımdan yeteri kadar para çıkarıp kadının eline tutuşturdum. Kafeden çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Jungkook arkamdan bana yetişip endişeli gözlerle aynı şekilde Jackson da bakmaya başladı. Sonra Jackson eğilip kahve dökülen yerlere üflemeye başlayınca bu hali komik geldiğinden gülmeye başladım. Kızgın gözlerle bana baktıktan sonra

   "Senin için iyilik yapıyoruz sen gülüyorsun." Deyip yürümeye başladı. Kook'a izin ister gibi baktım. O da kıskandığını pek belli etmek istemeyerek kafasını salladı. Jackson'ın arkasından koşup sırtına atladım. Kendi tutamayıp gülünce bende bana kızgın olmadığı için rahatlamıştım ve bende gülmeye başlamıştım. Sırtından atlayıp Jungkook kafasını yere eğmiş elleri cebinde oflayarak bize doğru yürüyordu. Bu ikisini aynı anda nasıl mutlu edicektim ben?

  Jackson'a kısa bir bakış attıktan sonra demek istediğimi anlayıp gittiği için mutluydum. Jungkook'a doğru ilerleyip önünde durdum. Yanımdan geçip gitmesiyle şaşırıp

   "Ya! Jungkook! Özür dilerim ama onun da gönlünü almam gerekiyordu."

  Hala dönüp birşey demeyince tekrar yetişip önüne geçtiğim anda dudaklarımı onunkilere bastırdım. Çok geçmeden karşılık verince gülümsememe engel olamadım.





SINIR → 95 Okunma 25 Yorum

HIGHBROW || JJK ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin