| 9 |

5.2K 360 41
                                    

  Evden beyaz şort tulumumu, içime de turkuaz rengi kısa kollu tişörtümü giyinip evden çıkmıştım.

  Evden beyaz şort tulumumu, içime de turkuaz rengi kısa kollu tişörtümü giyinip evden çıkmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


'O dudakları bende başka kimse öpemez.'

  Sözleri kulaklarımda yankılanıp duruyordu. Beni sevdiğini mi söylemeye çalışmıştı? Yok ya niye sevsin beni.

   "Mi Cha!"
   "Efendim?"
   "Sabah beri aklın beş karış havada. İyi misin?"
   "E-evet."

  Aslında değildim. Dün kafede ve evde yaşananları anlatmazsam rahatlayamazdım.

   "Aslında değilim. Bugün okulu asıp sana anlatabilirim olanları?"
   "Tüm günü değil ama. Anlattıktan sonra okula!"

~~

  Yolumuzun üzerindeki kafeye gittik. Siparişler geleli beş dakika olmuştu ama ben hala birşey anlatmamıştım. Jackson söze girip

   "Ee birşey anlatmıycak mısın?"
   "Başlıyorum. Ama bitirince neden bunları daha önce anlatmadın da gelmiş şimdi anlatıyosun triplerine girip kızdırma beni!"
  
  Jackson anladığını belli etmek için kafasını olumlu anlamda salladı. Bende olayları anlatmaya başladım.

~~

   "S-seni öptü mü?"
   "Evet ama ilk değil."
   "Kaç kere oldu? Ne kadar zaman geçti? Neden bana anlatmadın?"
   "Off. Ne biliyim ben. Kaç kere olduğunumu sayıyım şimdi!"
   "Daha önce bana anlatmış olsaydın saymana gerek kalmazdı."
   "Tamam haklısın üzgünüm."
   "Bitti mi anlatcakların? Bugün beden dersi var ya onu kaçırmak istemiyorum."
   "Bitti. Ben hesabı ödeyip geliyorum. Geldiğimde kalanları bitirmiş ol!"

~~

  Jackson'ın çok sevdiği dersi kaçırmamıştık. Sahada basketbol oynuyorduk her zaman ki gibi. Son sayıyı kim alırsa kazanıyordu. Önüne geçip topu almaya çalıştım. Topu bacaklarının arasından geçirip arkadan sağ eliyle kontrolü aldı. Solumdan geçecekken topu alıp diğer potaya koşmaya başladım zıplayıp basketi attıktan sonra Jackson'a bakıp dil çıkardım.

   "Bir dahakine yenersin artık." Deyip saçlarını karıştırdım.
   "Sanırım cezamı çekmeliyim."
   "Aa biz iddiaya girmiştik demi!"
   "Aynen. Ne yapmamı istiyorsun?"
   "Ben sırtındayken okulun etrafında.. kaç tur olsun?"
   "Bilmem. Ama kaybeden bir şeyi değiştirebilcek değil mi?"
   "Evet. 5 tur olsun."

Jackson sinsice gülmeye başlayınca tur sayısını değiştireceğini anladım. Ordan birine eliyle gel işareti yapıp bekledi.

   "Benim değil onun sırtında 5 tur!" Deyip kaçtı. Oflayıp arkamı dönünce Jungkook sorgular gibi baktı.

   "Ne oldu?" Utanarak ona bakıp anlatmaya başladım.

   "Ş-şey biz Jackson'la iddiaya girmiştik. Maçı alan kaybene istediği yaptıracak ama kaybedenin tek birşey değiştirme hakkı var."
   "Ee?"
  "Ee'si. Ben onun sırtındayken beş tur atmasını söyledim. O da kişiyi değiştirip kendisi yerine seni seçti.. ama istemiyorsan yapma. Hatta i-istesen bile yapma." Dedim. Arkamı dönüp giderken ayaklarımın havalanmasıyla ters yöne yani okulun arkasına doğru gitmeye başlamıştık. Jungkook'a baktığımda beni rahatça taşıdığını gördüm. Yavaş yavaş okulun arkasına doğru yürüyordu. Beni indirip eğildi. Ben saf saf bakarken
  
   "Binmiycek misin?"
   "Yapmak zorunda değilsin."
   "İstiyorum."

  Deyince daha fazla uzatmadan sırtına bindim. Düşmemem için bacaklarımdan tutunca sabah neden bu kıyafetlerimş giydim ki diye kendime sövmeye başladım.

~~
 
  Beş tur sonunda bitmişti çantamı toplayıp uzun süredir gitmediğim kafeye doğru gitmeye başladım. Hem ben fazla gelmediğimden hem de kafeye gelen müşterilerin artmasıyla bir eleman daha almışlardı. Kızı yeni görecektim. Acaba nasıl biriydi? Umarım iyi anlaşırdık.

  Kafeye girdiğimde çalan zille kız bana dönmüştü. Bu benim iki adamın elinden kurtardığım kızdı. Gülümseyip söze girdim.

   "Burda çalışmaya başlayan yeni kız sen miydin? İyi bari alışmama gerek kalmayacak."
  
  Kızda bana gülümseyip elini uzattı.

   "Adım Hye Jae."
   "Mi Cha."

Diyerek uzattığı elini sıktım. Gülümseyip içeri geçtim. Önlüğümü bağladıktan sonra müşterilerin gelmeye başlamasıyla masalara yöneldim. Siparişleri alıp mutfağa iletiyordum. Ara sıra Hye Jae'ye bakıyordum. Ne zaman baksam Jungkook'u dikizliyor oluyordu. Jungkook'la Hye Jae göz göze gelince Jungkook gülümsüyordu Hye Jae de kıkırdayıp önüne dönüyordu. Ne bu ergen ergen davranışlar! Hani ortaokulda falan olsalar tamam da kız liseli gibi duruyor. E biz zaten liseliyiz. Of ya neden bu kadar çabuk etkilenmeye başladım?

~~

  Mesai saatim Jungkook'la Hye Jae'nin bakışmalarını izleyerek zor da olsa bitmişti. Jungkook işinin olduğunu söyleyip bir iki dakika önce çıkmıştı. Tabi ergen kızımız durur mu? O da çıkınca ben de biraz bekleyip diğer çalışanlara iyi akşamlar dileyip çıktım. Şu birkaç gün önce gelip beni öpen çocuğun öptüğü yerde şuan ben ve o çocuk değil Jungkook ve Hye Jae vardı. Arkamdan motorun geçmesiyle ikisi de işine ara verip bana döndüler. Jungkook gözleri dolmuş olan beni görünce kızı ittirip bana yaklaştı. O yaklaştıkça ben geri adım atıyordum. Elimi kaldırıp dur komutu verince bana doğru adımlamayı kesip o da gözleri dolmuş bir şekilde bana bakmaya başladı.

   "Madem başka kızla birlikte olcaktın neden bana umut verdin? NEDEN?"
  

HIGHBROW || JJK ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin